Hayat onun için nerde akşam orda sabahtı. Ne pahasına olursa olsun, bu yaşantımı sürdüreceğim, diyordu. Çeşitli olumsuzluklara karşı da ormanda kendine bir kulübe yapmıştı.
Kimse onu ikna edemeyince, babası da “Ne hâli varsa görsün.” Diyerek ilgilenmemeye başlamıştı.
Köprü üzerinde dalgalarla gel git hayali kurduğu bir anda, şehirler arası bir otobüs yanında durdu ve şoför indi. “Ağabey atla” Dedi. Oğuz bir an şaşırdı. Bu ses ve sima tanıdık, dedi. Hemen otobüse atladı.
Arkadaşına atlattığı badireleri noktasına kadar anlattı. Doğru dürüst bir işin olmadı mı, geceyi gündüze de katsan başaramıyorsun. Geniş yürekli olamıyorum. Yanlışa gelemiyorum. Gizli kapaklı işim olmaz. Anlayacağın gönlüme göre bir iş bulamadım. Ocağına düştüm derler ya aynı durumdayım. Akla ihtiyacım var ne yapmalıyım? Bugüne kadar kötü işlere bulaşmadım. Evde sıkılıyorum. Orada burada gezdim.
Arkadaşı; ne yapacağın belli, beraber çalışalım. Hayat geçiyor, birbirimizi anlarız. Hiçbir kötü alışkanlığımız olmadı. Düzenli de çalıştıktan sonra, başarırız. Ev ocak olalım, pabuç pahalı, bugün aldığın elinden gidiyor. Hayatımızın bir manası olur, geçinip gideriz. Paniğe kapılmadan, paldır güldür bir hayata gerek yok. Papaza kızıp da orucu yemeyelim. Dişimizi sıkar çalışırsak, paşalar gibi yaşarız. Kimsenin peşinden koşmaya gerek olmadan, kendimize beyaz sayfa açalım.
Oğuz’un gözleri parladı. Yüzü güldü. “Dönüşte eve haber veririm.” Dedi. Kurallara harfi harfine uyulacağını biliyordu. Taşımacılık keyfi bir iş değildi. Arkadaşına her şeyde hayır vardır. Sıkı bir çalışmaya başlayacağım. İster istemez bir hafta alışma süresi geçer ama alışacağıma inanıyorum. Püf noktası, çalışma azmini kaybetmemektir.
Arkadaşına, “Seni Allah çıkartı karşıma, yoksa yükselen bir dalgaya yem olabilirdim.” Dedi. Arkadaşı, “Karnımız tok, sırtımız pek. Karınca kararınca işimize bakarız.” Dedi. Kendilerini işe verdikten sonra, gösteriş yapacak hâlleri de olmadığı için, başaracaklarına inanıyorlardı.
Sabahın köründe geri döndüler. Kalkış saatleri uygun değildi. Oğuz bugün eve uğrarım. Yarın aynı yerden alırsın. Babama anama seninle çalışmaya başladığımı anlatayım. Mutlu olsunlar. Oğuz eve gittiğinde evdekiler önce şaşırdılar. Herkes hiçbir şey yokmuş gibi davrandı. Oğuz hediyelerini verdi ve iş olayını anlattı.
Annesine düşündüklerini açıkladı. İzin günüm belli değil, size bildiririm. Otogara uğrar şirketten öğrenirsiniz. Şirkete size bir şeyler bırakırım, alırsınız. Özellikle hafta günü uğrayın. Anne ve baba o kadar sevindi ki, gözyaşlarını tutamadılar. “Kimseye de işe girdiğimi söylemeyin. Özellikle dikkat edin, dost var, düşman var.” Dedi.
Babası, “Daldan dala konmak yerine, temelli bir işte karar kılman çok iyi bir karar.” Dedi. Başkalarına söyleme konusunda haklısın. Ciğeri beş para etmez kişiler konuşuyor. Ciddiyet nedir? Bilmezler.” Dedi.
Dereden tepeden konuştular, sonra vilayette ev tutarım. Siz de gelirsiniz dedi. Hayatımın dönüm noktası, mutlaka başarmalıyım. Annesinin alacağın belli mi? Anne, dün bir bugün iki konuşmadık, dedi. Ekmeğimi bu yolla kazanacağıma karar verdim. Hayırlısı bakalım neler görürüz. Arkadaş sağ olsun elimden tuttu. Elimden geldiği kadar düzgün çalışacağım. Eli yüzü düzgün bir de yardımcı aldık mı çalışmaya devam.
Sabah kahvaltıdan sonra, görüşmek üzere ayrıldı. Otobüs tam zamanında geldi.