YSK’ya güvenmiyorum, seçim sonuçlarının gerçeği yansıttığına da inanmıyorum…
Bu düşünceyi paylaşan milyonların da bu ülkede var olduğuna inanıyorum!…
Öyle bir sonuçla karşı karşıya bırakıldık ki; sanki; son 9 yılda ülkede hiçbir olumsuzluk yaşanmamış. Oysa; yandaşları ve zenginliğine zenginlik katmış üç-beşyüzbin kişiyi bir kenara bırakırsak, mağdur edilmemiş ne bir kişi, ne bir kurum, ne de bir zümre kalmıştır. Buna rağmen seçim sonuçları doğru ise, mağdur olan-hakkı yenen-emeği gaspedilen-yoksullaşan; şiftçi-memur-işçi-emekli-öğrenci-sağlıkçı-hukukçu- depremden sele;bankalardan özelleştirmeye hertürlü zedae kendisini perişan eden yönetimi sanki ödüllendirmiştir!..
Eşyanın tabiatına, doğanın kanunlarına aykırı bir durumun gerçekleşmiş olmasının manüplasyon olasılığı dışında mantıklı bir açıklaması olabilir mi!?..
İnandırıcı bir sonuç, ancak; güvenilir kurumlarca ortaya konulduğunda anlamlı olur.
İnandırıcılıktan uzak bir sonuç şaibelidir… 12 Haziran seçim sonuçları da şaibelerle doludur.
Kurt gibidir şaibe!.. Düşmeye görsün bi-kez!.. Yer-bitirir girdiği bünyeyi…
Önce güvenirliği yok eder…Güvensizliğin hakim olduğu toplumlar tehlikelere açıktır!..
Birlik-dayanışma-kardeşlik-vatandaşlık-duygusunun kaybı, toplumun bekası için tehlikedir!
Şaibelere hukuki kılıf hazırlandığı düşüncesinin yaygınlaştığı toplumlarda demokrasiden söz edilebilinir mi!? Şaibeli bir hukuk, güven verir mi? Üstünlüğüne inanılır mı!?..
Seçimler demokrasilerin en vazgeçilmez öğesidir. Vatandaşın, adam yerine konulduğu, görüşünün sorulduğu, görüş ve düşüncelerini en üst kurum olan parlamentoya yansıtma fırsatı bulduğu en geniş demokrasi uygulamasıdır.. İpotekli seçimler şaibelidir.. Böyle bir seçimle milli irade tesis etmiş olmaz!.. 12 Haziran seçimlerinin, hür iradeyi yansıttığını, eşit koşullarda bir yarışmayla, hakça sonuçlar ortaya konduğunu söylemek safdillik olur!.
Demokratik ülkelerde hiç bir şaibeyi kaldırmaz, kaldıramaz seçimler!.. Demokrasi yarası almış bir parlamentonun, vatandaşlarının tamamını kucaklaması beklenemez!..
Keşke; tüm vatandaşlar, hem bir hak, hem de bir görev olan seçme ve seçilme haklarını, güvenli ve güvenilir bir ortamda kendi iradeleriyle, hiç bir baskı veya ipoteğe maruz kalmadan kullana bilseler di de, kafalarda hiçbir soru işareti kalmasaydı!..
CHP ve MHP bunlarla uğraşıp, henüz vakit varken seçim hileleri varsa bunları su yüzüne çıkarmaya çalışacağına, yaratılan suni başarısızlıklardan fes kapmaya çalışan iç mihraklarla uğraşmakta. Karanlıkta asıl fesi kapan ise uzaktan onları seyrederek meydanlarda yortular düzenlemekte ve ailecek devlet kesesinden gezilere çıkmakta…
——————————————-
12 Haziran seçimleriyle uzaktan yakından bir sorumluluğu olan kurumların tamamı, seçim takviminin başladığı günden itibaren, kampanya süresince ve sonuçların ilan edildiği son güne kadar demokrasi adına sınıfta kalmışlardır!..
Öncelikle, partiler adil bir ortamda seçime girememişlerdir. İktidar partisinin gerek ekonomik, gerekse iktidar gücü sonuna kadar kullanılmıştır. Medya ve propaganda gücü çok önde olan iktidar partisine tanınan avantajların, çok azı bile diğer partilere tanınmamıştır!. Seçimlere eşit koşullarda girilmemesi bir hukuk ihlalidir.
Üzerinde asıl durmak istediğimiz konu ise bunların çok daha ötesinde!..;
İlan edilen sonucun, her türlü iktidar gücünün kullanılmasıyla bile ulaşılabilecek bir sonuç olmadığıdır asıl konu!..
