Yerel basın yayın hayatına başladığı yerde, her konuda her zaman, sade vatandaşı başta olmak üzere, seçilmiş ve atanmış her kese ve her kesime, yol göstericidir, yol gösterici olmuştur ve yol gösterici, olmaya devam etmektedir.
Yerel basının çıkış ve çıkarılış gayesi budur ve her zaman yol gösterici olmaktır ve yol gösterici olmaya devam etmektir. Yerel basının bundan başka yolu yoktur.
Seçilmiş milletvekillerine doğal olarak her seferinde, gittikleri seçim bölgeleriyle, atanmışlara gittikleri görev yerlerinde kendilerinden birileri gibi eşlik edecek İstanbul da yayın hayatını Ulusal bazda sürdüren gazeteler ve çalışanları değil, yörelerinde yayın hayatlarını adam gibi sürdüren yerel basındır ve yerel basın çalışanlarıdır.
Vekiller, işadamları ve sivil toplum kuruluşu yöneticileri, bil vesile ile bölgelerine gittiklerinde doğal olarak, yaptıkları işlerine uyan çeşitli ziyaretler gerçekleştireceklerdir.
Yapılan bu ziyaretleri ve bölgelerinde yaptıkları çalışmalarının yanında vatandaşlarıyla nasıl bir ilişki içinde olduklarını, ne yapmak istediklerini, buralarda sergiledikleri aktivitelerini her zaman değil, arada birde olsa İstanbul’da yayınlanan ulusal basın değil ama, yöresinde çıkarak yayın hayatını adam gibi sürdüren yerel basın takip edecek ve yaptıklarını kamuoyu ile paylaşacaktır.
Ulusal basın ile yerel basın arasındaki bu özel farkı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da görmemek ve farkında olmamak abesle iştigaldir İstanbul’da yayın yapan gazeteler iler yörelerinde yayın yapan yerel gazetelerin arasındaki açık farkı görmenin zamanı çoktan geldi ve geçmektedir.
Unutmayalım sana senden başkaları senin yandığın kadar yanmaz, seni senin düşündüğün kadar düşünmez. Seni senin gibi yerelde yaşayan ve seninle aynı yerde yaşayan yerel basın düşünür ve seninle yaşadıklarını kamuoyu ile yine senin yörende çıkan yerel basın paylaşır ve paylaşacaktır. Çünkü Yerel basının bundan başka çıkış yolu yoktur. Atalarımız “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” Sana senden başkasından fayda yoktur, asla da olmaz diye asırlar öncesinden başlarına gelenleri ve yaşadıkları bu acı tecrübelerinden yola çıkarak, laf olsun torba dolsun diye değil, sizlere örnek olsun, rehber olsun, bizlerin ve bizden öncekilerin düştükleri bugünkü yanlışlara sizler düşmeyesiniz diye bu özdeyişleri söyleyerek, ayağınızı yere sağlam basınız ki dimdik durabilesiniz ve yıkılmayasınız demişler.
Evet değerli okurlar, lafın fazlası deliye söylenirmiş, sizler akıl sahibi insanlar olduğunuza göre bu yazılanlardan ve atalarımızın acı hayat tecrübelerinden yola çıkarak asırlar öncesinden söyledikleri ve günümüze kadar gelmeyi başarmış öz sözlerinden esinlenerek artık, ulusal basın mı yoksa önce yerel basın mı konusunda kararınızı vererek, kendinize bir yol çizersiniz Bütün bunları söylerken özellikle yöresindeki çalışmaların yerel basın aracılığı ile kamuoyuna duyurulmasının tadına varan çok sayıda vekilimiz, işadamımız ve sivil toplum kuruluşu yöneticilerimiz var.
Biz istiyoruz ki bir elin beş parmağını geçmeyen kadir kıymet bilen seçilmiş, atanmış ve işadamlarımızın, sivil toplum kuruluşu yöneticilerimizin sayıları çığ gibi artsın ve kalemini satmadan insanı ve ülkesi için görevini adam gibi sürdüren yerel basın “önce can” diyebilenlerle, hak ettiği yere gelsin.
Yerel basın daha ne olacakmış diyerek, güç şartlarda da olsa sergiledikleri çalışmalarını hafife almasın. Çünkü yerel basın ve çalışanları her geçen gün kendilerini günün teknolojik şartlarına göre yenileyerek daha da güçlenmektedirler. Bütün bunları söyler ve yazarken, ulusal basın olarak nitelen İstanbul basınında bir çıkış noktası var, yayınlandığı bir merkez olan İstanbul var. Bu merkezde o basın kuruluşu ve orada yaşayan insanlar için kendi alanında yereldir.
Yerel basın ulusal basının düşmanı değildir. Ulusal basını da yerel basını da bizim insanlarımız çıkarıyorlar ve kazandıklarıyla ailelerini geçindiriyorlar. Ama ortada asla unutulması mümkün olmayan bir gerçek var, o da şudur “Önce can, Sonra canan” ise herkes yaşadığı yerden ve insanlardan sorumludur.
Önce yaşadığın yerde yerel basın olarak kendine düşeni yerine getir. Sonra kabına sığamıyorsan istediğin kadar, ister ülkenin geneline istersen dünyaya açıl. Hiç kimse size böyle yaptığınız müddetçe bir kelime etme şansına sahip değil, olamaz da. Herkesin ve her canlının iki günlük fani dünyada onuru ve guruyla yaşama hakkı vardır. Yaşama hakkı kutsaldır ve hiçbir şekilde ve hiçbir kişi ya da kuruluş tarafından ihlal edilemez.
Bu manada İstanbul çıkışlı ulusal basın gibi yerel basında yaşama hakkına sahiptir ve yaşatılmalıdır. Bunu sağlayacak olan basın kuruluşları değil siz kendinden emin olan okurlardır. Yani asıl ve asil olan sizlersiniz. Siz yoksanız ne yerel, nede ulusal basın yoktur ve asla olamaz. Her şeye rağmen yerel basın çok yakın bir gelecekte, adam gibi düşünen ve yaşayan herkes ve her kesim tarafından iyi okunarak ve iyi denetlenerek hak ettiği yere gelecektir. Buna ben ve benim gibi düşünenlerin inancı tamdır.
Bu duygu ve düşünceden yola çıkarak, insanlığından kuşkuları olmayan siz saygıdeğer okurlara ve düşünürlere diyoruz ki, kendinden emin,nerede ne zaman ne yaptığını bilen kimliğinden ve kişiliğinden zerre kadar taviz vermeden, kendi ayakları üzerinde dimdik durarak adam gibi yayın hayatını sürdüren yerel basını okumaya, okutmaya ve büyük özveri ile desteklemeye davet ediyor, saygılar sunuyorum.