Dünkü yazım üzerine birçok okuyucum konuyu teknik anlamda detaylandırmamı bu ilaçla ilgili çalışmalar hakkında bilgilendirmemi istediler.
Gelen mail ve telefonda dile getirilen soru şu; kim nasıl neden bu ilacı kullanıyor?
Evet sevgili okuyucular konuyla ilgili bilimsel çalışmalar yapılmıştır.
Haloperidol bir tipik antipsikotiktir ve butyrophenone sınıfından kabul edilir. Vefarmakolojik etkileri fenotiyazinlere benzer. Haloperidol 1960'dan sonra şizofreni tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak daha çok siyasi amaçla kullanılan sabıkalı bir üründür.
Haloperidol markaları: Aloperidin, Bioperidolo, Brotopon, Dozic, Duraperidol (Almanya) Einalon S, Eukystol, Haldol, Halosten, Keselan, Linton, Peluces.. Serenace, Serenase ve Sigaperidol ''Tıbbi argo'' olarak kullanılır.
Haloperidol bazen H vitamini olarak da adlandırılır. Haloperidol, ilk olarak Paul Janssen tarafından keşfedilmiştir. 1958 yılında Belçikalı bir şirket Janssen Pharmaceutica tarafından geliştirilmiştir. İlk klinik deneyler de bu ülkede yapılmıştır.
Daha sonra Amerikan şirketi Searle, yan etkileri ve başka amaçlı kullanımı nedeniyle üretimini durdurdu. Ardından ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından 12 Nisan 1967 tarihinde kabul edildi ABD'de McNeil Laboratuvarları tarafından üretilmeye devam etti.
Sovyetler Birliği'nde Haloperidol kullanımı ilk defa yaygın bir şekilde siyasi amaçla ve istihbarat faaliyetlerinde kullanılmaya başlandı. Sergey Kovalev ve Leonid Plyushch ilk kurbanlardı.
Dünya Psikiyatri Derneği bu durumu kınayan bir açıklama yaptı. Ancak SSCB'de bu ilaç üretilmeye devam etti.
Haloperidol'un ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tarafından yabancıların sınırdışı sırasında onun sedatif etkilerini dengelemek için düşük dozlarda kullanmaya devam edildiği de ortaya çıktı bu arada… 2002-2008 arasında, federal göçmenlik bürosunun 356 göçmen için Haloperidol kullandığı ileri sürüldü. Bu ilacın istem dışı bazı tutuklulara da verildiği biliniyor.
Şimdi bu tehlikeli ilacın Türkiye'de uzun zamandan beri kötü maksatlı olarak kullanıldığı iddiaları gündemde. Birilerinin bu iddiaları araştırması gerek, ama o kim?
İddialar çok, Türkiye'den bazıları kendine ABD'de yer hazırlıyormuş.
Türkiye; korku ülkesi oldu. İspiyoncu, muhbir ülkesi oldu. Bürokrasi ikiye bölündü. Hukuk ayaklar altına alındı. Hiç kimse yarınlarından emin değil. İktidar birilerini, birileri de iktidarı hasta etmeye uğraşıyor. Ama bu arada birileri de istediği gibi iktidarla da başkalarıyla oyun oynamaya devam ediyor.
Bazen çözüm gibi görünen şey, aslında çözümsüzlüğün ta kendisidir. Siyasetçilere bu akılları veren dostları, toplum önünde, siyaset dünyasında böyle avukatları varken, onlara düşman gerekmez.
Çevrenizdeki insanlara dikkat edin!
Siyasetçiler, gazetecilere, akademisyenler, İş adamlarına, bu tip ilaçların müdavimi. Bir kısmı hasta. Kimisi farkında kimisi farkında değil.
TV ekranlarında görülen tiplere bakın. Yüzlerine bakın kimi donuk birer robot kimi olabildiğince cıvık. Bakışlara yansıyan durum daha barizdir. Ukala, bilgiç, yayvan yansımaları size bir şeyler hatırlatmalı! Gülüşler, kahkahalar bile bir garip şekilde yansıyor.
Ya söyledikleri, çelişkiler yumağı…
Bu söylediklerimiz amaçlı tanımlamalar değil elbet! Sadece tespit.
En iyisi inceleyici gözlerle olan bitenlere bir bakın. Kim ne diyor, ne yapıyor! Yine dünyada ve Türkiye'de neler oluyor sorusunu bir de bu gözle değerlendirin olmaz mı?
Özellikle de her konuda ahkam kesen, bilinçsizce biat edilen hırslı tipler kullanılır. Ne zamana kadar dersiniz?
İnsanları aldatıp hayatını yaşarlar ve sonra ne oldukları anlaşılır ama iş işten geçmiştir. Ama siz kullanıldığınızla kalırsınız.
Kuklaya değil, kuklacıya bakın. Bazıları hala aramızda dolaşıyor.
Günün Sözü: Hırslı kişiden çekin, inancı ahlakı yanıltıcıdır.
Bunlar aynaya bakmaktan aciz hocam
nerede görecekler kuklacıyı :>