Geçen hafta, Ankara’nın sarı yeşil ılık sonbaharından, Yozgat’ın büyüleyici bozkır topraklarına doğru bir yolculuk yaptım.
Niçin? İl çalışanlarına “Verimlilik” konulu bir seminer vermek, “verimlilik ekonomisi”ni bir söyleşi ortamında tartışmak amacıyla.
Devlet Planlama Teşkilatı(DPT), 2003 yılı verilerine göre, (2671 Numaralı Yayın), gelişmişlik merdiveninde Yozgat’ı 81 il içinde 64’üncü sıraya koymuştur.
İstanbulu’un birinci, Ankara’nın ikinci,Kırıkkale’nin 33, Çorum’un 46.ncı olduğu bu sıralamada hemen komşu il Yozgat niçin 64.ncü dür?
Sağlık ve eğitim sırasında da 65.nci basamaktadır Yozgat.
Atatürk’ün Yozgat’a gelişinde de seslendiği; “Bozok yaylasının kahraman evlatlarının” makus talihi ne zaman, nasıl değişecek?
Yine 2000 yılı bilgilerine göre, (DPT, 2003) tarımda çalışanlar toplam istihdamın yüzde 77’si iken, sanayide çalışanlar sadece yüzde 4 civarında bulunmakta.
Sanayi İl Müdürlüğüne göre, şimdilerde(2014) sanayide çalışanlar toplam istihdamın ancak yüzde 10’u mertebesindedir.
Bu veriler ilin henüz bir sanayi bölgesi olamadığını göstermektedir.
Araştırmalara göre, (27.10.2014 Yozgat Gazetesi) Sorgun yöresindeki uranyum rezervinin yaklaşık 7 bin ton dolayında, Dünyada 9 bin ton olduğu bildirilen uranyum madeninin 7 bin tonunun Türkiye’de ve Sorgun yöresinde bulunması Yozgatın maden zenginliğinin potansiyelerini de ortaya koymuştur.
Yine Boğazlıyan çevresinde cevher zenginliği de dikkat çekmektedir.
Bu bilgilerden sonra ne diyebiliriz;
Yozgat, bu yer altı zenginliği ve Ankara’ya yakınlığı, Çorum ve Kayseri gibi Anadolu Kaplanlarına olan komşuluğu nedenleriyle, niçin bir VERİMLİLİK EKONOMİSİ örneği olmasın?
Soralım bakalım, akademik düzeyde şu soruyu ve yanıtını Bozok Üniversitesinden bekleyelim;
Bu kadar güçlü kaynakları ve fırsatları olan bu ilimiz, hangi zayıf yanlara sahip ve neden 64.ncü sırada kalmıştır?
Elbette ön yargılı olmayalım, akademik ve uzmanlık düzeyinde var olan ve bu ilimizin güçlü-zayıf yanları ile fırsatlarını, olanaklarını ortaya koyan bilimsel araştırmaları bulmaya, okumaya, anlayıp yorumlamaya çalışalım.
Yine elbette Üniversitelerde, Kalkınma Ajanslarında yapılmış ve halen yapılmakta olan çalışmalara da dikkat edersek bir senteze gitme şansımız olabilir.
Bozkırı yaşamak, Anadoloyu duyumsamak, toprakların sonsuzluğunda batmakta olan bir akşam güneşinde yaşamın büyüsünü tatmak isterseniz, çıkın Nohutlu Tepesine ve seyredin ufkun mavi-turuncu kızıllığını…
Gündüzün bitip akşamın başladığı noktada..
Ve akşamın tılsımlı sessizliğinde, zirvedeki o restoranda, dostlarınızla söyleşerek tadın, “Desti Kebap”ın unutulmaz lezzetini..
Sayın İl müdürümüzün anlattığına göre; Yozgat’ı ziyaret eden bir yazar;
“Testi Kebap” yapan bir halk nano teknoloji de yapar” demiş..
Ortam olsa, destek verilse esasında her yöremizde inanılmaz buluşlar olabilir elbette.
Yeni ürün yapmak, yeni yöntem bulmak elbette AR-GE ve ortamla ilgili.
Ancak bu bir anda olmuyor, ilk eğitimden doktoraya kadar uzun bir süreç ve öğretimin kalitesi ile doğrudan bağlantılıdır.
“Yozgat’ı ne temsil eder” diye yazınca görsellerden saat kulesi gelmekte.
Kalkınma ekonomisinde en önemli kaynağımız zamandır.
O halde zaman, daha çok ziyan olmadan ve saat kulesini daha fazla “gücendirmeden” katkı verelim Yozgat’a, ekonomisine, geleceğine, “ Kahraman ataların pırılıtılı, gülümseyen, üretken torunlarına” ve onların umutlarına…
Bozkırın Ankara’ya doğru uzayan yollarından dönerken bunları düşündüm otobüsün koltuğunda, gözlerim saman sarısı tarlalarda..
Çağdaş bir Yozgat’ı düşledim yol boyunca..
Hızlı tren başlamış, yeraltındaki cevherler doğayla dengeli biçimde kullanıma açılmış, tüm zenginliklerden halkı adil faydalanan, sanayide atılım göstermiş, tarımda ileri tekniklerle donatılmış, sağlıklı, mutlu insanların özgür ve umutla yaşadığı bir Anadolu kentimiz..Ve kalkınma öyküsü yazılmış bir ilimiz..
Çocuklarımız işte o zaman, atalarını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendilerinde büyük güç bulacaklardır.
Bölgesel ve yöresel kalkınma olmadan ulusal gelişme mümkün olamaz.
Elbette illerimiz kalkınmada kendi özgüçlerini kullanacak ama, buna, Ankara’dan da siyasal ve akademik destekle birlikte üretken bir yönlendirme de olacaktır.