Cumhurbaşkanı, Barzani ile ilgili olarak “Yanılmışız” itirafında bulundular.
1- Bu kaçıncı yanılmadır? Suriye politikası, İsrail, Irak, Rusya, ABD, Almanya vb. ile ilişkiler, terör ve açılım politikaları, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs politikası, mülteciler politikası, Gülen cemaati ve şimdi diğer cemaatlerle olan ilişkiler, BOP eşbaşkanlığı, Libya ve Mısır politikaları, adalarımızın işgali ile ilgili politikalar, Ergenekon, Balyoz, Oda Tv., suikast vb. davalar, velhasıl saymakla bitmeyen hatalar. Bu arada hatalı tarım, sanayi, eğitim, kültür, ekonomi, demokrasi politikaları. Ve sonuçta perişan, terörle boğuşan, herkesle kavgalı, itibarını kaybetmiş, kimsenin ciddiye almadığı, fikir, ifade, teşebbüs, inanç hürriyetlerinin, can ve mal güvenliğinin kalmadığı bölünme tehlikesi ile karşı karşıya bir Türkiye…
2- Herkes, (Acizane yedek subaylığını Cizre, Mardin, Kızıltepe bölgesinde yapmış biri olarak bendeniz) yıllardır, Barzani’ye güvenilmeyeceğini, Yahudi kökenli bu ailenin CIA ve MOSAD ajanı olduklarını, ikinci bir İsrail kurmayı amaçladıklarını, tam anlamı ile bir Türk ve Türkiye düşmanı olduklarını her ortamda dile getirdik, yazdık.
a) Öcalan bile sorgusunda “ABD’nin bütün meselesi Barzani ve Talabani’yi devlet haline getirmektir” dememiş miydi?
b) Türk düşmanı, Molla Mustafa Barzani, 1966’da “Irak’tan sonra ikinci cephemiz Türkiye olacaktır” diye beyanat vermemiş miydi?
c) 17 Eylül 1998’de Barzani ve Talabani ABD Dışişleri Bakanı Albright gözetiminde uzlaşıp yeni Kürt hükümetinin kurulduğunu ilan etmedi mi?
d) 5 Mart 2003’te Washington Post Gazetesine, Barzani, “Irak Kürdistanı’nı koruması için ABD’den yardım isteyen” ilanı vermedi mi? Aynı talepleri ihtiva eden bir mektubu da 10 Temmuz 2007’de Başkan Busch’a yollamamış mıydı?
e) 14 Temmuz 2010’da Davutoğlu, Barzani’ye yolladığı başsağlığı mesajında, “Irak Kürdistan Başbakanı Sn. Mesut Barzani” ifadesini kullanmadı mı? Cumhurbaşkanı Gül, “Kürdistan” sözünü söylemedi mi?
f) 2007’de “Türkiye Kerkük’e karışırsa biz de Diyarbakır’a karışırız” diyen Barzani değil midir?
Velhasıl yıllar boyunca yapılan edepsizlikler, ihanetler, tehditler, nankörlükler, saymakla bitmez.
3- Bu açık ve net tabloya rağmen, iktidar hep taviz vermiş ve Barzani’yi şımartmıştır. Üç kuruşluk çıkar uğruna (Irak Hükümetinin itirazlarına rağmen) petrol satışlarına izin vermiştir. (Günlük 550 bin varil)
a) Kerkük, Musul, Erbil ve Süleymaniye’deki kardeşlerimize yapılan zulümlere nüfus ve tapu kaydı imhalarına ses çıkarmamıştır.
b) Maaş ödeyemeyen Barzani’ye kredi açmıştır.
c) İsrail ve ABD uşağı, iki yüzlü, nankör ve hain Barzani kırmızı halılarla karşılanmış, (Üç evet oyu uğruna) paçavrası göndere çekilmiş, kongrelere, mitinglere davet edilmiş, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları atılmıştır. PKK’nın en büyük destekçisine övgüler düzülmüştür. Ve Barzani, bu kadar taviz veren AKP’yi seçimlerde Kürt oyları ile tehdit etme pervasızlığını da göstermiştir.
4- Şimdi başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AKP iktidarı, koro halinde ve her gün Barzani aleyhine konuşuyorlar. Tehditler havada uçuşuyor. Peki bir yaptırım var mı? Yok.
a) Petrol vanası kapandı mı? Hayır.
b) Su ve elektrikler kesildi mi? Hayır.
c) Sınır kapıları kapandı mı? Hayır.
d) Türkiye’de, özellikle Gaziantep ve Mersin’de bulunan Barzani’ye ait 400’ü aşan şirketlere bir engelleme getirildi mi? Mersin Limanı ve serbest bölgesi yasaklandı mı? Mal varlıkları donduruldu mu? Hayır.
e) Türkiye’nin 27 ilini kendi topraklarında gösteren Barzani’nin tv.’sinin yayınları sona erdi mi? Hayır.
f) Sadece 30 Irak askerinin de katıldığı tatbikatların amacı nedir? Meçhul. Bir askeri harekat niyeti var mı? Başbakan’a göre hayır.
Ve bu arada her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Ekonomi Bakanı, Gümrük Bakanı vs. hepsi ayrı telden çalıyorlar. Ülke itibarını iyice düşürüyorlar. Bol bol laf üretiyorlar. Kuru sıkı tehditler yapıyorlar. Ama eylem yok. Bu arada Galip Ensarioğlu gibi AKP’nin bölge milletvekilleri de açıkça destek veriyor. Sus diyen de olmuyor.
5- Peki, bu referanduma (İsrail’in emir kulu) ABD’nin, baş münafık İngiltere’nin ve Türkiye’nin parçalanması için can atan AB ülkelerinin (Başta Almanya olmak üzere) samimi olarak karşı çıktığına inanmak mümkün müdür? Hayır. Hepsi rol yapmaktadır, hepsi çıkar peşindedir.
a) Türkiye’nin şu anda en büyük düşmanı ABD’dir. Bunlar bir taraftan T.C. Cumhurbaşkanı’na “Arkadaşım, dostum” derler, övgüler dizerler. Ama PKK’ya 3 bin TIR’dan fazla silah yollarlar. Bölgeyi kan gölüne çevirmek için her türlü melaneti yaparlar. Vize yasağı koyarlar.
b) Sersem Barzani, ABD’ye güvenip ukalalık yapıyor. Biraz tarih okusa, dost görünme kılıfı altında, ABD’nin Türkiye’ye, Macar ihtilalcilerine, Castro karşıtlarına, Ukrayna’ya, Gürcistan’a, Saddam’a, Kürtlere, Ermenilere, Afganistan’a, Pakistan’a, Arakan Müslümanlarına, Meksika’ya, Güney ve Orta Amerika ülkelerine (Hatta İRA örgütüne destek vererek) İngiltere’ye, Japonya’ya Güney Kore’ye attığı kazıkları öğrenecektir. Bu çıkarcı ülkenin ne kadar dönek ve acımasız olduğunu anlayacaktır.
Ne demişler, “İt kağnı gölgesinde yürü de kendi gölgesi sanırmış.” Şimdi Barzani de bu durumdadır.