“Usûl esastan mukaddemdir” siyasal ve hukuk fakültelerinde okuyanların çok iyi bildiği bu kavram, esasen hayatın her alanında genel geçer bir kaidedir. Hukuken, usûlün esastan önce geldiğini anlatan ilkedir. Esasa geçilebilmesi için, usûlün yerli yerinde, ayarında olması gerektiğini anlatır. Yâni, usûl esastan, üslûp mesajdan önce gelir. Haklı olduğumuz bir konumdayken, sırf yöntemimizin, tarzımızın yanlışlığı yüzünden itirazımız kabul edilmeyebilir. Tüm bilimlerin felsefesinde, toplumsal alanlarda da geçerlidir. Neyi, nasıl söylediğimiz, taşıdığımız toplumsal role, sahip olduğumuz makama göre önem arz eder. Dolayısıyla, yaşamımızın her alanında bilerek ya da bilmeyerek bu kaideyi dikkate alırız.
4 Nisan 2021 Pazar gününün ilk saatlerinde 104 Emekli Amiral, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Kanal İstanbul ve Atatürk İlke ve İnkilâplarına atıfta bulunarak görüşlerini yazılı bir metinle açıkladılar. Daha önce Emekli Büyükelçiler açıklamıştı. Daha sonra da Eski Milletvekilleri açıkladı. Tüm bu metinsel açıklamalar, verdiği mesajlarla paralellik içeriyor. Nedeni; iktidar yetkilileri tarafından, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden çekilebiliriz denilmesi. İktidar tarafından, ülkenin güvenliği, iç/dış siyaset konusu olan böyle bir gündem yaratılmışken, bu konuda meslekî bilgi, tecrübe sahibi olanların duyarlılık göstermesi tuhaf mıdır? Bilâkis gayet normaldir. Hatta gerekliliktir. Memnuniyet vericidir. Fakat, Emekli Amirallerin açıklaması, siyaset dünyasında iktidarından muhalefetine birçok partide korku yaratıp, tepki aldı. Üstelik bu açıklama, muhtıra olarak değerlendirilip, darbe tehditi olarak lanse edildi. Kim yapacak darbeyi? Yetkisi, görevi, sorumluluğu olmayan Emekli Amiraller. Yine aynı gün yâni pazar günü, jet hızıyla Ankara Başsavcılığı haklarında soruşturma başlattı. Akabinde pazartesi günü, sabahın ilk ışıklarında gözaltılar başladı. Masumiyet Karinesi hiçe sayılarak, bir takım özlük hakları ellerinden alındı. Aile üyelerinin isimleri sosyal medyada ifşâ edildi. Tutuklamalar oldu.
Bizim özelliklerimizden biridir. Biz asker bir milletiz. Asker bizim için kutsaldır. TSK, son dönemde maruz kaldığı Ergenekon, Balyoz Davalarına konu olan suçlamalar gibi, Kozmik Oda gibi yaşadığı olaylarla, yapısı zarar görmüş olsa da, halen bu yapı bu millet için hassasiyet taşır. Dünyaya nam salmış bu yapı korku değil, bize güven verir.
Öncelikle yapılan bu yazılı beyan, imzalayanların emekli olma konumu gereği Bildiri değil Açıklamadır. Bu açıklamada tartışılabilinecek tek şey, yayınlandığı saat olabilir. Hukukî olarak, tamamen legal olan bu açıklamanın yerindeliği yâni açıklamada yerindelik ilkesi tartışılabilinir. Bu da bana göre, emekli olmaları nedeniyle önem ya da gereklilik arz etmez. İlk andan beri şahsi fikrim; önemsenmediği, dikkate alınmadığı, düşüncesizlikle, kontrolleri dışında yapıldığı idi. Avukatlarının da yaptığı açıklamalar bu yönde oldu. Asla korkulacak, tehdit oluşturabilecek bir metin olmadığı gibi, demokratik ve hukuksaldır. Sonradan duyduk ki; metinde imzası olmayan birinden alarak, önce bir bakana götürüp, metinde bazı ibareleri değiştirerek izinsiz bir şekilde yayınlayan, eski Fetö gizli sanığı, bir TV kanalı sahibi, kendine gazeteci denilen adını anmak istemediğim biriymiş. Netleşir yakında. Yâni hassasiyetle, ard niyetsiz hazırlanan metin çarpıtılarak, kumpasa uğratılmış. Zaten bunun aksi düşünülemezdi.
Ayrıca şunu belirtmek istiyorum; her mesleğin insana kattığı, insanı şekillendiren yönleri vardır. İster mesleki dezenformasyon deyin ister meslekî özellik deyin, bir konuyu anlatırken bir hâkimin bir imamın bir büyükelçinin bir askerin ifadeleri, kullandığı kelimeler farklı olur. Bunun yetkililer tarafından bilinmesi gerekir, bilinmesi zorunludur.
