insanlık, mobil haberleşme teknolojisinin ilki olan 1G ile 1984’de tanışmıştı. Mâlum buradaki G ‘generation/nesil’ kelimesinin ilk harfi. 35 yıl sonra dünya 5. nesle erişti ve artık onu yani 5G’yi tartışıyor.
Ancak bu öncekilere hiç benzemiyor. 1G’yi uyuşturucuya yeni başlamış bir kişi olarak tanımlarsak, 5G bağımlılık seviyesini çok geçmiş ve ölümcül dozlara erişmişliği temsil ediyor.
6 GHz Kısa menzil, yüksek hız, yüksek maliyet (5G)
Gerçekliği bile tartışmalı olan korona ve aynı zamana denk gelen 5G ile dünya kesinlikle eski dünya olmayacak. Onu diğerlerinden farklı kılan şey, sadece ulaştığı veri hızı değil. Asıl farklılık; kullandığı frekans büyüklüğü, onlarca kat artan baz istasyonu yoğunluğu ve yol açtığı radyasyon.
İddiaya göre “Nesnelerin İnterneti (IoT)” sayesinde sürücüsüz arabalar ve daha hızlı video akışı olacakmış. Oysa 5G ile yeryüzündeki mikrodalga ve milimetre dalga radyasyonu çok büyük ölçüde artacak. Üstelik hiçbir tedbir alınmadan. Gerçi isteseler de bir tedbir mümkün değil.
5G ZARARLI MI YARARLI MI?
Mecelle’nin 77. Maddesi şöyle der: “Beyyine müddeî için ve yemin münkir üzerinedir.” Bir başka hukuk ifadesine göre ise “Müddei iddiasını ispatla mükelleftir!” Yani bir şeyin sahibi yani mucidi / üreticisi, o şeyin zararsız olduğunu ispatla mükelleftir. 5G’cilerin toplumdan ‘zararlı olduğunu ispatla’ şeklindeki talepleri boş laftır. Hiç kimse ürününün zararlı olup-olmadığını halktan ispat etmesini isteyemez. Ayrıca onun zararsızlığını ispatla, kullanımına izin veren devlet de mükelleftir. Zira izin vererek suç ortaklığı yapmaktadır.
Günümüzde üretilen her türlü teknolojik ürün, zararsız olduğu varsayımıyla pazara arz ediliyor. Bir süre sonra bundan milyonlarca insan zarar görüyor. Bunun dünya çapında en meşhur örneği DDT’dir.
1939’da böcek öldürücü olarak piyasaya sürülen Dikloro Difenil Trikloroetan yani meşhur adıyla DDT’nin girmediği ev kalmamıştı. Oysa bunu üretenler, ölümcül olduğunu ta baştan bilmekteydiler. Bile bile yarım asır insanlığa kullandırdılar. Şimdi daha ağırlarını farklı adlarla satmaya devam ediyorlar.
ELEŞTİRENİ ÖLDÜRDÜLER
Sıtma ve tifüs ilacı diye pazarlanan DDT sıradan bir köylünün evinde bile vardı. Çocuklar bitlenmemeleri için DDT’lendi. Hayvanlar her türlü sıkıntısında DDT’ye mâruz bırakıldı. Neredeyse bütün bitkilerde böcek öldürücü olarak kullandırıldı.
Milyonlarca insan DDT yüzünden öldü. Milyonlarca çocuk sakat/engelli doğdu. Milyonlarca kadın düşük yaptı. Sayısız insan kansere yakalandı. Hayvanlar telef oldu. Toprak zehirlendi. Böcekler mutasyona uğratıldı. Bunlara neden olan DDT’nin mucidi, İsviçreli kimyager Paul Hermann Müller’e 1948’de Nobel Ödülü verildi.
Kimyacı Rachel Carson, DDT’ye karşı savaş başlattı. ‘Silent Spring / Sessiz Bahar’ adlı kitabını basmaya kalkan 20’den fazla matbaa yakıldı. Kitap ancak 1962’de basılabildi ama Carson bunu 1964’de hayatıyla ödedi. Carson ne ilk kurbandı, ne de son oldu.
Keneddy, Carson’un kitabını övünce, Amerika karıştı. Dünyada ilk yasak, 1968’de Macaristan’dan geldi. Monsanto’nun ürettiği DDT, Nixon yönetimince 1972’de ABD’de de yasaklandı. Ama -muhtemelen gizli anlaşma gereği- zehrin üretim ve tüm dünyaya ihracatı serbest bırakıldı.
DDT’nin yasaklanmasına neden olduğu için Carson, milyonlarca çocuğun ölümünden sorumlu tutuldu. Ama gerçek tam tersiydi. Suçlu olan Carson değil, onu da katleden alçaklardı. Bu süreçte ABD Çevre Koruma Ajansı EPA ile İlaç ve Gıda Dairesi FDA da DDT’nin zararsızlığını savunuyordu. Trump’ın parasını kestiği koronacı haydutların hâmisi ve suç ortağı Dünya Sağlık Teşkilatı da DDT’cilere göz yummaktaydı.
Aradan seneler geçmiş, DDT’nin ölümcüllüğünü savunan çok sayıda kişi, ya şarlatan veya Hitler’den daha aşağılık düşman ilan edilmiş, hatta ölü bulunmuştu. EPA, DDT’nin halk sağlığını tehdit ettiğini kabul ettiğinde toprak, su, böcekler, bitkiler, hayvanlar ve insanlar çoktan zehirlenmiş ve bir bölümü ölmüştü bile…
ABD kendi ürettiği DDT’yi 1972’de yasaklarken, bizdeki işgüzar, ahmak ve hatta bir bölümü hain bürokrat, akademisyen ve siyasetçiler uzun süre sessiz kaldılar. 1987’de kısmen başlayan yasağın tümüyle uygulanması için 15 yılın daha geçmesi gerekiyordu. Bugün hâlâ yasaktan sonra doğmuş, DDT’nin adını bile belki de duymamış ve şimdi anne olmuş kadınların sütlerinde, bitki ve toprakta DDT’ye rastlanıyor.
YENİ DDT 5G Mİ?
5G kendinden evvelki G’lerden gerçekten çok farklı. 5G daha önce kalabalıkları……..