Yozgat Anadolu’nun birçok şehri gibi en eski yerleşim yerlerinden biridir. “Alişar Höyüğü” adı verilen yerleşim yerinde yapılan kazılar doğrultusunda 5000 sene önceye ait olan tarihi eserlerin bulunması da bu durumu doğrulamaktadır.
Ayrıca Yozgat ve yöresinde yapılan diğer kazılar sonucunda Etiler ve Hitit Uygarlıkları’nın da kalıntılarına da rastlanmıştır. Yaşamış olan bu uygarlıkların ardından Yozgat bölgesinde Türk izlerine 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra rastlanılmış olması bölgenin bir Türk yurdu olduğunu da gösterir.
Bu dönemde Bozok ve çevresinde yer alan Türkler, Oğuz Boyları’nın çeşitli kollarından oluşan Türk boyları Yozgat ve çevresine yayılmaya başlamışlardır. Bu şekilde gittikleri her yere sosyal hayattan kültürel hayata kadar toplumun çeşitlenmesine yön verecek her türlü çalışmayı da yapmışlardır.
15.yüzyılın ardından yine Yozgat ve çevresine Bozok adının geçtiği oymaklar yerleşmeye başlamıştır. Bunlardan bazıları: Kızılkocalu, Salmanlu, Çiçeklü, Zakirlü ve Kavurgalu’dur.
Bölge halkı Türklerden oluşsa da 17. yüzyıl itibari ile Yozgat’a doğu tarafından Ermeniler, Yunanistan ve Ege tarafından Rumlar; özellikle sanat ve ticaret erbabı zanaatkarlar getirilerek yerleştirilmiş farklı kültür zenginliğinin hasıl olduğu bir nüfus oluşturulmuştur. Böylece ticaretin ve zenaat erbabı insanları çoğalması sağlanmıştır.
Tarih boyunca Türkiye için önemli bir yere sahip olan Yozgat, bu dönemde kendini bir anlamda Kurtuluş Savaşı sırasında ön plana çıkarmıştır. Milli Mücadele Dönemi’nde örgütlenme aşamasında büyük başarılara imza atmış olan Yozgat, varlığını her şekilde ortaya koymuştur.
Bu kadar çok tarihi olay yaşamış, olan Yozgat ilinin adı nereden gelmektedir? Yozgat ismi öncelikle bir çok kaynakta “Bozok” olarak anılmaktadır. Ardından farklı söylemlerle il, “Yozgat” ismi ile anılmaya başlanmıştır.
Ancak Yozgat isminin kökeni konusunda farklı söylentiler mevcuttur. Kabul gören görüşe göre Yozgat Saray Köyü’ den başlayarak kat kat yükselişi nedeniyle “Yüz-kat” denildiği ve zaman içerisinde halk ağzında bu söylemin “Yozgat” olarak yerleşmiş olduğu görüşü yaygındır. Bu makbul olan bir görüştür. Yoz- kat :Yoz’ una yoz kat efsanesi de bir başka görüştür!
Bir ara şehrin ismi tekrar “Bozok” olarak değiştirilse de verilen bir hükümle şehir “Yozgat” adını tekrar almıştır. Sahip olduğu mirası, tarihi özelliği, doğal güzelliği ve kültürel mirası ile Yozgat gezilip görülmeye değer bir il konumundadır.
Türkiye’nin ilk milli parklarından biri olan Çamlık Milli Parkı, Yozgat ili sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra tatilciler için piknik ve spor yapılabilecek birbirinden güzel mesire yerleri –Yaylaları, Kanyonları, Mesire alanları, Kazankaya Vadisi ve Gelingüllü Barajı gibi- de Yozgat’ın eşsiz güzellikleri mevcuttur.
Yozgat aynı zamanda kültürel zenginliklerini ortaya koyduğu tarihi ile “Tarihi Roma Hamamı” yakaladığı 5000 yıllık geçmişi sayesinde turizmin güzelliklerini ortaya çıkarıyor. Bu kültürel ve doğa zenginliklerinin yanı sıra yöresel yemekleri –Testi Kebabı, Tas Kebabı, Arabaşısı, Sütlü Kabak ve Patlıcan Turşusu gibi yemekleriyle de bir efsane olarak yoluna devam edip dilden dile dolaşmayı hak ediyor diyoruz…
Ve Keçi Kalesi Efsanesi
Yozgat ili, Yerköy ilçesine bağlı Aşağı Eğerci Köyü sınırları içinde Keçi Kalesi denilen bir mevki vardır. Bu kalede bir zamanlar yabancılar yaşarlarmış. Bunların Şampas Pir adında bir de firavunları varmış. Müslümanlar ise Büyük Kızılkale ile Küçük Kızılkale Köylerinde yaşıyorlarmış. Büyük ve Küçük Kızılkale’de yaşayan Müslümanlar, Keçi Kalesini almak için çalışmalara başlamışlar. Ancak kaleyi almak da oldukça zormuş.
Bir defasında bin kadar keçinin boynuzlarına mum bağlayarak geceleyin bu mumları yakıp keçileri kaleye doğru sürmüşler. Şampas Pir ve askerleri bu durum karşısında şaşkına dönmüşler. Müslümanlar bir taraftan keçileri sürerken, diğer taraftan da kendileri ateş ederek kaleye doğru ilerlemişler.
Yüksek olan kaleden ateş eden yabancılar, gece olduğu için hedeflerine isabet ettirememişler. Bu durum karşısında da çok tedirgin olmuşlar. Bunun ne olduğuna bir türlü anlam verememişler.
Devamında Müslümanlar kaleyi almışlar, Şampas Pir ve askerlerini de kaleden çıkarmışlar. Kale böylece fethedilmiş. Bu olayda keçiler kullanıldığı için kaleye “Keçi Kalesi” adı verilmiş. Yöredeki söylenti bu yöndedir.
Bölgeyle ilgili Kayseri Kültür Varlıkları Koruma Kuruluna müracaat edilmiş ve Keçi Kalesi Çevresi Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu kararı ile koruma altına alınmış. (Tarihi: 142 – 01.07.2016 Toplantı Yeri Kayseri, Karar No: 2181) “Keçi Kalesi, Yerleşimi ve Nekropolü’nün” 1. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescili yapılmış. (Tarih 09.05.2008 tarih ve 235 sayılı yazısı ile..)