Sofrada; bu kaşık geniş, ağzıma sığmıyor, istemiyorum. Ben de sevmiyorum, kenarları ağzımı kesiyor. Bu ne biçim kaşık, sapı kırık veya sapı yanmış diye şikâyet ediyorlardı. Aile her sofraya oturduğunda, bu tür şikayetler gündeme geliyordu.
Odun kaşıklardan bu tür şikayetlerin gelmesi üzerine yenisi alınıyordu. Yenisi de “Şimşir” ağacından yapılanı kaliteli olduğu için tercih ediliyordu. Fakat şimşir de olsa, özellikle çocuklar memnun olmuyorlardı.
Ailenin ortanca oğlu yurt dışından, getirdiği takım hâlindeki, “Yemek kaşığı” ağaçtan yapılmış değildi. İlk defa odun kaşığın dışında bir kaşık ile yemek yiyeceklerdi.
Torununun getirdiği kaşığa, Nine sevinmişti. Nine, ocak başından kalkmaz ama her şeyden haberi vardı. Hediye kaşıklar küçük fakat yemek yemeğe uygundu. Nine beğendikten sonra başka söze gerek yoktu.
Nine, doksanı geçmiş olmasına karşılık, yeni ve yenilikten hoşlanıyordu. Yaşı gereği küçülmüş, kamburu çıkmış ve bir deri bir kemik kalmıştı. Çocukların yaramazlığına, “Akıllı çocuk yaramaz olur,” karşılığını veridi. Onların oyunlarına oturduğu yerden katılır, yaptıkları yanlışlara gülerdi. Güldüğünde kalan iki dişi de görülürdü. Problemsiz hâle gelen gözleri gibi kulakları da az işitirdi. Derisi iyice kırışmıştı. Parmak eklemlerinin oynadığı görülürdü.
Bundan sonra yemekte, “Demir kaşıklar” kullanılacaktı. Nine, “Kaşıklar çok güzel, ağza uygun görünüşü güzel,” Dedi.
Nine oğluna baktı, düşüncen dedi. Oğlu, “Ana bu kaşıklar kırar dişlerimizi,” Dedi. Nine “Oğlum kaşığı ısırmayacaksın,” Dedi. Budama işini yapan bir makinen olsa, ona işlerini gördürmez misin? Dedi. İnsan iyi olana kolay alışıyordu. Çok geçmeden, sanki yıllardır, bunlarla yeniyor gibi oldu. Peynir, et, yumurta, süt, yağ, yoğurt gibi yiyecekleri buzdolabına koymazsak bozulmaz mı? Peki buzdolabı kullanmak istemez misin?
Kaşıklar kullanışlı, ağza rahat sığıyor. Kenarları ağız derisini yırtmıyor. Ayrıca kararmıyorlar. Yıkaması kolay, temiz yağ dahi tutmuyor.
Yemekte ağzını çok açmana gerek yok. Kaşık çok yemek almıyor. Gayet şık bir sofra gereci. Çizilmez, kenarı kırılmaz, ağzı kesmez. Kaşığı ağzına atarken biraz dikkat edersin o kadar. Yemeği dişlerinle değil dudaklarınla alacaksın.
Kaşıkları sahiplenme olmayacaktır. Çünkü hepsi aynı güzellikte ve kalitede. Onun için sofrada çocuklar arasındaki benim senin kavgası da ortadan kalkmış olacaktır.
“Demir kaşıklar” öyle alışkanlık yaptı ki, bundan sonra kimse odun kaşıkla yemedi.