Yeni Anayasa için-Yenilenmiş Özgürlük-Barış ve Kardeşlik Ortamı
Referandumdan bu yana yeni anayasa tartışmaları gündem olmaya devam ediyor. Hemen, hemen her çevre, her siyasi oluşum yeni anayasa demektedir. Referandumda da evet diyenler, yetmez ama evet diyenler, hayır diyenler, boykot edenlerin birleştikleri temel yeni bir anayasa yapılması ihtiyacı idi. Bu ihtiyacı her siyasi gurup hangi sınıf adına politika yapıyorsa o sınıfın ihtiyaçları üzerinden kendi anayasa tarifini yapıyor. YENİ sözcüğünün üzerine bastıra, bastıra söylüyordu. Tamda bu ortamda başbakan haksız yere idam edilen üç gencin adını anarak ağlama pozisyonunda, gençlerimiz böyle bir haksızlığa uğramasın dercesine, bana evet oyu verin, darbecileri yargılayalım diyordu. Dün böyle diyen başbakan nedense bu gün DARBECİLERİN YARGILANMASI İÇİN VERİLEN YASA TEKLİFİNİN Parlamento’ nun gündemine alınmasına bu konunun hiç olmasa tartışılmasına bile olanak sağlamadan madalyonun aynı yüzündeki öbür firgürdaşı ve aynı sermaye sınıfın hizmetindeki MHP’nin oyları ile birlikte ret oyu vererek on iki eylülcülerin yargılanmasını ertelediler. Ertelediler diyorum çünkü bu halk mutlaka darbecilerden hesabı soracak. Bu gün olmadıysa yarın.
Yeni sözcüğü cazip sözcük halk üzerinde yanılsama yaratmak isteyenlere halkı kandırmalarında: Halka eskiyi yeni gibi satma olanağı veriyor. Biz halk olarak bu kayseri’ linin eşeği boyayıp, boyayıp satma işini bilmiyorsak, Çok bildiğimizde söylenemez hani, biliyor olsa idik %58 olmazdı sonuç. Bu nedenle de anayasa hakkında ve özellikle yeni anayasa’nın nasıl yeni olabileceğinin koşulları konusunda yazacağım. Belki bir yurttaşımız’ a anlatırım. Anlatamazsam da tarihe kendimce not düşerim. Tıpkı Firavun’un mezarına ya da bizim ülkemizdeki ASPENDOS tiyatrosunun duvarına taş koymuş olanlar gibi. Bir farkla belki duvara taş koyanlar tarihe not düştüklerinin bilincinde, farkında değillerdi. Ben bu durumun farkında olarak yazıyorum, Yazmayı da sürdüreceğim.
Eski artık kullanılamaz hale gelmiş olandır. Hangi ihtiyacımızı karşıladığımız şey olursa olsun, Bu gün ihtiyaçlarımıza cevap veremediğinden, biz ona eski deriz. Bu nedenle yerine yenisini bu günkü ihtiyaçlarımızı karşılayacak olanı bulur tedarik ederiz. Bu diyelim pantolonumuz eskidi. Bu gün yeni dediğimiz pantolonu bile alırken, bu günkü renk zevkimiz, kilo almışsak, ya da zayıflamışsak; bu durumu karşılayacak yeni pantolon, elbette eskide olmayan yeni ortaya çıkmış ihtiyaçlarımız üzerinden yeni tanımı. Peki, söz konusu toplumsal mutabakat metni ve bir arada yaşama istencinin akdi olan ANAYASA ise eski ve yeni kriterleri daha ve yakıcı bir hal almaz mı? Ya da Eski allanıp pullanıp (Eşek boyanıp) bize yeni gibi kakalanırsa. Toplumsal ihtiyaçlarımıza cevap verir mi. Hele, hele aynı terzi ye aynı eski pantolonunuzu yeniden ters yüz ettirmeniz sizi yeni pantolon sahibi yapar mı?
Yeni hep eskinin içinde mayalanır işte bu mayalanma ortamı yeninin oluşmasına doğmasına analık eder. Yeninin sağlıklı doğması oluşması için eskinin esikliklerini ortadan kaldırması için İlk iş yeninin oluşma ortamını sağlıklı kılmaktır. Yoksa yenide eksilikleri ile doğar ve ömrü az olur. Ya da mol doğar yani ölü doğar. Peki, yeni bir toplumsal mutabakat metnine ulaşmak için eskinin ne olduğunu bilmek eksiklik ve aksaklıklarını görmek. Eskiyi doğuran ananın niteliklerine ve doğum yaptıran ebesinin kim olduğunu. Hangi yöntemle yeninin doğduğunu görmek gerek. Yeni anayasamız için yeni bir evren paşa ebesinin anneyi döverek falakaya yatırarak hatta anne doğurmasın diye ayaklarından asarak ebelik yaparak doğumu sağlarsanız nur topu gibi ama ölü bir dölünüz olur.1982 anayasası gibi. Halkoyuna sunmuş bile olsanız. Mutabakat metni olmaz topluma savaş ilan metni olur ki; bu anayasada bu işlevi görmüştür. Ne kadar yama yapsa da kıçımız örtülmemiş, yani toplumsal mutabakata katkısı olmamıştır. O hal de yeni bir anayasa için: Önceki Anayasaların hazırlığının tam tersi bir sürecin yaşanması. İlk şarttır.
