Bunlardan başka birçok birliğimiz varken neden bu kardeş katil oyunu. Birilerinin işine geldiği için onların gözünde plan ve oyun mahiyetinde olan bu ihraç bozgunculuk, bizde kanlı bir savaş olarak o sinsi planların işlediğini gözler önüne seriyor. Neden bütün dünya bir ve birleşmeye, güçlenmeye gidiyorken bizi birbirimize düşmanmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Sebebini ben söyleyeyim. Bu bölgede kontrolcü olmayı elde etmek için parçala ve yut taktiğinin bir sonucudur bu. Bu tıpkı büyük balık, küçük balığı yutar. Ama şimdi birlikteyiz, büyük ve güçlüyüz bize müdahale edemezler, bunun için ilk başta küçültüp sonra yutacakları kıvama getirmenin oyunudur. Herkes birlik oluyor, biz olanı yok etmeye zaruri bir ihtiyaç şeklinde bakıyoruz.
Bakınız Avrupa’da; Avrupa Birliği, Amerika’da; ABD, Kafkaslarda; BDT, Orta Asya. Rusya, ve Çin’de de; Shangay Birliği kuruluyor, buda bize her tarafta bir güç olmaya çalışıyor ve dengeyi sağlamaya çaba gösteriliyor. Bunun sebebi en güçlü olacak olan diğer kuvvetleri bölüp yırtacak ve dünyada tek kuvvet olacak, Yani küçülen dünyanın, büyüyen yüzüdür buda Başka bir değişle bu Yeni Dünya Düzenidir. Bu adın altında kurutmaya çalışılan Dünya İmparatorluğudur. İşte bütün bu oyunların sebebi Orta Doğu’nun zenginliklerine göz diken bu İmparatorluğun icraatçıları her yerde karışıklıklar çıkararak ellerinden geleni yaparak projelerini sağlama alma oyunudur.
Bizde bu imparatorluk kurmaya çalıştığı devletin, haritasının bir coğrafyası olduğumuz için bütün bu oyunların sebebi. Gençlik yarındır, umuttur. Bunun için hedef gençliktir. Yani şu anda 3. Dünya savaşı devam ediyor. Ama askeri ve teknolojik silahla değil, oyalayıcı ve yarınsız olma yolunda bilgi ve teknoloji savaşıdır. Bize oynanan ve 3. Dünya savaşının belgeli iç yüzü şöyledir; Kaşif ve seyyah Livingstone; “Coğrafi eylemin bittiği yerde misyoner girişimi başlar.”der. Ülkelerin işgal edilmesinde, misyonerlik girişimi en büyük ve başarılı bir yoldur.
Osmanlı sınırları dahilinde ilk ayak basan misyoner, İngiliz church of missionaıy society’e bağlı bir Papaz’dır. Protestan olan bu Papaz 1815’de Mısır’a gelmiş ve görevlerine başlamıştır. Bunu diğerleri izlemişlir. Yeni Dünya Düzenini kurmak isteyen işgalcilerin inandıkları, ölçü aldıkları fikirlerin temelini oluşturan bilim adamları ve ortaya koydukları fikirlerin temelinde şu vardır, Misyonerlerin görevleri; Coğrafi, topoğrafik, jeolojik ve meteorolojik özelliklerini de düzenli raporlar halinde Bostona’a bildiriyorlardı. Orta Doğu bölgesindeki insanların, sosyal ilişki, dini, ticari, idari, komşuluk ve akrabalık bağlarını ayrıntılı bir şekilde inceleyen misyoner Pinkwy, Johnton ve Benjamin schneider misyonerlik merkezinde yazılan 1 Aralık 1833 tarihli talimat mektuplarında şu cümleler yer alıyordu; “Bir fetih savaşına girmiş askerler olduğunuzu unutmayın… Bu mukaddes ve vaat edilmiş topraklar, silahsız bir haçlı seferiyle geri alınacaktır.” B’nai, B’rith kendisine bağlı “Aleph Zadik Aleph” adlı teşkilat vasıtasıyla bütün dünyadaki 13, 21 yaş gruplarına mensup gençlere Siyonizm düşüncesini aşılamak üzere geniş faaliyette bulunmaktadır.
