Yeni dostluklar yaşanırken, ilginç olaylara tanık oluyoruz. “Dost gibi” ile başlayan söyleşiyle tabanda samimi ve dürüst insanlar bir araya geliyor.
Dostlarda sosyal yapı içten, hoşgörülü ve kültürel bir kabulleniş, eşitlik sağlarken, yeni dostluklar, maddi yönden itibar kazandırıyor.
Yeni dostlar yaşantılarından, taviz vermiyorlar. Duygusal da olsa kimseyle bağ kurmuyor ve kendi doğrultularını beğeniyorlar.
Yeni dostluklar, menfaat üzerine bina edilir duruma geldi. Ortaya çıkan görüntü, duvara bulaşmış çamur ve üzerine yıkılmış çatı gibiydi. Bunlar kişi olarak, benzeşmez ve gölgede kalmış acayip şahsiyetlerdi.
Toplumda dostluktan uzak olan, bireysel düşüncelerini sürdürmenin peşindeler. Buna rağmen, inancı temsil ettiğini söylemekten geri durmazlar. Fakat inançlı da olsa ayrımcılığı savunuyorlar. Ayrıca eş ve dost yerine yandaşı kayırdıkları gözlenir.
Yeni dostluklar mevki olarak heyelana uğradı. Doğa kendisini yakanı, zarara uğratanı ve alay edeni asla affetmez. Onlarla hiçbir şekilde dostça geçinmez. Doğa güzelliklerini herkesle paylaşırken, kişiliksizliğe pirim vermedi. Çünkü doğa kurallarıyla bir şahsiyet abidesidir. Bu abideyi değer olarak dahi, içlerine sindirmediler.
Bu şekilde kurulan dostlukları, doğanın doğallığı kendine mal etmez. Yandaşlık temeline göre, bir araya gelseler ve dost gibi davransa bile dostluğun tanımına uygun hareket etmezler.
Yeni dostluk zincirinde en zayıf halka, yandaş olmayı canı gönülden isteyenlerdir. Çünkü bu istek, menfaat adına bir iz bulmak içindir. Böylece yaşantısını maddi çıkar peşinde sürdürenlerin dostlukla bir ilgisi olamaz. Ancak görünürde laf ebeliği yaparlar.
Yeni dostluklar, çeşitli yandaş gruplara ayrılırlar. Bu şekilde ayrılma yemeye göre belirlenir. İlk basamak yoksulların, ikinci basamak cılızların, üçüncü basamak semiren ve yukarıdakiler ise büyük başlarındır.
Böyle dostluklar, silsile yoluyla yemenin yolunu aralarlar. Aralanan yolda kimse çırpınmaz ama herkes ayağını bir yerlere çarpar. Ayağını taşa çarpmak toplumda tüyü bitmemiş yetimin hakkına tecavüzdür. Burada sistem gereği en alttan tepeye kadar, ayrımcı bir yelpaze içindedirler. Yandaşlar basamaklarda kendilerine göre yemenin uyarlamasını yaparlar. Alt basamaklara can suyu gibi bir şey aktarırlar.
Yeni dostluklar, kavramlarla kişileri belirli düşünceye sürüklerler. Ayrıştırılan ve sınıflara ayrılan toplum, yabancıya avuç açmaya zorunlu hale gelir. Onların dostları, zor anlarda kaçmanın peşindedirler.
Yaşama zevkini ve dostlarla, geçinmeyi bilmezler.
Dostluğun ruhunu ve bağımsız düşünmeden habersizdirler.
Hasan TANRIVERDİ