Her deprem olduğunda, bizler depremi, yani onu hatırlar ve başlarız yazmaya, konuşmaya… Hepimiz jeoloji mühendisi, inşat mühendisi, olur yer bilimci oluruz.
Oluruz da oluruz, her şeyin en doğrusunu biliriz, bütün basın yayın kuruluşları makam mevki sahipleri konuşur ahkâm keser ama, enkazın temizlenmesiyle deprem gerçeği unutulur, bir sonraki depreme kadar adı anılmaz, hayat normale döner ve yaşam normal seyrinde devam eder.
Bu konuşan ve yazanların arasına benim gibi cılız seslilerde katılır, duyanımız çok azdır, ama olsun bizde yazımızla sözümüzle dertleşmiş olur ve rahatlarız.
Bu bilgilerimizi çevremizdekilerle paylaşırız onlarda bize inandığından mı yoksa bununda gönlü olsu diye gaz mı verirler bilmem, fikrimi paylaştıklarım ne kadar haklısın ne kadar doğru diyorsun derler ama yüzden böyle arkadan ne derler bilemem.
Bildiğim bir doğru varsa bende o doğruyu dile getirmeyi severim.
Küçük çaplıda olsa inşaat işi ve emlâk sektöründe hizmet vermekteyim, kendimce mesleğimle alakalı kurallarım vardır, tereddütte kaldığım bir binanın satışından uzak kalırım, zemini iyi olmayan arsanın satışından uzak kalırım. Kendime lâyık değilse onu bir başkasına lâyık görmem. Bu yaptığım para kazanmak isteyen biri için doğru mu doğru değil bunu da biliyorum, ama şunu da iyi biliyorum ki bir önceki kuşağın tasarruf ettiği mülkü, bir kuşağın sattığına da çok şahidim. Hatta birçoğu geçmişine rahmet dilemekten aciz kazanmak güzeldir ama ahlâklı olursa mükemmeldir.
Ama vicdanı muhasebede mağlup olacağım işten gelecek para gelmesin. Şimdi gelelim depreme. Ben Fatsa’yı anlatacağım ama ülkemizin genel yapısında bu sorun var. Ahlâk sorunu, bilgisizlik sorunu ya da adam kayırmacılık sorunu. en son yapılan imar barışı yasası kesin bir faciadır.
Yığma tabir edilen binalar en fazla üç kat olması gerekirken katsayısını vatandaş beşe çıkartmış, imar barışıyla her kata tapu çıkarmış, daire daire satıyor. Bu bina ne kadar dayanır düşünmek gerekir, bu bina en küçük depremde yerle bir olur, oradan daire alan garibim ne yapar, bunda kim sorumlu olur.
Balçık veya ırmak yatağı olan bir zeminde arsa alıp bina yapanın binası ya yere batar yada yan yatar başka çare yok. Ne kadar sağlam yapılmış olursa olsun buralara imar verenler mutlaka sorumlu tutulmalı, ciddi cezalar olmalı. Gerekirse bu tip yerlere imar izni verilmemeli yada zemine göre projelendirilmeli.
Bu tip yazıları yazmak istemem ama bizde bu akıl oldukca daha çok yazılar yazarız. Duyan olur mu hayır bence olmaz, enkaz kalkar deprem biter.
Bir daha yaşanmaması temennilerimle saygılar…
Hasan gençay