Bu faaliyette bulunan bilim adamları ve ortaya koydukları fikirlerin bazıları şöyledir; Nietzsche, Friedrich Wilhelm İnsanlar birbirine karşıt iki kutuptan meydana gelir. 7ayıf ve Kuvvetli Esir ve Efendi Kendilerini maddi ve mali güçleri oldukları için kuvvetli ve diğer insanları ise mali güçleri olmadığı için zayıf ve bu zayıflıklarından dolayı mali gücü olan kuvvetli ve efendilerine kölelik yapmak zorunda katırlar. Bu felsefe insanı iktidar iradesi sayesinde “İnsan üstü” olmaya zorunlu kılar.
Bundan dolayıdır ki Yahudiler kendilerini beyaz ve üstün ırk, diğer milletleri de kendilerine esir olarak görürler. Mali güçlerini ön plana alarak diğer milletlerin içine tefrika sokarak, gelişmelerinin yerine kendi sorunlarıyla ilgilenen ve yerinde saymaya ve boyun eğmeye iştirak etmeleri için, gerekli zemini temin ederler. İşte bu oyunların temelinde bu gerçek yatmakta olduğu için, yarınlarımızın kurucuları olan gençlerin bunları bilmeleri ve böyle oyunlara alet olmamaları gerekir.
Darwin Evrim Teorisi; Evrim Teorisi; ile halkın inancını sarstı; İnsanları saf maddi değerlerle ölçmeye yönlendiriyorlar. Sigmund Freud; Öğretileri ile ruh sağlığı bozuldu. İnsanın fazla kibirleşmesini sağladı. Böylece para ve iktidar hırsı insanları katletmeyi meşrulaştırdı. 19.yüzyıl insanlık tarihinin en büyük yanılgı tarihidir. Sebebi Yunan mitolojisinin materyalist felsefesinin benimsenmesidir. Bunun benimsenmesi yanı sıra bazılarınca da savunulup geliştirilmek istenmesidir.
Temelinde kainatta her şeyin bir rastlantı sonucu meydana geldiğini savunan bozuk düzenler ve inançlar vardır. Rastlantı yoktur. Evren rastgele değildir. O,planlı ve sistematiktir. Ortaya koyduğumuz enerji planına göre istediğimizi alırız,durumları ortaya çıkar ve insanlar hayatlarımıza dahil olur. Yani o zaman birinin hayatında kendisine ait olmasını istediği birisi,istediği şekilde elde etme hakkına sahip olur. Buda başlı başına bir kaostur. Evrim safsatası git gide doldurulmaz bir boşluk doğurdu.
Bu boşluk içinde insan her geçen gün şeyleşirken,şeyler de biraz daha insanileşiyor. Madde ruh,eşyada mana bakımından ezici bir güç elde etti. Kalplerdeki saf duygular bulandı ve onur,gurur, gibi temel değerler yok pahasına yok olup gitti. Kalbi duygular körelirken vicdanımız emir komuta zinciri içinde öğütüldü ve artık bize ağır gelmeye başlayarak, vicdanımızı hızlı olan teknolojik gelişmelere ayak uydurmadığı için vicdan ile kendimizi birbirimizden ayırt ettik.
Vicdan günü kutlamaları başlatarak artık vicdanın tozlu raflarda yerini almasını sağlayarak ve yılın sadece belli bir gününde onu hatırlayıp bir yıl boyunca onun varlığından bile habersiz yaşamayı öğrenme yolunda da insanlık kendini aştı. Fikri zeminimiz bilimi dinden,dini devletten,vicdanı insandan ayırarak en büyük uzmanlığını yaptı.Teknoloji sayesinde zulüm kurumsallaştı. Hobiler,fasıl geceleri içki alemleri,kişisel gelişim kursları,futbol tutkusu,anlık aşklar ve bunlar gibi daha nice şeyler insanileşen nitelikler kazandılar. İnsan ise bu şeylerle kıyas edilmeyecek kadar kör kuyulara atıldı. İşte evrim safsatası ile insan ve şey arasındaki bu içi doldurulamaz uçurum bu şekilde oluştu.
Doğa yasaları Allah’ın yasalarıdır. Ve Allah onları iyi bir neden olmadıkça asla değiştirmez. Ancak şurası bir gerçektir ki insan elinin değdiği her şeyde bir yıkım mevcuttur. Ve aslını bozduğu her şey bu şekilde başkalaşır. Başkalaşım ile ilgili edebi eserler;Dante’nin yolculuğu,Yunus’un bazı dizeleri,Orhan Pamuk’un beyaz kale,yeni hayat,kara kitapları,Oğuz Atay,Hikmet Benol ve Turgut Özbenli’nin romanları başkalaşımı konu edinenler arasındadır. Sinemada ise;Fight club,El Maguinista,İnception,Shutter Island,Black Swan gibileridir. Bu eserlerin ortak noktası başkalaşımdır.