Seçim sonuçları inandırıcı değildir!…Bunca olumsuzlukların yaşandığı bir ülkede, gözümüzün içine baka, baka, ırmağın tersine aktığına inanmamız istenmekte!!!…
Birinci derecede sorumlu kurum, YSK güvenilir olamamıştır!.. Kafalarda oluşan soru işaretlerini silemediği gibi, yeni sorulara ve sorunlara neden olabilecek ortam yaratmıştır!..
Seçimlerden günler, hatta aylar önce yapılan uyarı ve önerileri dikkate almaması bir yana, bazı uygulamalarına mantıklı ve gerekçeli bir açıklama da getirmemiştir!…
Her biri derinlemesine sorgulanması gereken bir-kaç hususları sıralayalım…
* Ülke nüfusu 3 milyon artarken, seçmen sayısının 10 milyon nasıl arttığı YSK tarafından incelenmemiş, sorgulanmamış, halka bu konuda hiçbir açıklama yapılmamıştır!.. Hayali seçmen şaibesi kafalardan silinememiştir!…
* Ülkenin seçmen sayısı 51 milyon olmasına karşılık, 69 milyon seçmen pusulası bastırılma gerekcesi, halka açıklanmış değildir. Bunlardan kaç tanesinin nerelerde ve hangi nedenlerle kullanıldığı, kaç tanesinin arttığı sayımlarının nasıl ve hangi kurumlarca yapıldığı vatandaşın malumu değildir. Daha da önemlisi, pusulaların basıldığı kurumda basım sırasınca bir gözlemci bulunmuş mudur? Oy pusulası kaynaklı şaibeler kafalardan silinememiştir.…
*Mükerrer oy kullanımlarının önüne nasıl geçildiği konusunda kafalarda oluşan sorulara cevap verilememiştir; tırnak boyamanın kaldırılmış olması önemli bir şaibe nedenidir… “Medeni ülkelerde böyle bir uygulama yok” gerekçesi, şaibeyi ortadan kaldırmadığı gibi, hileli kullanıma zemin yaratma olarak algılanmasına neden olmuştur.
* Hepsinden önemlisi, bütün dünyanın uygulamadan kaldırdığı, bilgisayar ortamında hilelere açık SEÇSİS sisteminde ısrar edilmiş olmasıdır.
SEÇSİS siteminin hilelere açık olduğunun bilinmesinden ötürü aylar önce teklif edilen bazı önlem ve önerilerin YSK tarafından reddedildiği herkesin malumudur.
1- Sandık bazında, her sandığın sonuçlarının internette ıslak imzalı olarak ilan edilmesinin sağlanması talebi reddedildi! Tabandan tavana kontrol yolu ta baştan resmen kapatıldı.
2-İl ve İlçe seçim kurullarının, sadece birleştirilmiş sonuçları değil, sandık sonuçlarının da YSK genel Merkezi ile birlikte, Parti merkezlerine iletilmesi sağlanmalıydı.. Partilerin elde ettikleri sandık sonuçlarıyla, YSK’da bilgisayara işlenen sonuçların kontrol edilemeyeceği açıktır. YSK, tüm işlemlerinde ne kadar objektif ve şeffaf davranırsa, sonuçlar o derece güvenilir olurdu!.. Acaba YSK, güvenirliği sağlamak adına şeffaflık ve objektiflik konusunda tüm adımları atmış mıdır!?..
Seçim sonuçlarının tv’lerde verildiği anlara dönelim:
1- Öylesine başdöndürücü bir tekniğe sahipmişiz ki; 1 saat gibi bir süre içinde açılan sandık sayısı %100’lerle, resmi olmayan kesin sonuçlara ulaşıldı!… Merak bu ya!… soruyoruz!…
– Kuş uçmaz, kervan geçmez mezralardan, köylerden, beldelerden, sonuçlar bu hızla nasıl ulaştı? Telefon var, bilgisayar var demeyin… Bu ülkede, elektriği olmayan, telefonu çekmeyen, katır sırtında bir günde ancak ulaşılan hiç mi bir köşe bucak yok!?.. Kaç helikopter bu işle görevlendirildi?..
2- Niçin sonuçlar, ilçeler bazında, rakamsal olarak verilmedi de sadece iller bazında açılan sandık yüzde oranları ile ve partilerin aldıkları yüzdeler üzerinden verildi?
Birleştirilme sonucu açıklanan birim büyüdükçe kontrol ve karşılaştırma olanakları kısıtlanır. Her kısıtlama ise yeni “acabalar” doğması demektir. Cexapsız her soru ise yeni bir şaibedir.
