Obada gülmek, eğlenmek ve hoş vakit geçirmek dendiğinde Aşkar’ın Ali akla geliyordu. Aşkar’ın Ali ailenin ikinci erkek çocuğuydu. Bu sene lisede okumak için vilayete gidecekti. Ali uzun boylu bir çocuktu. Herkesin yardımına koşan iyilik severdi. Siyah saçlı ve kahverengi gözlüydü. Spor yapar, koşar ve basketbol oynardı.
Bir oyunu tek başına sahneye koyabilirdi. Taklit yeteneği, farklı kişilikleri oynama kabiliyeti sanki doğuştandı. Bulur buluşturur, eski elbiselerini giyer kimi taklit edecekse onun ikizi gibi benzer hâle gelirdi.
Kendine göre bir sahne yapar ve güldürüsüne başlardı. Taklit yaptığı kişinin sesini aynen benzetirdi. Başına sardığı atkı ile bir nineyi taklidini sesini dinlemek ve hareketlerini takip etmek insanı güldürmekten kırardı. Ninenin “Bahçeye giren danayı keseceğim,” diye bir bağırması vardı, sanki Nine yanımızdaydı.
İzleyenler olarak beni de taklit eder misin? Diye laf atardık. Arada anne ve babasının kavgasını yapardı, hepimiz yerlere yatardık.
Yerlerimizi aldığımız hâlde, Aşkar’ın Ali gelmedi. Şimdi bir yerden taklit yaparak gelir dediler. Tam o anda, “Uşağım sığır, seslensene nerede” dedi. Sinirli bir amcayı taklit eder misin? Dediklerinde bir titremesi vardı, gülmek tavan yapardı.
Üzerimize doğru gelen beşiği görünce irkildik. Yürüyen beşikten korktuk. Yaşlı nine, tövbe uşaklar okuyun, yarabbi…Teyzelerden biri de bayılmaz mı? Yürüyen beşikteki bebek ağlıyor, birden sancılanmış gibi çırpınıyor. Çırpınmayı kesiyor ve süt içiyor. Süt içmeyi bırakıyor ve meme emiyor.
Yürüyen beşikten korkmayıp da yaklaşan çocuklar, çubuğun acı veren sesini en çok hissediyor. Yaklaşan çubuğun bacaklarını dolandığını geç fark ediyor. Yandım diyen çocuk kaçıyor. Anne kurtar diyen de anneyi kışkırtıyor.
Beşikteki çocuk, annelerinin yanındaki çocuklara soruyor. Baban hangi vilayette doğdu. Çocuk köyünün adını veriyor. Ali aferin diyor. Diğer çocuğa soruyor, annen hangi kazada doğdu çocuk mahallesinin adını veriyor ve aferini alıyor.
Ali, beşikten doğru çocuklara soruyor. Ormanlar kimin? Çocuk, Rasim ağanın. (Rasim ağa ormandan çıkmayan bir komşumuz). Başka bir çocuğa soruyor, Denizin ortasında ne var? Çocuk, su, kayık ve balık diyor ve aferini alıyor.
Beşikten Ali’den başka kim çıkacaktı. Ali’yi görmeden alkış koptu.
Ali liseyi vilayetinde, üniversiteyi de büyük şehirde okuyor. Üniversitenin birinci sınıfında, psikoloji profesörü, öğrencilerin halkla ilişkileri üzerine çalışmalarında, sokak satıcılarını rolü konusunu işliyor. Sınıfı üçlü gruplara ayırıyor ve ana caddede onlara işportacılık yaptırıyor.
İlk gurupta Aşkar’ın Ali de yer alıyor. Halkla ilişkilerin kişilerle olan diyaloğu üzerinde duruluyor. Başarı sınıf derecesine etkileyecek.
En iyi satış yapan, halkla diyaloğu en iyi kuran Ali oluyor. Hocası şaşırıyor. Daha önce meslek olarak yaptın mı? Diye soruyor.
Ali arkadaşlarına “Hoca ne bilsin, lisede çeşitli oyunlar sergilediğimi. Tiyatro kolunda çalıştığımı ve şehirde sahneye oyun koyduğumu,” Diyor.