Kendini temsil etmek,dönüşüm,teslimiyetten kaçmaktır. Kendini temsil etmek kendisi olamamaktır.kendisini gerçekleştirememektir.sınırlandırılmak,engellenmektir. Yaşadığımız dönem açısından bu çok yaygın bir meseledir. ‘’Bel-ol’’mak umuduyla ‘’içine kapanmayı’’tercih etmek. Her şeyin her şeye dönüştürüldüğü şahsi teveccühe evrimle. Bir elbise sadece bedeni saran bir elbise değildir. Aynı zamanda kişinin düşünce,inanç,zevk,yaşam tarzı,mali durum,siyasi tercih,hatta tutulan takım gibi benliğini toptan temsil eden bir yığın şeyden birisidir. Yaşadığımız semte de,bindiğimiz araba da evdeki koltuk takımı da içtiğimiz sigara da ve bunlar gibi daha nice şeyde böyledir. İnsanlar o kadar koyunlaştırıldı ki her şey için uzmanına bırakıldı. Artık hak ve sorumluklarının yanı sıra özgürlüğünden dahi kaçan insanlık kendini uzmanokrasinin şefkatli kollarına bırakarak mışıl mışıl uyuyor! Uzmanlık denen alamet ise sadece bir kıyma makinesidir.
Uzman az şey hakkında çok şey bilenmiş. Dünyayı bölüp parçalayıp anlamaya çalışıyor ve anlam yüklemesi gereken yerde anlamsızlaştırıyor. İşte bunun olmasına sebep olanlar Marks gibileridir. Marks için mülkiyet yoktur. Marks için din bir afyondur. Marks için aile kadını hastalıklı bir virüstür. Marks için evlat sevgisi mevcut değildir. Her şeyden evvel cemiyetleri karıştırmak için,dinin tenkidinden başlamalıydı. Dini insan yaratmıştır. Din,insanı değil diyordu. Dinin imha edilmesi halkın saadetinin icabıdır. Dinin tenkidi,din yüzünden akan göz yaşlarının doldurduğu bir vadide yeşeren bir filiz olmalıdır.
Elbette bu gayet doğaldır,bunlar için. Çünkü bunlara göre;eğreti otundan hayatın başladığını iddia edenler,maymunu insanın dedesi zannedenler,dine afyon deyip sapıttılar iyice. Çok şükür ki; biz hala Müslüman’ız ve hakka itaat ediyoruz. İşte bunların ki gibi kör zihniyetler bulandırdı dünyamızı. Bizi bize düşürenler seyrederler kavgamızı,bütün hakimler toplansa,göremez davamızı,yarın kıyamet gününde,şikayet Mevlamıza diye bir şiire konu olacak kadar bizim yapımız ile oynandı. Kur’anı-ı Kerimde bir ayette,’’göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah’ındır.
Allah,her şeyi kuşatandır. (Nisa-126)denilerek sır haber verilir. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü oradadır. Şüphesiz Allah kuşatandır,bilendir.(Bakara-115) ayetinde de Allah’ın tek mutlak varlık olduğunu ve her yerde yalnız O’nun var olduğunu haber verir. Şüphesiz Allah,gökleri ve yeri zeval bulurlar diye her an kudreti altında tutuyor. Andolsun,eğer zeval bulacak olurlarsa,kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz.
Doğrusu O, Halimdir, bağışlayandır.(Fatır-4) bu gerçek karşısında,Allah nerede şeklindeki klasik sorunun cevabı da açıkça belli olur. Girişte de belirttiğimiz gibi,inananların çoğu,Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediklerinden,O’nu göklerde bir yerlerde bulunan ve dünya işlerine pek karışmayan bir varlık olarak tahayyül eder. Bu mantığın temeli,evrenin bir maddeler bütünü olduğu,Allah’ında bu maddeler dışında,uzak bir yerlerde bulunduğunu düşünmelerinden kaynaklanmaktadır. İşte Kur’an-ın ayetleri ışığında gerçeği sizlere paylaştık ki dileriz an be an uyanış içinde oluruz. Mana,maddeye nüfuz etmelidir. Bunun