TOEG Tokatlı Eğitim Gönüllüleri Derneği olarak Tokatlı Sn Mahmut Özer’e sesleniyoruz;
İlk cümlemiz milli eğitimi ayakta tutan şube müdürlerinin , il ve ilçe bürokratları, şeflerimizin sesi duyulsun. Depremin vurduğu güzel ülkem Türkiyem’de fedakarca çalışan milli eğitim çalışanları müjde bekliyor.
Gelelim yöneticileri terbiye etmek için çıkarılan, “Bakın ipiniz benim elimde, bize biat etmezseniz sizi hemen öğretmen diye görevlendiririm.” denilen Yönetici Görevlendirme yönetmeliğine…
Güzel ülkemde açık denizlere yol alacak, fırtınalı denizlerde görev yapacak gemi mürettebatını oluşturmaya kalkıştığımızda tayfa olmaya çok az kimsenin talip olduğu, dümen çevirmek isteyenin ise bir hayli fazla olduğu görülecektir.
İşte yönetim sürecinin ABC’si olan yönetmelik üzerine çok şey söylendi , çok şey yazıldı ve ne yazık ki bu el kitabı elden ele çok kere değişti.
Gelen önce ona el attı, üzerinde değişiklik yaptı.
Tahrif etti, tahrip etti.
Kendine göre uyarladı, sınav getirdi, sınav kaldırdı, mülakat getirdi, mülakatı kaldırdı.
Ek 1 getirdi, Ek 2 değiştirdi ama bir türlü yönetmelik paydaşlarınca ve sahada kabullenilmedi.
En son Sn. Ziya Selçuk tüy dikip gitti.
Öncelikle söylenmesi gereken yönetmeliğin adı değişerek Yönetici Atama Yönetmeliği olmalıdır.
Bu nedenle yönetmeliğin alt yapısı olan kanun değişikliğine gidilerek emek veren, risk alan, vurun abalıya misali Demokles’in Kılıcı’nın gölgesinde görevlerini yapmaya çalışan yöneticilere unvanları geri verilmelidir. Özlük haklarının da muhafaza edildiği bir yönetmeliği okul yöneticilerimiz hak etmiyor mu?
Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama Yönetmeliğini acilen tartışmaya açmalı ve değiştirmelidir.
Sn. Ziya Selçuk, göreve başladığı ilk günden itibaren okul yöneticilerini tartışmaya açmış öğretmen güzellemesi yaparken yöneticileri küstürmüş devamında da yönetmeliği, taraflarla yapılan istişarelerin tam aksi bir şekilde düzenlemişti. Bu yüzden bütün sendikalar, yönetmelikten memnuniyetsizliklerini ifade ederek dava açmışlardı.
Mevcut yönetmelik hazırlanırken yapılan en büyük hata, yönetici seçimiyle hiç ilgisi olmayan uygulamaların puanlamaya dahil edilmesi olmuştur.
Mevcut yönetmelikle ancak bir üniversite kürsüsüne akademisyen atarsınız pardon görevlendirebilirsiniz.
İyileştirilmesi düşünülen her alanı, yöneticiler için puan kriteri yapmak ve buradan bir başarı hikâyesi çıkarabileceğini ummak, eğitim yönetimini hiç bilmeyenlerin yapacağı bir iştir.
Peki neler yapılmalıdır?
1- Yönetmelik acilen tartışmaya açılmalı, düzenleme yapılmalı ve idareciler mahkeme kapılarından kurtarılmalıdır.
Mevcut hali ile yönetmelik biriktirdiğimiz tecrübeye de eğitim yöneticilerimize de yakışmamaktadır.
2- Yönetmelik atama yönetmeliği olarak yeniden ele alınarak en sade şekli ile düzenlenmelidir.
3- Puan değeri olacak maddeler yeniden ele alınmalı, özellikle belgelerin geçerlilik süresi için getirilen son dört yıl sınırlaması kaldırılmalıdır.
4- Yarışmalarda alınan derecelere verilen puanlar ise en tuhaf uygulamalara sebep olmuştu. Özetle idarecileri belge üretmek zorunda bırakmanın, şampiyon öğrenci ve belge transferine teşvik etmenin kimseye bir faydası olmadığı görülmelidir.
5- Dört yılda bir değerlendirme ise çalışma barışını bozan, idarecileri birbirine düşüren bir kısır döngüye dönüşmüş durumdadır. Atama getirilerek performans kriteri ve denetleme ile başarısız olanlar görevden alınabilir.
5- Okul yöneticileri, meslek kanunu ile kadro bekliyor.
Sorumlulukları oranında yetkiye sahip olmak istiyor.
Saygı görmek ve kendine özgü özlük haklarına sahip olmak istiyor.
Ağır yükün altında ezildiklerinin görülmesini ve artık sağlam bir adım atılmasını bekliyor. “Her okul, müdürü kadar okuldur.” sözünün ifade ettiği ruhun yansıdığı bir yönetmelik bekliyor.
6- Bir yönetici bir kurumda 2 yıl görev yaptıktan sonra il içerisinde yönetici olarak tayin isteyebilmelidir.
7- Bir yönetici aynı ilde 3 yıl olarak yöneticilik yaptıktan sonra iller arası da yönetici olarak gidebilmelidir.
