YOL
Her nedense
Toprak ve çiçek kokusu vurdu burnuma!
Her gün dört duvar arasında;
Başını kah pamuklu yastıkta,
Kah mutfaktaki leziz yemeklerde bulmak.
Akşam perdeyi kapatırken,
Sabah açarken,
Hep aynı manzara karşında olmak;
Cemre günleri yaklaşıyor
İçim içime sığmıyor.
Kendi kendime bir isyan çıkarıp
Devrim mi yağmalıyım?
Çocukken okuduğum
O masal kitabı
Ruhuma dokundu!
Dağları evi,
Taşları yastığı,
Çimenleri yatağı,
Bulutları yorganı,
Pınarları durağı
Ve her sabah
Gökyüzünü maviye boyayan
Çobanı hatırlattı bana.
Döneli bir taş koltuğa oturup
Mis gibi havayı teneffüs ederken
Koyunların melemesini dinlemek,
Köpeğin başını okşamak,
Kuşların kanat çırpışlarını seyre dalmak,
Ne tatlı ne güzel bir duygu.
Çoban kadar olamadık!
Gözlerimi yumup,
Kafamda beni boğmaya çalışan
Baloncukları tek tek patlatıp,
Renk cümbüşü içindeki
Hayal dünyama doğru koşmak…
Göz açıp kapıncaya kadar bile olsa.
Aklım hep toprak kokan
O çiçekli yollarda…
Bu cemre hep havaya, suya, toprağa düşmez ya
Bir gün de gönlüme düşer!
Yusuf Yılmaz























