Dünkü yazımda bahsettiğim gibi Mesudiye Yeşilce’ye patates dikmek üzere yola çıktık, yer bulduk, ancak dikim süresini geçirince bu yıllık ne dikebiliriz diye soruşturduğumuzda karşımıza ilginç bilgiler çıktı.
Öncelikle patatesin 3 yılda bir dikilmesi gerektiği, toprağı yorduğu bilgisine ulaştık. Halbuki biz patatesi her yıl dikeriz ve dünki yazımda bahsettiğim konulara da dikkat etmeyiz. Diğer 2 yıl ne dikeriz diye araştırdığımda fasülyenin patatesle münavebe için çok iyi bir alternatif olduğunu öğrendim. Hatta patates ve fasülye birer yıl münavebeyle dikilebilir ve birbirini tamamlarmış: bir yıl patates bir yıl fasülye.
Yeşilce 1400 rakımda ve bu rakımda Akkuş Şeker Fasülyesinin dikilebileceğini öğrendim. Akkuş Ziraat Odası başkanımızla görüştüm, sağolsun çok yardımcı oldu, tohumları oradan temin ettik.
Patates veya fasülye üretimi yapılacak arazinin bir önceki yıldan sürülmüş olması gerekiyor. Dolayısıyla Yeşilce’de bu vasıfta 10 dönümlük arazi bulduk, etrafını elek teliyle çevirdik, ilaveten toprağa sıfır noktasından, onun 20 cm yukarısından ve en üstten olmak üzere dikenli telle de çevirdik, domuza karşı tarlamızı korumuş olduk.
Tarlamızı önce 30 cm derinliğinde sürdük, ardından 10 cm derinliğinde tırmıkladık, ardından dönümüne 20 kg taban gübresi attık (zannederim az oldu, 50 kg’ı düşmememiz lazımmış) sonrasında tekrar 10 cm derinliğinde sürdük. Böylece tarlamız ekime hazır hale geldi.
Tarlaya Akkuş Şeker Fasülyesinin oturak fasülyesi çeşidinden diktik, ocaklar arası 25 cm, sıralar arası 50 cm ölçüsüne uyduk. 10 cm derinliğinde toprağı açtık ve her köke 3 fasülye koyduk. Sonradan fasülyeleri ilaçlayarak dikmemiz gerektiğini öğrendik, çünkü fasülyelerimizden çıkmayanlar oldu, ilaçlanmayan fasülye tohumlarının bir kısmının böcekler tarafından yendiğini öğrendik.
Neyseki çıkan fasülyeler de gayet yeterli ve gürdü. 1 ay sonra çapaladık, otunu aldık, fasülye ocaklarımızın dibine toprak doldurduk, dikimden ittibaren 10 günde bir sulanması gerekiyordu, başlangıçta biraz ihmal ettik, ancak sonrasında artık her 10 günde bir suluyoruz.
Yeşilce enteresan bir bölge, dikimden itibaren 2 ay bir hafta oldu ancak henüz hiç yağmur yağmadı, bu da bizim şansımız diyelim. Ancak öğrendik ki, tüm bitkisel üretimlerde öncelikle sulama sisteminin kurulmuş olması şart. Malum Ordu’da sulama kavramı neredeyse yok gibi.
Yaklaşık 10 yıl önce babamla kayınpederimi Giresun Fındık araştırma enstitüsüne götürmüştüm. Babam iyi bir çiftçidir, tüm bahçe ve tarlalarımızın işçiliğini annemle birlikte yaparlar ve işçi tutmazlar. Orada enstitü müdürümüz, mümkünse fındık bahçelerinde sulama sisteminin kurulması gerektiğini, ürün döneminde yağışın olmadığı zamanlarda sulamanın hayati derecede önemli olduğundan bahsetmişti. Ayrıca; o gün konuştuğumuz; dikim, ocak ve sıralar arası mesafeler, budama, gübreleme, dal sayısı, dal kesme vb. konuların tamamında yanlışlar yaptığımızı öğrenmiştik.
Ordu’da fındığın tarafı olan; tarım teşkilatları, ziraat odaları, ticaret borsaları, ziraat fakültesi vb. kurumlar malesef yukarıda bahsettiğim ve fındıkla ilgili konuşulması ve düzeltilmesi gereken konularla ilgili değiller, sadece REKOLTE ile ilgililer. Çiftçinin alın teriyle ayakta duran veya çiftçinin varlığı varlık sebebi olanların içine düştükleri durum ibreti alemdir, tam bir faciadır. Bu duruma müdahale edecek en tepe kurumlar kendi insanından kopmuşlar, malesef araplarla meşguller…
Konumuzu fasülyeyle bitirelim. En geç 10 Hazirana kadar dikilmesi, Eylül sonu gibi hasad edilmesi planlanıyor. Sulamayla birlikte dönümünden; çangal fasülyede 300 kg, oturak fasülyede ise 200-250 kg almak mümkün.
Mesudiye Yeşilce’de Akkuş Şeker Fasülyesinin olabilirliğini göreceğiz. Malum, bu fasülye denilenlere göre; gaz yapmıyor, tez pişiyor, lezzeti ve aroması çok farklı.
Dost dost diye nice nicesine sarıldım, benim sadık yarim gara topraktır…