Tüm dünyada her yıl olduğu gibi 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü” ya da “Emekçi Kadınlar Günü” olarak 1921 yılından itibaren kutlanmakta.
Kadının olduğu her yerde her gün kadınlar günüdür. Kadının varlığı olmasa da adı yeter dünyaya. Varlığı bedel yedi düvele, örnektir cümle aleme, sığmaz sığdırılamaz bin cihana. Mart senin ayın, senin adın kadın. Sen ne aylar atlattın güç olan. Nice martlar devirirsin bitmez sabrınla, güçlü iradenle. Sen nice mevsimler atlatırsın yıkılmazlığınla, dayanıklılığınla. Sen daha ne çiçekler açar ne meyveler sunarsın insanlığa mübarek kadın.
Kadın sen hayatsın yaşamasını bilene, özelsin “kadınım” diyebilene. Güzelsin bakmasını bilene. Nimetsin şükredebilene. Cansın, canansın can bilene. Leyla olursun mecnuna sevmesini bilene. Nefessin içine çekmesini bilene. İlaçsın içmesini bilene, merhemsin yaralara, sürmesini bilene. Merhametsin en kötüyü bile af edip kapını kapatmayan. Aşktır kadın alev alev yanan, aleviyle yakan. Candır sevdiğine, yuvadır, sığınaktır, barınaktır. Hazinedir kıymet bilene. Kul köle olur değer verene.
En zoru en kıymetli olanıdır. Bundan sebeptir kadın olmanın zorluğu. Zordur kadın olmak. Kolaya kaçmaz, kolayı sevmez, kolay kolay… Aklına koyduğunu yapar, imkânsızı imkânları yapar. Erkek kadar güçlü olmasa da kolları, mengene gibi kavrar, sarar sahip olduklarını. Tek sevdiğini gözler, bekler yollarını. Kapalıdır tüm yolları bir tek yare, yarenine açıktır aşk kapıları. Kadın için kutsaldır saçları. Bir tek candan sevdiğinin yüzüne sürer, bir tek sevdiceği okşar, öper, koklar nice sırlar saklayan gizemli, sandık çeyizi kokan saçlarını. Örer bazen sırları içine gizler gibi. Ensesinde toplar arada sırlarına hakim olmak, ensesinde hissetmek için. Dağıtır bazen de sırları ağır geldiğinde. Ya da gizemini çözebilecek var mı diye. Saçlarına yaktığı kınayı gün gelir eline yakar, yakışır beyaz duvağına, teline… Yaşlandıkça seyrelip bir tutam kalan pamuk beyazı saçlarına yakar tekrar.
Ne badireler, ne yangınlar atlatır da narin, kırılgan yüreği, bir ihanete yenik düşer. Taaa ruhunun derinliklerinde kanar ezilmişliğin, düşürülmenin yarası. İçin için öldürür kadını hicranı. Kadın olmasa da suçlusu, yine o öder bedelini en ağırından. Yaşlandırsa da bedelin ağırlığı bedenini, kimse yaşlandıramaz ruhunu, çocuk kalır hep bir yanları…
Yeri gelir ham, yeri gelir olgun bir meyve olur çağına göre. Yeri gelir çok şeyi kaldırır, içine atar. Katlanır, sabreder. Cefa çeker sefa yerine. Sabırlıdır ama sabrı da bir taştı mı ne kaldırır, ne katlanır ne de çeker. Bir çırpıda siler yüreğinden yılların içine attıklarını. Hayatından indirir hep kaldırdıklarını. Katlar bir köşeye koyar katlandığı her şeyi. Kadın olmak zor diye zorlamayacaksın kadını. Bırak o kendi yükünü taşır. Sen kendi yükünü taşı ki hafiflet kadının yükünü. Zor be kadın! Kadın olmak. En zor olanı da “Anne Kadın” olmak, evladı olan her annenin zordur işi. “Ana mısın, bela mısın?” misali, kıyamaz ne yapsa da yavrusuna, kuzucuğuna, dert sende, derman sende, vefa sende, cefa sende. Sen ne kadar bahtsız, bedbaht bir o kadar da bahtiyar, vefalı, fedakar kadın.
Kadın senin varlığın olmasa da adın yeter fani dünyaya. Kadınım de gururla. Kadınsız hayat boş bir hayattır. Her kadın güzeldir ama en güzeli aşkla sevilen kadındır. Her kadına derin duygular hisseden ve hissettiren birilerinin olması dileğiyle… Aşksız kalmayın. Unutmayın kadını aşk güzel kılar, kadın aşklarıyla güzeldir.
Tüm kadınların, kadınım diyebilen, kadın adını sayfalara değil tarihlere yazdıran 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu, mutlu olsun.
Ne mutlu, ne kutlu kadınım diyebilene…
Kadınca Kalın
Ayşe YILMAZ
DOĞA(L)CA
ay@yerelyonetim.net