3- AKP’nin oy oranı, %60’la başladı. Zaman ilerledikçe, hep düştü. Niçin? Gerçek mi; kurgu mu? Amaç halkı alıştırıp, küçük düşüşlerle, sonucu bir noktaya bağlamak mıydı!?…
Tıpkı; seçim öncesi anket sonuçları gibi! Sonuca ta baştan alıştırılmamız üzere kurgulanmış olmasın herşey? Hepsinde tam isabet!.. Tutarlılık mı!?.. İnandırıcılığa yapay kanıt mı!?.. Dürbünlü tüfek mübarekler!.. Maşallah hepsi müneccim!..-miydi acaba?
4- İlk duyurularda katılım oranı oldukça düşükken, açılan sandık sayısı arttıkça, katılım oranı aniden yükseldi ve sonuşta, rekor düzeye %86.5’lere yükseldi.. Bu durumun gerçek olabilmesi, ancak son açılan sandıklarda katılımın %100’lerle gerçekleşmiş olması gerekir.. Hatta; %100’lerle bile sonuç; %45’lerden %86.5’le yükselemez.. Matematiksel olarak bu mantıklı değil!? Aklınıza, “ekleme-yükleme olasılığı” geliyor mu!?..
—————————————–
Ey CHP; Ey MHP!…
İç çekişmeleri bırakın… hiç değilse erteleyin!… Onun için bol, bol vaktiniz olacak. Ülke için, sizler için hayati önem taşıyan bu konuda vaktiniz yok!.. İtirazın bitiş düdüğü çalmak üzere.
Ciddiye alın vatandaşların kaygısını… Kaygıları giderin. Bir dört yıl daha beklemeye tahammül yok!.. Sizlerin de olduğunu sanmıyorum..
Yıllarca ekilen umudun ürününün, varsa bir haksızlık, sırtlanıp götürülmesine izin vermeyin.
Sizler yolsuzlukla mücadele yemini ederek yola çıktınız. İşte size ilk adım!.. Vatandaş olarak bizler endişelerimizi dile getiririz. Çözüm getiremeyiz.. Birileri tartışmasız açık hilelerde bile hep tatmin oldu. Tatmin olmakla kalmadı, yandaşlarını da tatmin etti!.. Bizleri de siz tatmin edin!.. AKP’nin %50 oranında oy aldığı noktasından hareketle, yan yana geldiğiniz her kişinin AKP’li olma olasılığı bu değerlendirmelere rağmen hala içinize siniyorsa ve hazmede biliyorsanız, hile olasılığı mantığınızı zorlamıyorsa, yatın kulağınızın üstüne, halk da çeksin yorganını başına ve yansın derdine.. Varsa bir haksızlık, yapanlarda baksın keyfine… Nasıl olsa alıştık üç dönemdir.
Biz çözüm için görevimizi yaptık!.. Ürünümüzü ortaya koyduk!.. Çaldırmamak, halkın yılların emeğiyle, umuduyla ortaya koyduğu ürüne sahip çıkmak sizin göreviniz…
Başlayın bir yerinden… Yeter ki yumağın ucunu yakalayın. Koptuğu yerden yeniden devam edin. Yılmayın… Eğer ortada bir hırsız varsa, mutlaka bir delil, bırakmıştır!..
15 gün sonra bulacağınız deliller artık geçersiz kalacak!..
Yöntemini sizler vatandaşlardan daha iyi bileceksiniz… Bilmek durumundasınız da!…
Hak aramanın da bir hak olduğunu vatandaştan öğrenecek değilsiniz..
Sessiz kalmak tarihi vebalden kurtarmaz sizi!.. Daha bir vebal altına sokar!..
Kısaca; katılım oranının yüksekliği bir ipucu olabilir…%86.5’luk katılım oranı inandırıcı değildir. Zaten, kütüklere yanlış, mükerrer ölmüş, veya herhangi bir nedenle oy veremeyecek şekilde girmişlerin oranı %13.5’ten az değildir.. Nerede oy kullanmayanların oranı öyleyse!?.. İl, il; ilçe, ilçe, hatta sandık, sandık; katılım oranlarının tespiti en kolay yapıla bilecek bir saptamadır.. En yoğun katılım beklenen yerlerde bile, %86.5’lik katılım oranına rastlanmadığı görülecektir!…
Yolsuzluklara göz yummak, üzerine gitmemek, hesap sormaktan kaçınmak, gelecekteki yolsuzluklara fırsat yaratmak demektir…
Zamanında mücadele etmeyenlerin, bir daha zaferden söz etme hakları yoktur.