Düşünüyorum, kahroluyorum… Düşündükçe utanıyorum!..
Utanmazların yerine de ben utanıyorum. En çok da buna kahroluyorum.
Üç paralık adamların bile alay konusu yapılıyor olmanız da mı utandırmıyor sizi!?…
Bu gidişin sonu kayyummuş. Birileri de kayyum olmaya şimdiden talipmiş!.
Köpekler havladı diye atlar ölmez, bizlerde biliyoruz da, ne var ki; atlar ölsün diye havlayanların sesleri de mi rahatsız etmez sizi? Hadi kendiniz rahatsız değilsiniz, herkesi de mi rahatsız olmuyor sanmaktasınız?
Belki de havlama seslerinin tepelere kadar ulaşmıyor olmasındandır rahatsız olmamanız!.
Ya da havlama seslerine bağışıkllığınız vardır!.
Ama taban ne sizin kadar vurdumduymaz, ne de sizler kadar bağışıklık sahibi.
Öfkeli, tedirgin, kahırlı!…
Bu kadarla da bitmiyor!… Umutsuz.
Umut bağladıklarının vurdumduymazlıkları, inatları, makam kavgaları moralsiz ve güvensiz kılmış durumda tabanı.
Güveni kaybetmenin her şeyi kaybetmek demek olduğunu onlar biliyor da, tepedekilerin bu duygudan yoksun oluşları bir kez daha kahrediyor onları.
Ülkenin %50+1 diye diye tam ortadan bölünmüşlüğü zaten kahredip dururken, turpun büyüğü kendi heybemizdeymiş meğer!. Umut olma sözleri verenlerin de gönlünde yatan aslanmış %50+1’i teranesi!.
Hani çoğunluk değil de çoğulculuktu demokrasi!…
Kaldı ki; Parti’nin seçilmiş delege sayısı 1100. Gerisi atanmışlardan oluşan milletvekilleri vs. Demek ki, tabanın sesinin yarısı 550!. Her durumda zaten aşılmış %50!…
Yasa %50+1 dese bile, inatlaşmanın ne alemi vardı? %40 olsa bile az oran mı bu?
Haydi bir de AKP’nin mahkemelerine düşürün durumu?
Bu vebali hiç ama hiçbiriniz kaldıramaz ömür boyunca.
Bu nasıl demokrasi?
Bu nasıl izan…? Bu nasıl vicdan!…?
Bu nasıl umut olma?
Mücadele sahası terkedilmiş!… Atı alan da Cumhuriyeti bile sırtlamış götürmüş. Yürekler acısı ülke!… “Kim kurtaracak bahtı kara maderi!”
Hani hattı müdafa yoktu, sathı müdafaa vardı? Bu satıh bütün vatandı?
Vatan sizin koltuklarınız değil beyler?
Satıh mücadelesi vermesi gerekenler, savunma hattında toplanmış, tek taraflı lehte tezahürat yapmakta!…
Yerin dibine batsın sizin imzanız da, sayınız da!… Demokrasi anlayışınız da!…
Hani sayıları yarıştırmak aymazlıktı!..
Ben bir öğretmenim. Bir öğretmeni en en çok ne kahreder bilir misiniz?…
Kendisine fikirdaş saydıklarının, umut bağladıklarının günün birinde iç mücadeleye girmeleridir!.
Hele bunu “makam yarışı” adına yapmakta iseler, önce onları yetiştiren kendi meslektaşları üzerinden kendisine kahreder?
“Yerin dibine batsın sizi yetiştirdim sanıp siyaset meydanına salanlara” diyerek kahrolur!
İşte o durumdayım şu an!.
Aymazlığı unutup yarışın yandaşı olmak durumunda kalanlara da…
Yarışa, bir koltuk kapmak adına katılanlara da…
Kaptığı koltuğu bırakmamak için “demokrasi” adına taklalar atanlara da…
Ülkenin içine düşürüldüğü durum adına mücadele sürdürülmesi gerekirken, üç paralık adamların ağzında sakız olmayı, alay konusu olmayı içine sindirenlere de “YUH!” olsun!… YUH OLSUN!…
HEPİNİZE HAKARETTEN ATTIRIN BENİ İÇERİ!.
4. Ağust. 2018
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
0535 202 11 61