Değerli okur!
Önce zihnimizdeki Kur’an’dışı bilgi koleksiyonlarını geri dönüşüm kutusuna boşaltarak delete yapalım. Sonra Ezeli ve ebedi sedaya kulak verelim;
“Sana vahyedilene sımsıkı sarıl, muhakkak ki sen dosdoğru yoldasın. Bu Kur’an sana ve milletine bir şeref tacıdır. O’na uyup uymamaktan sorguya çekileceksiniz.”(43/43-44)
Yükselmekten kasıt eğer ruhsal olgunluksa, bunun ancak ve ancak Kur’an’a “Kerim” mantığı ile yaklaşıldığında gerçekleşebileceği unutulmamalıdır.
Kur’an’la yükselmek demek, “öncelikle kafalardaki din anlayışında yaşanması gereken aydınlanmanın gerçekleşmesi demektir.” Bu da ancak, Kur’an’ın Kerim mantığı ile olur.
Çünkü Kur’an, insanlığın vicdanıdır.
Onun evrenselliği tüm insanlığın vicdanına hitap etmesidir.
İçinde insanlığın şeref ve haysiyetinin olduğu gerçeği ele alındıkça, akla ve vicdana uymayan hiçbir saçmalığa rastlanmayacağı ve tamamıyla insanı ön planda aldığı gerçeği dikkate alındıkça Kur’an ile yükselmeye adım atılır.
İnsanı yaratan bir gücün keremi ile yalnızca insana verilmiş olan bir ikram olduğu gerçeğinden hareket edilirse görülecektir kişi, “Kuran’la birlikte yürüdükçe yükselecektir.” Bu yükselme onun ruhunun en ücra köşelerine dahi hitap edecektir.
Hayatının bir parçası, yaşamının bir rehberi, gözlerinin feri ve dizlerinin de takati olacaktır.
Bu yolla insan “Kerim” olacak, “Kerim” olarak da “Ekremsel Eylemler”de bulunacaktır.
Yani sahip olduğu ve edindiği her mülkün asıl sahibinin ve asıl mülkünün Allah olduğu bilincini “Kur’an ile yükseldikçe” anlayacaktır. Tamamıyla “Kur’an merkezli” hareket eden her fert, mülkün aslı sahibinin Allah olduğuna emin bir ruhla yaşama farklı bir pencereden bakacaktır. “Kur’an, bu kişinin evinde aslı duran Mushaf yerine onunla birlikte yürüyen bir canlı durumuna geçecektir.” Böylece Kur’an ile muhatabı arasındaki yolculuk hesap gününe değin devam edecektir.
Yolculuk süresi boyunca “Kur’an’la arkadaş olan kişi önce tüm mülkün yani bilginin, yönetimin ve servetin Allah’a ait olduğunu içselleştirecektir.” Bu iç huzur ile yükselme yolunda adımlarını atacak ve bunlar üzerinde oluşturulan tüm tekelleri reddedecektir.
Kur’an’ın, “Kerim mantığı ile yaşam yolculuğuna çıkan kişi, yaşamının her anında bilginin, iktidarın ve servetin bilginler, yöneticiler ve zenginler arasında dönen bir tahakküm aracı olmasına karşı cephe alacaktır.” Malı varsa o malın “Allah’ın mülkiyeti”nde bir mal olduğunu; “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır.(3/189) ayeti gibi, nice ayetlerle kendisine bildirilmiş olduğunu unutmayacaktır.
Meğer ki malı olmasın. O zaman sahip olduğu bilginin esas mülkiyetinin de Allah olduğu gerçeğini aklından çıkarmayacaktır.
İşte “Kur’an”la yükselenlerin ruhsal hali.
İşte hayatı “Kur’an” ile yaşamanın özgür hali.
Selam gönderilen peygamberlere.
Hamd alemlerin rabbi Allah’a..
BİR AYET
Bu Dünya İnsanlık Ailesi için bir Beyan’namedir.(Kur’an-ı Kerim 3/138)
BİR HADİS
Fitne, Adam öldürmekten daha şiddetlidir.(Buhari-Müslim)
BİR SÖZ
Güç aslanın pençesinde yiğidinde dizindedir her kim yüzden aşağı yaşıyorsa günah onun özündedir.(Kazak Atasözü)
yukselmertoglu@hotmail.com