Fakat hukuksal, demokratik bir tavırla vatan hassasiyeti içeren bu açıklamaya düz bakılmadı, bakılamadı. Hatta bırakın düz bakmayı, Sn. Meral Akşener tarafından ZEVZEKLİK denildi. Bu haksız, yakışıksız ve çok ağır bir ithamdır. Parti teşkilatı tarafından Sn. Akşener’in oyunu bozduğu söylendi. Bizim göremediğimiz bir oyun varsa, bu siyasî kimlikteki biri, bunu halka açıklamak zorundadır. Eğer böyle bir şey yoksa, ki yok! Söylenenlerin hepsi, lafügüzâftır. Ama bir oyun bozuldu, şöyle ki; iktidar gündemi değiştirip Montrö Anlaşması’ndan çekilme konusunu gündeme getirmişken, bu yapılan açıklamanın akabinde iktidarın küçük ortağı; Montrö kırmızı çizgimizdir, iktidar da şu an için Montrö’den çekilme gibi bir düşüncemiz yok demiştir. Evet bir oyun bozuldu ama bunu Emekli Amiraller, yaptıkları açıklama ile bozdular.
Lüzumsuz, saçma, yersiz, seviyesiz konuşma olarak bildiğimiz zevzeklik yapmaya, ben bir kaç örnek vereyim;
– Irak’ta Amerikan askerleri 11 askerimizin başına çuval geçirdiğinde, Nota verilmelidir denilince, “ne notası veriyorsun, müzik notası mı?” demektir, ZEVZEKLİK.
– Şehit cenazesi görmek istemiyoruz denildiğinde, “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” demektir ZEVZEKLİK.
– Çiftçinin hali ne olacak, anamız ağladı diyen çiftçiye “ananı da al git” demektir ZEVZEKLİK.
– Mitingde yaşadığı zorluklar üzerine, böbreğimi satıyorum pankartı açan vatandaşa, “burası sakatatçı dükkanı değil kardeşim” demektir ZEVZEKLİK.
– Tarikat kurslarında çocuklarımız tacize uğradığında, “bir kereden bir şey olmaz” demektir ZEVZEKLİK.
– Hasta sayıları gerçeği yansıtmıyor denildiğinde, “hasta ayrı vaka ayrı” demektir ZEVZEKLİK.
– Millet aç, midesine kuru ekmek dışında bir şey girmiyor denildiğinde, “o zaman aç değiller” demektir ZEVZEKLİK.
– İnsan üstü bir performansla çalışan, bu uğurda hayatını kaybeden sağlıkçılar için, Covid19 meslek hastalığı sayılsın denildiğinde, “nereden bilelim çalışırken virüs kaptıklarını” demektir ZEVZEKLİK.
– AYM istediği gibi bir karar vermediğinde, “AYM kapatılmalıdır” demektir ZEVZEKLİK.
– Devlet memuru olan bir imamın, devlet güvenliğine yönelik, siyasî açıklamalar yaparken, “Lâiklik kaldırılmalı” demektir ZEVZEKLİK.
– Erzincan 24.Bölge Tapu ve Kadastro Müdürlüğü’nün, bir açıklama yaparak “darbeye karşı hükümetimizin yanındayız” demektir ZEVZEKLİK.
– Atanmış birinin, seçilmişlere “hâddinizi bilin” demektir, ZEVZEKLİK.
– “Atatürk neyse Abdülhamit odur” demektir, ZEVZEKLİK.
– Demokratik haklarını kullanarak, görüşlerini yazılı beyan eden 104 Emekli Amiral için, “rütbeleri sökülsün, emeklilik hakları kaldırılsın, emekli maaşları kesilsin” demektir ZEVZEKLİK.
Uzaya gitmeyi hedefleyen, demokratik reformların yapılacağı söylenen ülkemizde, en basit temel haklardan olan Fikir Özgürlüğü’nün kavranamaması çok üzücü. Görüşlerinin alınması, dinlenilmesi gereken meslek gruplarının, duyarlılığını, hukuksal çerçevede ki hareketlerini zevzeklikle suçlamak ise zevzeklik işte…
bence de… ömür törpüleri
Ellerinize sağlık,bu şekilde düşünen aklı başında o kadar çok halkını seven ve düşünen insan var ki Allah yüreklerini sevgiyle doldursun.Farkında olmayanlarında kalp gözlerini açıp gerçekleri görmelerini sağlasın.
Daha baka nasıl yazılabilir, özetlenebilirdi dedirti kaleminiz. Sonsuz teşekkürler.
Yorum yazarken de hata yapabiliyoruz klavyeden kaynaklı, ya da gözümüzden kaçıyor. Sizlerden bir ricam var. Yorum bölümünde yazarın yorumunu göndermeden önce düzelte hakkı olmalı ki Türkçemiz adına içimiz rahat etsin. Yazı gönderdiğimiz arka planda da sil butonu, çöp butonu yok. Yazar kendisi silip, çöpe atabilmeli kendi yazısını. Bu hem editöre hem yazara hem de gazetemize hız kazandırır. Yorumum edit edilecek diye buradan yazmayı uygun gördüm. Yorum Funda Hanım için değildir. Nürnberg’ten sonsuz selam ve sevgiler.