Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
ZOR İŞ SEVMEK
Sevgi, hakkında konuşulması hem çok zor, hemde çok kolay olan ve mütemadiyen insanlığın dikkatini yoğunlaştırdığı ve üzerinde kafa yorduğu bir konudur. Sevginin karşısına nefret konulur çoğu zaman. İnsanlar neleri çok sevdiğinden, nelerden nefret ettiğinden bahseder durur.
Aslında bahsedilen şeyler gerçekten sevgi midir acaba?..
Bir kediyi sevmek, bir sokağı sevmek, bir rengi, bir kokuyu…
Karşılığında hiçbir şey beklemeden bu gibi milyon tane şeyi sevmek her zaman kolaydır. Bir insanı sevmek söz konusu olduğunda ise işler bu kadar kolay olmayacaktır. Her insanın karakter özelliği gereği, bir diğerine kusurlu gelecek bazı özellikleri her zaman olacaktır. Belki de bu çoğu zaman birkaç taneyle kalmayacak ve neredeyse diğerine tamamen zıt düşecektir. İşte tamda burada, sevmek bir seçim olacaktır.
Sevmek ve sevilmenin gizli bir ajandası olmaması hâlinde sevgi gerçek bir hâl alır. Ama gel gör ki insan korkularını aşamıyor. Dünyanın kötü bir yer olduğunu bellemiş bir kere. Kötülüğü beklerken sevgiye tutunuyor yarım yamalak.
“Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne O, olmazsa yaşayamam demeyeceksin, Çok sevmeyeceksin mesela, O daha az severse kırılırsın, Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden, Çok sevmezsen çok acımazsın, Çok sahiplenmeyince çok da ait olmazsın hem…”
Can Yücel’in bu mısraları günümüz insanın aklına mıhlanmış düşünceler.
Sevmekte neden bu kadar zorlanıyoruz?.. Veya ‘Ben sevmeyi biliyorum.’ diyebilen kaçımız sevginin hakiki formunu yaşıyor?..
Peki neden gerçekten sevemiyoruz?..
Hayal kırıklıkları ile geçmiş bir yaşamda sevgi büyümez, tıfıl kalır. Aileyle başlayan bir türlü elde edilmeyen sevilmeme hissi, kişinin yaşamında ‘sevgiyle’ ya da ‘sevgisizlikle’ fazlasıyla haşır neşir olmasına neden olur. Her iki durumda da sevgiye korku karışmıştır. Fakat gerçek sevginin olduğu yerde korku olmaz, iyilik hâli olur.
Kendinin ve sevdiğinin iyiliğini koruma isteği en başa geçer. Korku kötü olan dünyaya aittir, sevgi ise ancak iyilik hâlinde varolabilir.
Haydi bu soruyu kendimize soralım… Sevmek insana neden zor?..
Sevmeyenler hayatı zindan eder. Sevenler hayatı gülistan eder.
Sevgi boşluk kabul etmez ve tam doyum ister. İnsanların ilişkilerinde çoğu zaman anlamlandıramadıkları davranışların ana kaynağı sevgisizliktir. Ve kişi karşısında ki insanın sevgi dilini çözememişse onu sevgisiz bırakmış demektir.
Sevgi şahıslar için değil herkes için geçerlidir. Bencil insanlar zaten yeterli sevgi görmedikleri gibi yalnız yaşamaya mahkûmdurlar. Sevilmediklerini anladıklarında kudururlar. Ne kadar sevgi beslerseniz o kadar sevilirsiniz düsturunu kendimize düstur edinmeliyiz.
Her cümlesinde insan sevgisini vurgulayan Türk Edebiyatı dehası rahmetli yazar Reşat Nuri Güntekin’nin dediği gibi “Çok sevmek yetmez mühim olan güzel sevmek!” Kırmadan, dökmeden, yormadan, acıtmadan, her ne olursa olsun onu koruyarak kollayarak ve bir gün ayrıldığında yaşanılanları susacak kadar…
İnsanları sevmenin tek yolu vardır ve o da onları olduğu gibi sevmektir. Ve güzellik de buradadır: onları olduğu gibi sevdiğinde onlar değişirler. Sana göre değil; onlar kendi gerçeklerine göre değişirler. Onları sevdiğinde onlar dönüşüm yaşarlar. değişmezler, dönüşürler. Onlar yeni olurlar, onlar varlığın yeni yüksekliklerine erişirler. Ancak bu onların varlıklarında gerçekleşir ve bu onların kendi doğasına göre olur.