8- Yöneticilere mutlaka rotasyon olmalı ama öğretmenler de ataletten kurtulmak için tebdili mekânda ferahlık vardır ilkesini hayata geçirmek için rotasyona tabi tutulmalıdır .Bu 8 ya da 12 yılda bir kendi ilçelerinde ve/veya kendi illerinde olmak üzere yapılabilir.
9- Eğitim kurumu yöneticisi atamasında edinilen bilgi birikiminin, mevcut yöneticilerin görev başında edindikleri kurumsal tecrübenin hiçe sayılarak sadece bir sertifika programının eğitim yönetimine kalite getireceğini düşünmek sorunlu bir yaklaşımdır. Akademik kariyer yapan yüksek lisans ve doktora yapan yöneticilere pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.
10- Yöneticiliğe ilk defa atamalarda sözlü sınav uygulamasının yönetmelikteki hâliyle korunmuş olması yerinde değildir. Sözlü sınavın kaldırılması yönündeki önerileri dikkate almayan Bakanlığın, sözlü sınav süreçlerinin hukuka uygun, adil ve objektif bir şekilde yürütülmesini sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu amaçla, sözlü sınav komisyonlarında mülakat eğitimi almış kişilere görev verilmeli, sözlü sınavlarda görüntü ve ses kaydı alınmalı; komisyonlarda, adayın bilgi düzeyini değerlendirecek, adaylar arasında optimal kıyaslamayı yapabilecek uzman üyelerle birlikte, gerekirse adayın kişilik analizini yapmak ve mevcut davranışlarından yola çıkarak gelecekte sergileyeceği davranışlar hakkında fikir sahibi olmak için
psiko-teknik değerlendirme yapılmalıdır.
11- Mülakat komisyonlarında gözlemci olarak sendikaların temsilcileri de olmalıdır
12- Eğitim kurumlarına ilk defa görevlendirilecekler için aranacak başarı puanında, yazılı ve sözlü sınavın aritmetik ortalaması yerine, yazılı sınav puanının ağırlıklı belirleyici olacağı bir ortalama daha yerinde olacaktır.
13- Daha önce yöneticilik görevi yapmış olmasına rağmen halen dört ya da sekiz yıllık görev süresinin sona ermesini gerektirecek bir yöneticilik görevinde bulunmayanlar yönünden müstakil bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Mevcut durumda bu kişilerin yazılı ve sözlü sınava katılmak suretiyle ilk defa yönetici olarak görevlendirilecekler gibi işleme tabi tutulması yanlıştır. Mesleki tecrübenin ve kurumsal bilgi birikiminin değerlendirilmesi adına bu kişiler için özel bir düzenleme yapılmalı; bu kişilere, sözlü sınav ve Ek-1 Yönetici ve Eğitim Kurumu Değerlendirme Formunun (A) bölümü dikkate alınmak suretiyle, görevlendirme başvuru hakkı tanınmalıdır.
14- Yurt içinde veya yurt dışında başka bir göreve bir yıl veya daha fazla süreyle geçici veya sürekli olarak görevlendirilenlerin bu görevlendirmenin yapıldığı tarihten itibaren yöneticilik görevinin sona ereceği şeklindeki düzenleme, yönetici atama sürecinde tercih edilmeyen eğitim kurumlarının geçici görevlendirme suretiyle yönetildiği dikkate alındığında, bu geçici görevlendirmeye konu edilen mevcut yöneticiler yönünden hak kayıplarına neden olmaktadır. Bu itibarla ya bu düzenleme kaldırılmalı ya da eğitim kurumu yöneticiliklerine yapılan geçici görevlendirmeler kapsam dışında tutulmalıdır. Örneğin, hükmün başına “Eğitim kurumu yöneticiliklerine yapılan geçici veya vekâleten görevlendirmeler hariç olmak üzere” ibaresi eklenebilir.”
15- 76.madde atamalarına son verilmelidir. Bu aralar yönetmelik değişikliğinin önündeki en büyük engel, -henüz okul müdürü atamalarında kullanılmamış olsa da-; “Yönetmeliğe gerek yok, 76. Madde her derde deva” yaklaşımı olarak görülse bile bu sürecin uzun sürmeyeceği ve bu atamalara açılan davaların bir bir aleyhte çıkacağı eski tecrübelerimizle sabittir. Bu yüzden acilen düzenleme yapılmalıdır.
Tekrarda fayda var.
Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği acilen değiştirilmeli, altyapısı olan kanun değiştirilerek yönetici atama yönetmeliğine dönüştürülmelidir.
Yöneticilik ek görev olmaktan çıkarılmalıdır. İller arası atamalarda nasıl ki polisler, askerler unvanları ile gidiyorsa yöneticiler de öğretmen olarak gitmemeli, unvanları ile tayin olabilmelidir.
Özellikle yönetici atama konusunda ülkede bir konsensüse acilen ihtiyaç vardır. Milli Eğitim’de şu şartlarda yöneticilik artık sürdürülebilir bir görev olmaktan çıkmıştır
Bu konuda asgari müşterekler üzerinde uzlaşma sağlanırsa hükümet değişikliklerinde ya da bakan değişikliklerinde eğitim yöneticileri hallaç pamuğu gibi savrulmaktan kurtulacaktır.
DEĞİŞİM HEMEN ŞİMDİ!
Sayın Bakanımız, değerli hemşehrimiz sesimizi duyacaktır.
Umarız.
Erhan Ziya SANCAR
Eğitimci Yazar