Bazen öyle bir an gelir ki
Kaçamazsın;
Kaçsan da vicdanın bırakmaz seni.
Sonunda ölüm olduğunu bilsem de
Söz bu söz,
Namustur, şereftir diye düşünürsün.
Bakarsın bütün yollar kapanır,
Gecelerden kurşun geçmez olur;
Her şeyi göze alırsın,
Korku nedir bilmezsin,
Susarsın, susarsın hep susarsın;
Susamazsan,
Soluğu mahpushanede alırsın.
Dağlar bile bir birine başını dayarken,
Biz de de mezar üstüne mezar kazarsın.
Kimsesizsen
Güneş bile uğramaz yanına.
Karanlıklar buz gibidir zindanda.
Bayramlar gelir,)
Bayramlaşırsın hapishanenin duvarlarıyla.
Akşam olur
Karanlıklar sızar içine yavaş yavaş.
Gecenin bir vaktinde
Bir ışık çakar,
Şimşek gibi sinen de!
— “Baba” diyen o ses…
Sonra duyguların ıslanır,
Yastık taş olmuştur.
Yatağın yarısı sıcak diğer yarısı buz gibidir.
Mahpushanede güneş kördür;
Öğretmensiz okul gibidir;
Garip, ıssız ve soğuk.
Haftada bir bahçeye çıkartırlar seni;
Ölsen, bir defa gidersin cehenneme;
Halbuki burada her gün cehennemdesin.
Ateşi, kanla kavurup yedirirler sana,
Tavası zindandır;
Ölmek istesen de ölemezsin.
Duygularının turşusunu koyarsın,
Açlık diye bir şey yoktur,
Çünkü devamlı acı yersin!
O zaman
Mor menekşeleri getireceksin gözlerinin önüne;
En iyi bildiğin şarkıyı mırıldanacaksın;
Kendi dünyanı kuracaksın.
Sakın yürek resimleri getirme aklına,
Üzülürsün.
O kahpe hançer yarası
Sakın gelmesin aklına!
Parmaklıklar ve dört duvar
Ve yalnızlık.
Kendinden başka kimseyi takmazsın.
Gözlerin hep uzaklara takılıdır.
Ruhundaki prangaları söker atarsın.
Önce kendi ihtilalini yaparsın!
Sonra ruhundaki o eylem
Seni zafere götürür.
Yıllar nasılda erimiş.
Bunu yüzündeki çizgilerden.,
Başında kaldıysa eğer
Beyazlaşmış saçlarından anlarsın.
Saatler …
Dakikalar…
Saniyeler…
Derken tık diye bir ses duyarsın.
Kör güneşin gözleri açılmıştır.
Sevinemezsin.
Çünkü, içeride unuttuğun şeyler vardır…
Değerli şeylerdir onlar;
Acı ile yoğurarak
Ve savaşarak kazandığın, sevgi, sabır, vefa gibi şeyler.
“Dışarısı başka bir hapishanedir”
Diye düşünürsün.
Her yerde asılı duran hançerler vardır;
Kendini korumak için azami dikkat gösterirsin.
İçerdeyken öğrendiğin sabır mesela;
Duvara dayanana kadar beklersin;
Kaçtın kaçtın,
Kaçamazsan, zindana geri dönersin
Ya da ezilir yok olur gidersin…
Yusuf Yılmaz