Erich Fromm “Sevme Sanatı” adlı kitabında sevgiyi şöyle tanımlıyor: “Sevgi vermektir almak değildir. Tüccar anlayışlı kişi, vermeye hazırdır; ama ancak bir şey alma karşılığında; bir şey almadan vermek onun gözünde kandırılmak demektir. İnsanlar, sevmekten daha kolay bir şey olmadığını zannederler, oysa tam tersi herkes sevme yeteneğine sahip; ama bunu gerçekleştirebilmek çok zor.”
Bazıları da çıkarcı sevginin peşindedir. Onların sevmediğini söylemek zor önceki örnekte olduğu gibi. Onlar da güvenli olmayan bir yerden kaçarlar aslında. Ve sevdikleri işe yaradığı için sevilir.
Onlar diğerlerine nazaran daha gerçekçidirler. Karşısına çıkan insana, bir matematik problemi gibi davranıp, çıkan toplamı nasıl hayatlarında kullanabileceklerine bakarlar.
Onları bekleyen kötü geleceği görüp sevmeye karar veren tiplerdir bunlar. Alın işte bu da sevgidir ama bencilce bir sevgi.
Sevgisizlik Dünya’yı ateşe sürükler. Sevgisizlik, Dünya’yı Cehennem eder…
Sevgiyi, tüm canlılara sevgiyi yüreğimize yerleştirsek o zaman kesinlikle ve kesinlikle huzur buluruz…
Sevgi ile merhamet arasında çok büyük ilgi vardır… İnsan sevdiğine merhamet eder. Merhamet ettiğini sever…
Bu kadar zor mu insanları kusurlarıyla sevmek?.. Hiç olmazsa oldukları gibi kabul etmek… Hilesiz hurdasız, yalansız dolansız, illa da bizim istediğimiz kalıba sokmadan, kendimize benzetmeye çalışmadan, karşılık beklemeden, gülmeden, kınamadan, arkasından konuşmadan sevemez miyiz insanları?.. Çatlarız vallahi!
Bizim gibi giyinmeyen, bizim gibi düşünmeyen, aynı takımı tutmayan, aynı partiye oy vermeyen, aynı dizileri izlemeyen, aynı yemekleri yemeyen, aynı şarkılara gönül vermeyen, aynı yazarları okumayan adamlarla ne işimiz olabilir?.. “Biz bize benzerizcilik” Ne tuhaf, ne gülünç değil mi?..
Bertrand Russell “Mutlu Olma Sanatı” kitabında şöyle yazar: bu cümlesine yer vermenin tam sırası: “En iyi sevgi, insanın eski mutsuzluklarından kaçmak için değil de, yeni mutluluklara kavuşmak umuduyla beslediği sevgidir.”
Korkulardan arınmış bir sevgi eşine az rastlanır bir durumdur. İki kişi birlikteliklerini ancak ortak gelişimlerine hizmet eden bir süreç gibi yaşadığında, birbirleri olmadan da hayattan keyif almanın yolunu bilerek mutluluğu arttırma peşinde olduklarında gerçek sevgiye daha yakındırlar…
Velhasıl kelam: Sevmek zor iş azizim.
Kıymeti bilinmezse, ölümden beter olur.
Zor iş sevmek ve sevmeyi çözmek… Sevmek; belki de “biz”e dönüşmek!..
Ve unutulmaması gereken bir şey daha vardır ki; sevgi süreklilik ister. Her insan sabaha boş bir sevgi deposu ile uyanır ve bütün gün o deponun dolması için uğraşır. Birbirini bu sevgiden mahrum bırakıp, sevgisizliğe terk etmek ise insana yapılacak en büyük kötülüklerden biridir..
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler ve muhteşem geçirmenizi dilediğim bir Salı gününüz olsun. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbetle dolsun…
Hoş kalın hoşça kalın ama her dem sevgiyle dostça kalın… Bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#