Dünyayı ve Türkiye’yi kasıp kavuran koronavirüs bir buçuk ayı aşkın bir zamandan beri hayatımızı altüst etti. Dünyada ve Türkiye’de birçok insana musallat olan “Covid 19” virüsü binlerce can aldı. Bu virüs sebebiyle birçok tanınmış simayı da kaybettik. Bunlardan birisi de ne yazık ki ilâhiyatçı-yazar Ömer Döngeloğlu oldu. Yıllardır ekranlarda gerçekleştirdiği etkili vaazlarıyla halkı irşat eden Döngeloğlu, 3 Mayıs 2020 tarihinde İstanbul’da, Başakşehir Şehir Hastanesi’nde koronavirüsten hayatını kaybetti. Henüz 52 yaşında olan Döngeloğlu’na Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabır ve başsağlığı diliyoruz.
İlâhiyatçı-yazar Ömer Döngeloğlu, 1968 yılında Tokat’ın Zile ilçesinde doğmuştu. İlkokulu Zile Altınyurt İlkokulu’nda, lise eğitimini Zile İmam-Hatip Lisesi’nde tamamlamıştı. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olmuştu. 1986-96 yılları arasında memleketi Tokat’ta on yıl imam-hatiplik yapmıştı. Kamuda uzun yıllar, çeşitli idari görevlerde bulunmuştu. İslâm Tarihi ve Siyer-i Nebi üzerine yıllarca araştırma ve incelemelerde bulunmuştu. Yurt içi ve yurt dışında pek çok sohbet, söyleşi, seminer ve konferanslara katılmıştı. Bugüne kadar “Önden Gidenler”, “Eyüp Sultan’da Sahur Özel (2006-2011)”, “Gönüllerin Gülü (2007-2008)”, “İftara Doğru (2005)” adlarıyla radyo ve televizyon programları yapmıştı. İstanbul’da yaşayan Döngeloğlu, evli ve beş çocuk babasıydı.
Merhum Ömer Döngeloğlu dudak ucuyla değil, yüreğiyle konuşan samimi bir adamdı. Bu yüzdendir ki sözleri can kulağıyla dinleniyordu. Çok sıcak bir üslubu vardı. Anlattıklarını içselleştirerek adeta yaşar ve dinleyenlere de yaşatırdı. Doğaldı, çok kere anlattıklarının etkisi altında kalarak bir çocuk gibi safiyane bir ruh haliyle hüngür hüngür ağlardı.
Döngeloğlu Hoca dünyevî değil, uhrevî hesaplar peşindeydi. Çünkü o, bu çağın insanının en çok da dünyevîleşmesinden şekva ederdi. Oysa gün bugündü, an bu andı; yarın diye bir şey yoktu. Kulluk vazifelerimiz ertelenmeye, savsaklanmaya gelmeyecek kadar mühimdi. Lezzetleri acılaştıran ölümün bizi ne zaman yakalayacağı belli değildi.
Ömer Döngeloğlu, uzun yıllardan beri bize yitiğimizi ve düştüğümüz yeri hatırlatmıştı. Ta ki hafızamızı tazeleyerek nisyana gark olan yitiğimizi hatırlayalım, pehlivanlar misali düştüğümüz yerden yeniden kalkıp sırat-ı müstakim üzere dosdoğru yürüyelim.
Döngeloğlu Hoca, bu dünyada kalemiyle ve kelâmıyla cihat etmeyi tercih etmişti. Bu çerçevede “Dillerden Düşmeyen 100 Dua-Sözün Miracı”, “Hz. Peygamberin İzinde-Yeryüzünün Yıldızları I-II”, “Peygamberimizin Dostları”, “Allah Resulünü Görenler”, “Allah’a Adanmış Hayatlar”, “Nefsinin Fatihi-Mekke’nin Soylu Delikanlısı Mus’ab b. Umeyr” isimli kıymetli kitapları kaleme alarak okuyucunun istifadesine sunmuştu.
Ömer Döngeloğlu, nerdeyse bütün Türkiye’yi karış karış dolaşmış, Müslümanlara dinî hakikatleri hatırlatmıştı. Bu çerçevede Trabzon’umuza da gelmişti. Kendisini Hamamizâde İhsan Bey Kültür Merkezi’nde, benim de dahil olduğum büyük bir kalabalık dinlemişti.
Canından çok sevdiği adaşı halife Hz. Ömer gibi yaşamaya çalışan, tıpkı onun gibi sözü eğip bükmeyen, dosdoğru söyleyen; Hz. Peygamberin nurlu yolunda yürümek için büyük bir gayret sarf eden adamdı Döngeloğlu. Mehmet Akif’in “Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:/Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek” düşüncesindeydi. Çünkü hakikatler eğilip bükülemezdi; hiçbir şartta bükülmemeliydi de.
Kadere bak ki, o içten ve sımsıcak sohbetleriyle on bir ayın sultanı olan mübarek ve muazzez ramazanı bizlere sevdiren, bu ayın anlam ve önemini bizlere sezdiren, ramazan ayının sevilen siması Ömer Döngeloğlu, yine bir ramazan ayında koronavirüs sebebiyle aramızdan ayrıldı. Rabbimiz ne diyor yüce Kur’an’da: “Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Onlar; başlarına bir musibet gelince, biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz derler.”(Bakara Suresi, 156)
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin dediği gibi “Nasihat istersen ölüm yeter.” Her fırsatta ettiği va’z u nasihatlerle insanlara ahireti ve hesap gününü hatırlatan Döngeloğlu, bize en büyük ve en etkili vaazını, mutlak hakikat olan ölümle ve ölümüyle verdi. Aziz şehitlerimizin de metfun olduğu Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi. Allah rahmet eylesin.