Ömer Baba, Türk İslam sentezinin ilk çağ, orta çağ yeni çağ ve yakın çağ felsefecilerinden daha bilge, Mevlana, Konfiçyüs ten daha derin hümanist bir karakterdir. Ömer baba, tam anlamıyla mantık açısından, estetik açısından, tarih açısından, genel olarak kültür açısından Türk kültürünü en iyi temsil eden bir karakterdir. Karakter bütün bu uzantılar üzerine güçlü bir şekilde inşa edilmiştir. Bu açıdan Kurtlar Vadisindeki Ömer Babayı ortaya çıkaran (yaratan) kişi veya kişileri ayakta alkışlıyorum.
Açılış paragrafımızdaki ifadelerimizden sonra, dizinin başından beri ortaya konan son cümleyi yazımın başlığı olarak seçtim. Şimdi sadece ama sadece bu cümle üzerinde düşüncelerimi ortaya koymak istiyorum.
Aşırı kan kaybeden bir kişi, tıbbi olarak hücrelerine oksijen taşınamayacağından dolayı kısa sürede ölür. Ancak güçlü bir irade, istek, aşk, şevk, cezbe, hipnotizma, trans veya adına ne derseniz deyin, ister pozitif bilim, ister felsefe, isterse dinsel kaynaklı olsun bu tür güçlerle ölüm ötelenebilir. Ölümün çaresi olmadığı için durdurulur demektense ötelenebilir kelimesini kullandım. Başlıktaki cümle ise, ölüm kelimesinin sevgi veya aşkın karşısında ne kadar aciz olduğunu göstermekte.
En büyük ölüm veya bitiş, sevginin, aşkın ve umudun kaybolmasıdır aslında. Yoksa kalpten bir sızıntı başladıysa, ki bu sızıntının kimyasında sevgi ve umut vardır, derece derece ölüme doğru yol alırız. Sevgi ve umutla beslenen yürek, ölüme defalarca meydan okuyabilir. Ölümde doğmak olarak adlandırabileceğim bu ruhla yaşamak gerçek bir ölümsüzlüktür. Bu aşamada, bedenimizin nefes alıp almaması endişe verici bir durumdan çıkıp tebessüm edilecek bir durum haline gelir.
Sevgi ve umutla beslenen yüreğimiz, vücudumuzdaki bütün çakralardan (erenji alım ve dağıtım noktalarından) her insanda var olan potansiyel gücü en fazlasıyla ortaya çıkararak bizleri çelikleştirir. Tıpkı Çanakkale’deki Seyit onbaşının 276 kiloluk top güllesini namluya vermesi gibi çelikleniverir bedenimiz.
Ölüm nasır tutar içimizde, çile ise onun üzerinde sadece bir makyajdır. Korku ise, bir elinizle elini, bir elinizle belini tutacağınız zarif bir bayandır bu reddede. Ölüm müziğinde korkuyla dansettiğimiz aşamada, köprüden karşıya geçmek büyük bir zevktir. Soğuk yüzlü ölümün sadece sıcak yüzünü göstermeye çalıştım sadece. İçinizi karartmak değil, zifiri karanlığın aydınlığa varan dönüm noktası olduğunu vurgulamak istedim.
Bu günlük bu kadar olsun, yarına sizleri çok daha güçlü görmek dileğiyle. Ruhunuzdan sevgi ve umudun (inancın) okşamaları eksik olmasın.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.yazarport.com, http://www.gunesgazetesi.net http://www.bilgiagi.net http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.net http://www.gercekgazete.web.tr www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz..