Bir dram ki yılları yoran. Hüzün ve değişmeyen bir çile ve perdenin acı kapanışı.
Çileydi perdenin kapanışı. “Hüsranlardayım,” çıkıyordu ağzından.
Yıllar sahnede, ben salonda yorgunum ve izleyiciler arasında zor ayaktayım…
Yıllar karaya vurmuş, kıyılar sakin ve hararetli eller havada. Eller çarpıyor ve kurtarıcı dümenin peşinde. Kurtarıcıya yorgunların ilgisi büyük.
Yılların yorgunluğunun, farkındalığını anlamayan, şakşakçılar. Şakşakçılar sloganlarını bir yerlere taşımak isterler. Beyinleri de yorgun.
Sloganlar yılların yorgunluğunu, hesaba katmıyor ve beyinlerini dumura uğratıyor. Siyasi eylemlerle, yeni mücadele sahneleri kurarak, kelime ve kavramlarla toplumu sosyal yorgunluğa sürüklüyorlar.
Böylece; düşünceden iyiyi, kötüyü seçememe, kendini tanımamayı ve beyini işlevsiz hale getirmeyi düşlüyorlar. Sosyal yorgunluğun, tuzağına düşürdükleri toplumu, ideolojiyi savunur hale getiriyorlar.
Yıllar yorgun, ben yorgun…
Bir yol ki şehri ortalamış, tek yol. Düşüncesi bile insanı yılların yorgunluğuyla yıpratıyor.
Kara yolu, raylı sistem ve su yolu, hepsi tek…
Yılların yorması ve getirdiği bıkkınlık, burada başlıyor. Aynı yoldan sabah akşam, giden görevli, yıllar yorgun ben yorgun demesinde ne desin.
Çözümsüz kanallar sunup insanları yorgunlukla neşesiz bırakacağınıza, tekleri çoğaltamaz mısınız? Şehri baştan sona geçen, en az dört hat yol, yani şehrin ana yolu, gibi üç tane daha yol yapılsa şehir bakınız, nasıl rahat eder.
Yıllar yorgun, ben yorgun…
Raylı sistem, tek değil aynı yöne iki olsa, şehrin trafiğinin nasıl rahatlayacağını göreceksiniz.
Yıllar dümenini topluma çevirmiş gidiyor. Toplum ürkmüş, korkmuş ve sinmiş. Yollar, ye de yiyelim, iç de içelim…
Çözümsüz yıllar, yorgunluğun kaynağı.
Kendileri gibi aklı hesaba katmayanları üreten, yılları yaşayanlar. Davranışlarınız yaşanan zamanı bıktırmış ve yormuştur.
Yıllar yorgun ben yorgun, düşünmek istemiyorum. Fakat duymuyorum, yalnız görüyorum.
Yıllar yorgun, fark ediyorum.
Hasan TANRIVERDİ