Yeni yıl kutlanır mı kutlanmaz mı hengamesi sönük geçti bu yıl salgından dolayı iyi de oldu.
O neydi öyle milletin dökmediği hüner kalmıyordu. Kimi sınırsız eğlenip zıvanadan çıkıyordu, kimi zıt kutup olabilmek için Mekke’in Fethini filan kutlamaya kalkıyordu.
Hele o tonlarca havayi fişek atıp hem havayı kirletenler hem de kuşlara zarar verenler yok mu. Yurtdışında havai fişekli kutlamalar daha da rağbet görüyor, 2010 yılında ilk kez Nürnberg’de yaşamıştım abartılı havai fişekli yılbaşı kutlamasını, şehri havaya uçuracaklar sanmıştık, ertesi gün bile gitmedi havadan barut kokusu hiç hazzetmedim.
Ömrüm boyunca bu seçeneklerin hiçbiriyle yeni yıl kutlamadım, en fazla televizyon izler, her akşamki gibi çayımızı içer kuruyemişimizi meyvelerimizi yerdik, ha bir de o zamanlar tam saat on ikide çıkan dansöz izlenir, bu çoğu zaman o zamanın oryantal dans sanatçısı Nesrin Topkapı olurdu. Batılı ülkelerde bu dansın meraklıları bir hayli fazla.
Milli piyango bileti alınmışsa da çekilişi izlemek olurdu. Şimdi o da zıvanadan çıktı, şaibe bulaştı olaya istediklerine çıkarıyorlarmış büyük ikramiyeyi, meraklısı da kalmadı pek. söyleyenlerin yalancısıyım.
Ama bu yıl dünyanın en güzel yeni yıl hediyesini ben aldım.
Ney miydi hediyem?
Bir iki haftadır İstanbul’da olan oğlum gelinim ve torunum İnci Vera geldi, otuz bir aralık akşamı yola çıktılar İstanbul’dan ve kona göçe Ankara’ya geldiler.
Bizde bir hazırlık, bir bekleyiş bir telaş sormayın. Misafir ağır, daha önce bebekken gelen İnci şimdi koşup oynayıp, konuşurken gelecek. Ne oyuncaklar ne giysiler, boyama kitapları, ne boya kalemleri alındı bir bilseniz ninesi, dedesi ve Makbule teyzemizden tarafından.
Teknolojinin gözünü seveyim, konum bilgilerinden yolculuğu da takip ediyoruz İnternet üzerinden, İzmit, Adapazarı, Düzce, Bolu, Polatlı derken gece saat tam onikide zilimiz çaldı.
İnci Vera’mız geldi. Böyle güzel böyle tatlı bir yeni yıl hediyesini Allah herkese versin.
Yolda uyumuş, uykulu biraz ama sonra açıldı, fazla sarılıp öpmedik de tedbirden, yurtdışından gelenlere yasak yokmuş gelebilirler şükür.
İnci en çok kardeşimin aldığı bebeği ve tahta beşiği sevdi, salladı durdu bütün gün beşiğini, onu da yazın cenazemizden dolayı zorunlu gittiğimiz Zonguldak yolculuğumuzdaki bir dinlenme tesisiden almıştık.
Bunu niçin belirtiyorum, çocuklarımıza kültürel değerlerimizi yansıtan, beşikler, topaçlar, uçurtmalar, öğretici legolar alalım, pahalı ve sağlıksız boyalı moda marka oyuncaklar gereksiz bence, tüketim ve marka düşkünlüğü oluşturuyor.
Oğlumu büyütürken hep buna dikkat ettim, Yapa’nın kitap ve oyuncakları iyiydi o vakit. Şimdi çok çok gelişti oyuncak sektörü. Ne oyunlar oynadık o beşik ve bebekle İnci ve ben, bebeği çok sevdi götürdü giderken, beşik kaldı ama yaza gelirse oynayacak inşallah.
O yüzden 2021’i çok sevdim, iyi geldi, iyi geçecek inşallah.
Şükran Uçkaç Yargı Sazsızozan
12 Ocak 2021 Ankara