(Sözüm ortayadır. Bireysel alınganlık yazarını bağlamaz. M.H.A)
“Eşeksen; binene kızmayacaksın; değilsen, sırtında tutmayacaksın!” derdi Ninem.
*Birilerinin bir şeyleri yutmasını sağlama eylemidir yutturma.
Bir de mecazi anlamı vardır ki; “yalana inandırma sanatı” olarak özetlenebilir..
Toplumumuzda ikinci kullanım daha yaygındır.
Argo ve kabalığı bir yana, erdemsizliktir yutturma.
Bir toplumda yutturmanın yaygınlığı; sorgulama kültüründen yoksunluğun, biat ve itaat bataklığına saplanmışlığın kanıtıdır… Biat kültüründe, sorgulama olmaz, imanı(!) zedeler!..
Ne yazık ki; o toplumlardan birisinde yaşıyoruz. Sorgulamayla imanımız zedelenir sanıyoruz.
Yutturarak ulaşılan hedef kirlidir, İstismardır çirkindir; ahlaksızlıktır. Üstelik ağır suçtur!. Buna rağmen; yutturma; maharet-beceri-zeka göstergesi sayılıp siyaseten kullanılmaktaysa, toplum büyük açmazda demektir..O toplumda; siyaset; ehil ve iyi niyetli ellerde değildir.
Bilinmelidir ki; demokrasilerde milli irade; sadece çok oy almakla sağlanmış olmaz. Oy çokluğu; sadece, belli bir süre yönetimi elinde tutma hakkını verir, diğer oy sahiplerinin hak-larını ellerinden alma hakkını değil… Mülkün tapusunu vermez. Çoğulculuğun erdemidir bu.
Bilinmelidir ki; iktidar oyları ile; muhalefet oyları değerce eşittir!..
Yutturma, zeka ve beceriklilik göstergesi olarak algılanınca; yutma; zeka ve maharet eksikliği sayılmalı ki, ne hukuk, ne din, ne de ahlak bu kirliliği kabullenmez!?….
Buna rağmen, yutturmayı severiz de, yuttuklarınızı inkar ederiz hep!..Külyutmaz kesiliriz. Zul sayarız Aziz Nesin’in o yüzdeli saptaması içine girmeyi!…
Bu zaafımız; yutturmayı sanat edinenlerin ekmeğine de yağ-bal sürer, özellikle de siyasette. Bu sayede; yeni yutturmalar için; yeni formüller sürülür siyasetin kirli pazarına.…
• Bir bakmışsın; 4+4+4 olarak çıkmış karşımıza;
• Bir bakmışsın; yabancılara mülk satışı…
• Ya da kardeşlik adına açılım;
• Ya da, 2B adıyla arazi yağması…
• Özelleştirme adıyla; devletin servet ve birikimlerini peşkeşi…. İhale yasası…
• Komşularla sıfır sorun safsatası.. (Arkasından ah keşke duası)
• Bir bakmışsın, Varlık Fonu olarak çıkıvermiş karşına… Yutarsan, “a) ülke ekonomisinin konjoktürel etkilerden kurtarılması, istikrarlı işlemesinin sağlanması b) gelecek kuşaklara refah aktarılması…” diye özetlenmiştir gerekçe. Oysa bilmen istenmez!.. Dış borçlara ipotek güvencesidir Varlık Fonu. Devredilen Zir. Bank, Halkbank, THY, PTT, Milli Piy. Borsa İst. Botaş, TPAO, Çaykur, Etimaden son varlıklarıdır devletin. Yutarsan inanırsın, yutmazsan haykırırsın: Düyun-u Umumiye’dir bu.
• Son dayatma, tuzu biberidir hepsinin!… Bir Kurtuluş Savaşı ile Kan can ve iman üzerine kurulmuş Parlamenter Cumhuriyet’in 18 maddeye sığdırılmış bir “sandık” dayatması ile yıkım fermanına kavuşma dayatmasıdır bu!… Anayasa oylamasının çok ötesindedir işin aslı . (gelecek BÖLÜM’de işlenecektir işin bu faslı)
“İleri demokrasi; çağdaş hukuk; kardeşlik, özgürlük, barış” adına(!)dır yapılmakta olanlar.
Ve şimdi; dönüp soruyorum; Ey Vatandaş!.. Kim külyutmaz(mış) ; kim hokkabaz(mış) dönüp bakabilecek misin bu kez?
***
Doğurgandır yutturma!..Yalan yalanla beslenmek zorundadır.
Yutturanlar;; bilirler ki; tek elden olmaz bu iş,!… Örgüt gerek!.. Örgüte de eleman. Ticaretten, sanayiden, bürokrattan; ve dahi hukuktan ve medyadan!!…. Bu yolda beraber ıslanacak; beraber nemalanacaktır; elemanlar!..
Halkalar örülür kendiliğinden; bir merkez etrafında. Yandaştır onların tedavüldeki adları… Kuyruktur güce takılıp işi kotaranlar.
Tatlı su samurlarıdır; üniversitelerde kendilerini bilim adamı sanıp sinenler.
Gözdedir; her gün televizyonlarda boy gösteren yağdanlıklar. Gizli tanıklarıdır mahkemelerin. Paralı muhbirlerdir!… Köşe yıldızlarıdır her gün yaldızlanıp parlatılanlar.
Seferber olunca bunca yutturma çetesi; yutanlar olacaktır elbet sorup soruşturmadan… ya korkudan!… Ya da çıkardan!…
Hapisle korkuturlar…
İş ve, aş ile korkuturlar.
İç savaş tehdidi ile korkutan zübükler bile salınacaktır tedavüle…
Ya, kendi vatandaşını terörist ilan edip halkı birbirine kışkırtarak korkuturlara ne demeli…
*
Yutmayanlar, korkmayanlar, yutmaya karşı duranlar; yutturmanın, korkutmanın erdemsizlik olduğuna inananlar ve bunu kendi olanaklarıyla -devlet gücünü kullanmadan- halka duyuranlar (aldanmadan ve aldatmadan) tek ses ve, tek nefeste birleşmişlerdir!… HAYIR!..
***
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com
17 Şubat 20