Bunun için:
1. Darbecilerin ortadan kaldırdığı sendikaların; örgütlenmesinin önündeki tüm engeller kaldırılmalı, Sendikalı oldukları gerekçesi ile işci çıkaran işten atan patrona yaptırım uygulanmalı.
2. Toplumun örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılmalı. Anayasa tartışmalarına katılmanın önündeki engeller kaldırılmalı. Düşünce açılamak ve bu düşünceyi halkla paylaşmak suç olmaktan çıkarılmalı.
3. Seçim ve sendikal barajlar tümden kaldırılmalıdır. Başta Kürtler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin üzerinde odaklanan baskı ve abluka kaldırılmalıdır.
4. Yeni anayasayı yapacak tartışacak kurulda, mecliste tüm siyasi düşünceler, sendikalar siyasi partiler mutlaka olmalıdır. Susturup bastırarak değil özgürleştirip konuşturarak mutabakat sağlanmalıdır.
Bu koşullar oluştuğunda da yeni anayasa ile bizim bu topraklar üzerinde yaşayan bireylerin kişilerin, halkların barış ve kardeşliğini, adil ve insani paylaşımını sağlamayı ülkemizden hareketle dünyaya barış ve kardeşlik çağrısı ve adil paylaşmanın mümkün olduğunu göstermenin aracı olarak anayasamı. yapacaklarınızla kimin ihtiyaçlarını gidereceğiniz, karşılayacağınız sorunu ve sorusu. Yakıcı hal alıyor.
1. Ülkemiz vatandaşlarını barışı huzuru adil paylaşımı, barış içinde gönüllü birliğinin mutabakat metnimi.
2. Uluslar arası tekellerin, AB. ve ABD çıkarlarını kolama ve bu çıkarlar için halkın feda edilmesinin metnimi. Yani vatandaşını içeri de ki düşman ilan eden, dipçikle baskı altında bir arada tutulmak için mi yeni metin.
Bizim sözümüz ve önerimiz 1. Maddede saydığımız temelde fikir yürüteceklere ikincilere söyleyecek sözümüz olamaz onların bizim önerilerimize de ihtiyaçları yoktur. Onlara zaten önermekten çok emredenler yeter. Onlar önerme deyiminden de rahatsız olurlar. Çünkü onların alışkanlıkları ezberleri önermeler ortaklaşılanlar üzerinden iş yapmayı kabul etmez. Onlar emir komuta zincirinin halkası ola geldiklerinden. Şartlanmışlıklarından olara emredenleri sorgusuz doğru kabul ederler. Sorgulamak onları bozar. Ama öyle ya da böyle sonuçta olar bozulurlar. Mısırda Tunus ta olduğu gibi Alışkanlıklarından bu gün vazgeçmeyenleri halkın zoru vaz geçirir. Emir aldıklarından onları elinin tersi ile iter. Çünkü dün onlara emir verenler onların sırtında yeterince vurgun vurmuşlardır. Topal altla daha fazla gidilemez. At topal olmuşsa ondan kurtulmak gerekir. Tunus ta ve Mısır da olan budur. Bundan sonrasını Mısır’da Tunus’ta halkın mücadelesi belirleyecektir.
Ülkemiz cumhuriyet tarihimiz boyunca beklide en önemli fırsatlardan biri ile yüz yüze bu fırsatın heba edilmeden, iyi kullanılması ve heba edilmemesi çok önemlidir. Çünkü Cumhuriyetin kuruluşunda birlikte tutum alarak kader birliği yapmış olan Kürt ve Türk halklarının ve diğer milliyetlerin yeniden barış ve birlikte yaşama istençlerini dışa vurdukları bir dönemden geçiyoruz. Sorun yönetenlerin bu istencin iyice açığa çıkacağı tartışma ortamını geliştirip barışı ve geleceği her toplumsal kesimin varlığının, kabulü ve geleceklerinin güvenceye alınarak yaşanacak yeni bir gelecek tasarımı ve paylaşım sisteminin nasıl olacağında ortaklaşmaktır. Bu ancak ve anacak özgür bir tartışma ortamından ve özgür bir örgütlülük ortamından geçmektedir. Ama bu örgütlülük tabii ki dini ve mistik örgütlenmenin dışında. İnsanlarımızın ekmeğini kazandığı emeğini harcadığı konuma göre örgütlenmesidir. Yoksa bu iki koşul yerine getirilmemişse sahte bir konumdan, yanlış sonuçların ortaya çıktığı toplumun işine yaramadığı bu günden iyi olmayan koşullarda toplumun debelenmesine hizmet eden koşulların temelini atmış oluruz. Toplumun enerjisini ve emeğini boşa harcamış oluruz. Bunun sorumlusu da tabandaki halktan çok üstteki yönetenler olur.
İnanmayanlar Cumhuriyet tarihimiz boyunca yaptığımız anayasalara baksınlar. Özelliklede 1961 ve 1982 anayasalarına bu anayasaların hazırlandığı toplumsal koşullara, dönüp, dönüp bakılmalı ki, bu hamile anada mol doğum yapmasın…
Sadık TÜRK