Sosyal toplumda gerçek olan insanın çalışkan, bilgili ve olaylara özgürce yaklaşımıdır. Böyle kişilerin güvenliklerini korunması ve devam ettirmesi önemlidir. Bu sayede edinilen bilgiler sonucu, kişi şahsiyet kazanacak ve toplumda yer edinecektir. Bundan sonra da kişisel davranışıyla, sosyal ilişkiler ağında gelişmesini sürdürecektir. “Yaşanılan her olaydan bir şeyler öğreniyorum.” Denmesinin nedeni de budur.
İnsanlarda kişilik gelişimi, yaşla ilgili değildir. Karşılaşılan olaylara ve öğrenilen bilgiye bağlı olarak her yaşta gelişim gösterir. Şahsiyetin gelişmesinin temelinde, deneyimin işlerliği yatar. İnsan, yaş ilerledikçe yaşadığı ile ilgili bilgi birikimi ve geçirdiği deneyimleri kendini olgunlaştırır.
İnsanın olgunlaşması, geliştirmesi vadinin yeşilliğinin nedeni olan, dereye benzetilir. Dere nasıl ki, aktıkça çoğalıyorsa, kişiler de o kadar çok bilgi ile karşılaşır, deneyim yaşarsa olgunlaşma düzeyi artar. Dereden ayrılan su, bir kanal ile değirmene giderse dere, insanları susuz ve vadiyi de yeşilliğinden mahrum bırakır. Belki değirmenin taşını döndürür. Fakat olgunlaşma düzeyinden de kaybeder.
Günümüzde toplumdan ve toplumsal olaylardan ayrı kalan kişiler, kimin taşını döndürecektir. Döndürdüğü sürece de silik şahsiyetli ve bilgiden payını almamış olacaktır. Toplumsal olaylardan ders alanlar, vadide akan dere gibi, aktıkça çoğalacak ve kişiliklerini elde ederken, toplumun iyilikten yana mutluluğuna katkıda bulunacaklardır.
Dünyada toplumların düştüğü acı duruma üzülmemek elde değil. Çünkü onları yönetenler, üstünlüklerini kabul ettirmek için, sosyal toplumun yücelmesi yerine, silahlanma yarışı içine girmektedirler. İletişim çağında silahlanma kabul edilemez bir faaliyettir. Bu yetmemiş gibi, bir toplumu ekonomik ve kültürel yönden zehirliyorsan, bunu kimlerin veya hangi topluma yaşama hakkı tanımak için yapıyorsun. Yapılanları herkesin bilmesinin gerekli olduğuna inanıyorum.
İletişimin bu kadar ileri olduğu bir devirde, toplumları bilgisiz ve deneyimsiz bırakmak isteyenler geleceklerine, maddi ve manevi olarak neyi bırakacaklar.
Yok edecekleri toplumları, nasıl anacaklar. Kendilerini ne diye anlatacaklar. Dün Yahudilerin uğradığı zulüm, bugün onların Filistinlilere yaptığı zulüm, nasıl açıklanacaktır.
İnsan ve toplumlar gelişmiş şahsiyete sahip olmalıdır ki, hiç kimse korku dolu anlar yaşamasın.
Bugün korku dünyası mı? Kurulmak isteniyor…
Yarınlara ışık tutan şahsiyetli insanlar öne çıkmalıdır ki, toplumlar arası uyum sağlansın. Böylece korku dünyasında yaşanmasın. Dünyada belirli bir düzen devam etsin. Bu dünya herkesi bakar. Kimse başkasına muhtaç yaşamamalıdır.
Toplumsal düzeni bozmak isteyenler, bitkilerin, hayvanların ve de insanların genleriyle oynamak suretiyle, üstün insan elde etmenin peşindeler. Irk olarak üstün özelliğini ortaya atan Hitler gibi, üstün insan teorisiyle mide bulandıranlar, yeni Hitler yaratmanın peşindeler.
Yeni Hitler ve ona uygun toplum yaratma peşinde olanların Hitlerin akıbetine uğrayacağı ortadadır.
İnsanlar vücut düzenleyici sistemleri başta olmak üzere, diğer sistemleri ana ve babadan gelen genetik özelliklerini kesinlikle devam ettirecektir. Böylece çalışma bütünlüğü sağlanmış olacaktır. İnsanlar yaşadığı çağın beslenmeden dolayı özelliğini gösterir ama üstün insan ve üstünler toplumu oluşamaz. Çünkü beslenme önemlidir ama dış etkendir.
Çevre ile etkileşimini belirli ölçülerde tutan insan, zeki ve güçlü olabilir. Zeki insana sahip çıkmayanlar, yaratacakları üstün insan peşindeler. İnsanlarda şahsiyet, bilgiyi kullanma gücüne bağlı olarak gelişecektir. Onun için, insan yaşlılığında bile şahsiyetine bir şeyler katacaktır.
İnsan ve sosyal toplum varlığını her türlü bilgi yoksulluğundan koruyacaktır. Toplumları yönlendirmek ve bilgi karmaşası yaratarak, hayvani değerler kazandırmaya çalışmak kimseye katkı sağlamayacaktır.
Tüm canlılar yaratılış amacında gelişme gösterecektir.
Hasan TANRIVERDİ