Işık hızıyla ilerleyen hayatlarımıza bakış açılarımız değişti mi?
İdeolojik yapılardan ziyade insan odaklı bir topluma dönüştük mü?
Her şeyin varyasyona uğradığını görüyorum. Zeki olmayan, ayakların baş olduğu bir ülkede niye doğduğumu sorgulamaktan vazgeçtim. Özgün bir üretimin olmadığı yerde hangi değişimden bahsedeceksiniz. Son model aracın sürücüsünün, son model beyine sahip olmadığı bir düzen. Siyasal istikrarsızlık, belirsizlik, etnik ayrımcılık ve bireylerin gelecek endişesi. Teknolojik yenilikler baş döndürürken, maalesef bazı şeyler hiç, ama hiç değişmiyor. Bilim kültürünün olmadığı, fikir üretiminin para etmediği, çarpık eğitim anlayışıyla taklitlerin rol model sayıldığı kandırmalar. Yükselenlerin aşağıya çekildiği, popülist ve otoriter sistemin rağbet gördüğü anlayış.
Bu yazımı toparlamaya çalışıyordum ki, CNN TV de bir haber gözüme ilişti. Balıkesir’in Çayıralan İlçesin de süpürge otu toplayan kadınlarla röportaj yapılıyor.79 yaşında güzel yürekli kadınımıza soruyorlar; Süpürge otu ayıklıyorsunuz. Ortamda fazlaca toz var. Siz bu yaşta bu tozlu ortamda sağlığınızı hiçe saymıyor musunuz? Ninemizin cevabı maalesf Türkiye koşullarını bir kez daha altını çizerek gösterir durumda.” Toz benim hayatta kalmamın tek sermayesi. Devlet baba beni emekli etseydi bu yaşta bu ortamda çalışmazdım. Çalışmazsam aç kalırım. “ Yaşadığın düzenin doğru olduğuna inanmak lazım. .Değişen yapının düşünceleri durağan kalmamıştır.21.Yüzyılda bir tarafta yeni düzen ve gelişen teknoloji, diğer tarafta hiç değişmeyen ve teknolojinin girmediği ilçeler, şehirler ve bunların imkânsızlıklarını yaşayan insanlar. İki düzen arasında sıkışmış toplum kitlesi. Sakin Olun! İki düzen arasında sıkışıp kalınca toplumun var ettiği dayanışmayla aşacağımızı düşünüyorum. Toplumsal dayanışmanın, birlikte hareketin aşamayacağı hiçbir şey olamaz. Siyasetin aktörlerini ve yön vermeleri yine aynı dayanışma ruhuyla gerçekleştirebiliriz. Umutlarımız olmazsa ayağa kalkamayız. Üreten, istihdam sorunu olmayan, eğitim, sağlık ve ekonomik refaha sahip ortamda yaşamayı hepimiz isteriz. Unutmayalım ki başarı söyleyerek değil adımlar atarak gelir. Ben adımları atmaya başladım. Durmaksızın da devam edeceğim. Ya siz?