İlk defa seçimlerin anlamsız olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayım. Hiç bu kadar anlamsız bir seçim görmemiştim. İktidar kanadına göre bu bir ‘’Beka’’ meselesidir. Muhalefet kanadıysa bunun ‘’kritik’’ bir seçim olduğuna inanıyor. Doğrusu, her seçimde bu tür ifadeleri duyuyoruz. Her iki tarafa göre de oy kullanmamak karşı tarafa destek olmaktır.
Birincisi; Türkiye’de dava ya da ideolojik tercihler kalmadı. Kim nerede bir koltuk kaptıysa orada bütün bilgisini seferber ediyor. Doğrusu başından beri politika böyle bir şeydir.
İkincisi; İttifaklar yapaydır. İslamcı Saadet Parti ile CHP aynı karededir. Milliyetçi İyi Parti ile HDP aynı cephedeler. Milliyetçi MHP ile Muhafazakâr Demokrat Ak Parti ise aynı cephedeler. Terör söylemlerini gereksiz buluyorum, çünkü biri çıkıp IŞİD kimi destekliyor, derse, ortalık karışır.
Üçüncüsü; Hizmet siyaseti de bana artık hiçbir parti için samimi gelmiyor. Yolsuzluk yürüyüp gidiyor. HDP, CHP, MHP ve AKP, hepsinin de yolsuzluğa bulaştığı alenidir.
Beşincisi; ‘’Millet’’ ve ‘’Din’’ kavramları… Kürt partisi olduğunu iddia eden HDP, CHP’nin vagonu olmuş durumda. Zaten her zaman öyleydi. Başındaki şahıs Kürt değil. Bir nevi Kılıçtaroğlu’nun atamış olduğu bir kayyum görünümündedir. Bunlar Kürtleri temsil edemezler, olsa olsa Kürtleri kullanırlar. Ak Parti ise Barzani yönetiminin referandum çalışmasını desteklemeyerek diğer Kürtleri küstürdü. Din konusuna gelince… Ak Partinin doğudaki adayları daha ziyade seküler adaylardır. Din şıkkını da eliyoruz.
Sonuç olarak böyle bir seçimde oy kullanmamak en iyisidir. Bazen pasif duracaksın, kimseye destek vermeyeceksin, aksine vebal altına girersin. Ez azında vicdanen rahat olursun.
Düşünen biri partilerde barınamaz. Partiler yalakaların, marabaların, demagog ve şarlatanların yeridir. O nedenle düşünerek iş yapmazlar. Onlara hakikate göre değil, yığınları esas alırlar.