“Maalesef dünyamız savaşlar, işgaller ve küresel krizlerle kuşatılmış durumdadır. Bu vahim durumun bedelini ise garipler, mazlumlar, çaresizler ve çocuklar ödemektedir. Bugünlerde Gazze’de yaşananlar, bunun en açık bir örneğidir. İsrail, Filistin şehri olan Gazze’yi yıllardır dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürmüştür.
Abluka altına aldığı Gazzeli kardeşlerimizin en temel ihtiyaçlarını temin etmelerine bile engel olmaktadırlar.Kardeşlerimiz yerinden ve yurdundan edilmişlerdir. Mal ve mülkleri haksız bir şekilde ellerinden alınmıştır; Onlara hiçbir şekilde hayat hakkı tanınmamaktadır.
Gazze de Siviller, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, topyekûn bir halk korkunç silahlarla, bombalarla katledilmektedi. Tüm dünyanın gözü önünde tarihin en büyük zulmü yaşanmaktadır. Bütün bu baskı ve zulümlerin karşısında Müslümanlara düşen sabır ve duadan başka çare kalmamıştır.
Tarih bize göstermektedir ki, zulüm ebedi değildir ve zulümle âbâd olunamaz. Masumların kanları üzerine kurulu hiçbir hükümranlık uzun süre ayakta kalamaz. Cenab’ı Allah buyuruyor: “Kâfirler
istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” Ve Filistinli kardeşlerimiz, Allah’ın izni ve yardımıyla kendi ülkelerinde özgürce yaşama imkânına mutlaka kavuşacaktır.
Yine bir ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah, inkâr edenleri ve zalimleri asla bağışlamayacaktır. Onlara asla bir çıkış yolu da göstermeyecektir.”
Yüce dinimiz İslam, barış ve esenlik, adalet ve merhamet dinidir. İslam’a göre bütün insanlar, din, can ve mal dokunulmazlığına sahiptir. Rahmet elçisi olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), savaşın da bir ahlakı ve hukuku olduğunu tüm dünyaya öğretmiştir.
Allah Resûlü (s.a.s), savaşta dahi olsa kadınlara, yaşlılara, çocuklara, mabetlere, hatta bitki ve hayvanlara zarar verilmemesini emretmiştir.
Müminler olarak yine yüreklerimiz buruk, gönüllerimiz ise mahzundur. Hz. Ömer’in özgürleştirdiği ve barış yurduna dönüştürdüğü Kudüs’te, Filistin’de yine masum canlar hayattan koparılmaktadır. Mümin kardeşlerimiz, yerlerinden ve yurtlarından edilmektedir. Dünyanın en tahrip edici bombaları altında masum çocukların, kadınların ve yaşlıların feryatları, vicdanı ve insafı olan herkesi derinden yaralamaktadır.
Yaklaşık bir asır önce Filistin topraklarında barış ve huzura son verilerek fitne ve zulmün tohumları ekildi. İsrail, Müslüman coğrafyanın bağrına saplanan paslı bir hançer gibi işgal ettiği topraklarda Müslümanlara zulmün her çeşidini reva görüyor. Barışın yurdu bu topraklara girdiği günden bu yana, uluslararası hukuku ve insan haklarını yok sayıyor. İnsanlığın en kadim şehirlerinden biri olan ve ilahî dinlerin kutsal kabul ettiği Kudüs’ün saygınlığına halel getirildi. İlk kıblemiz ve kutsal mabedimiz olan Mescid- i Aksâ’nın dokunulmazlığı ihlal edildi.
Şimdilik elimizden bir şey gelmiyor gözükse de: Bir olalım, kardeş olalım, sesimizi çıkaralım ve Filistin’e sahip çıkalım, Rabbimize gönülden dua ediyoruz: Allah’ım! Bütün dünyanın gözü önünde topluca katledilen mağdur ve mazlum Filistinli kardeşlerimize yardım eyle! Yeryüzünde zulme uğrayan tüm mazlumlara yardım eyle! Vatanımızı, milletimizi ve bütün insanlığı her türlü kötülükten muhafaza eyle! Zalimleri zulmünde boğup perişan eyle! Ümmet-i Muhammed’e birlik ve beraberlik, feraset ve basiret nasip eyle! Mazlum Müslümanların kurtuluşunu ve zafere kavuşmalarını
nasip eyle!.. (Amin, Amin!)
(Kaynak Diyanet Hutbeleri)