Yedi Âlem
7) Kâmil Âlem (İnsan-ı Kâmil) Varlığın yedi aşama – tabaka – kat – âlem hâlinde bulunması ve yaratılması. Her aşama (evre – yewm) bir önceki üzere yaratılır, her aşama öncekinin taşıp görünür hâle gelmesidir. Görünmeyen (metafizik – doğa ötesi) olanın aşama aşama belirginleşmesi ve sonunda fiziki olan evrenin (mülk âleminin) meydana gelmesidir. Âlemlerin dövülerek (her aşamadan birer nüsha – özet alınıl) küçültülmesi ve varlığın “varlık amacı” olan Kâmil Âlem’in (Resûller, Nebiler ve Velilerin) yaratılması, Yedi Âlem (Yedi Kat Gök) ve Kâmil Âlem (Yedi Kat Yer) budur.
6). Fizik Âlem (Mülk – Şehadet)
Şehadet âlemi, fizik dünya, kâinat ya da evren. Görünen ne varsa en alt âlem olan fiziksel âlemdedir. Bilimcilerin görebildiği ya da görebileceği ne varsa şehadet âlemindekileri kapsar. Bu ise yedi kattan sadece sonuncusudur. Allah (c.c.) ise sadece âlemin değil, tüm âlemlerin Rabbidir.
5). Temsiller Âlemi (Âlem-i Misal) Fiziksel âlemde gördüğümüz ne varsa, misal âlemde onun bir misali yaratılmıştır. Platon bile bu âlemin farkındaydı, o’na “İdealar Dünyası” diyordu. Şunu dedi: “Gördüğümüz ne varsa sahtedir, orijinal nesneler bir üst âlemdeler, bu kâinat yansımadır.” Fiziksel âlem bir üst âlemden – âlem-i misalden yaratılmıştır. Çünkü; yedi âlemin tümü biri diğeri esas alınarak yaratılmış, ta ki bu fiziki evren oluşana kadar. Bir nevi her biri diğerinin taşmasıdır. Örneğin insan misal âleminde bedensizdir, ama bu fiziki bedene benzeyen temsili bir suret (beden) kullanır. Dünyanın, ayın, gezegenlerin, yıldızların ve galaksilerin hepsinin temsili bir sürümü misal âlemde mevcuttur.
4). Ruhsal Âlem (Âlem-i Ervah)
Melekut Âlemi ya da Âlem-i Emr (Emir Âlemi). Suret (temsiller) ya da nesneler (madde) bu âlemde birer “ruh” (tin – forum) hâlinde yaratılmışlar. Ruhsal algılar gelişmiş vaziyette olup farkındalık vardır. Artık “Kul” ve “Rab” ayrımı bu âlemde olduğu için, Allah (c.c.) burada, Ruhlardan “Misak” (Söz) aldı. Bu âlem taştığı zaman temsili suretler meydana geldi, temsili suretler de fiziki suretleri oluşturdu.
3). Ayrışma Âlemi (Hakikat-ı İnsaniyye) Allah’û Teâlâ; zat, sıfat ve isimlerini bu âlemde farklı kategoriler hâlinde ayrıştırdı. “Ayrışma” bizim bildiğimiz anlamdaki birden çokluğu yaratma değildir. Çünkü; Ruhsal Âlemden önceki ya da Ruhsal Âlemin üstündeki âlemler aklın alamayacağı ve örnekler ile anlatılamayacak kadar karmaşık (müteşebbih) bir aşamadır. Akidede Allah’ın zat ve sıfatları arasındaki ilişki şöyledir; ne aynıdırlar ne de ayrıdırlar, ne de bizim niteliklerimize benziyorlar. Ancak “Ayrışma Âlemi” denilen Üçüncü Âlemde Allah’û Teâlâ bu ayrımı yapmıştır ve zat, sıfat ile isimlerini belirgin kategoriler hâlinde sunmuştur. Ki, bu âlem taştığında Ruhsal Âlem (Âlem-i Ervah) meydana geldi. Ayrım, fiziki değildir, çünkü fizik orada yoktur. Ayrımdan maksat “anlam ayrımı” (mana ayrımı) kastedilir.
2). İlk Taşma Âlemi (Hakikat-ı Muhammediyye – Vahdet)
Zat, sıfat ve isimler “Ayrışma Âlemi”ne geçmeden evvel, anlam ayrımı yoktu ve tüm ilahi isimler ve sıfatlar zat ile birlikte aynı anlam üzereydiler, bu, yaratılan “İlk Taşma Âlemi”dir. Allah’û Teâlâ’nın nurundan bir “katre” (damla) yaratılır. Bu, fizik âleme yolculuk için ilk tepreşmedir. Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) kühnü ve hakikati meydana gelince, taşarak diğer âlemleri ve tüm varlığı oluşturdu. Allah (c.c.) tüm âlemi Nuru Muhammedi’den yarattı. Ve bu Nura sevgi besledi, sevgiden âlemler oluştu. Muhammed (s.a.v.) ile Muhabbet aynı şeydir. Varlığın sırrı bu âlemdedir.
1). Teklik Âlemi (Mutlak Gizlilik)
Allah’û Teâlâ’nın kühnü ve hakikati bu ezeli ve ebedi olan “Gayb-i Mutlak Âlemi”, İlk Aşama, Zorunlu Varlık (Vacib’ül Vücûd) âlemindedir. Allah’û Teâlâ, dışında hiçbir şey yoktur! Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Allah vardı, beraberinde hiçbir şey yoktu.” (Buhari, Yaratılış) Zat, sıfat ve isimler dahi “Zat” makamında tekliği ifade ederler. Şimdi ayeti kerimenin ince ve mucizevi beyanıyla Allah’û Teâlâ nasıl anlatılıyor bakalım: (“لَيْسَ كَمِثْلِه۪ شَيْءٌۚ”) “Hiçbir şey O’nun benzeri gibi değildir.” (Şura, 11)
Bırakın “benzeri”, eğer bir benzer varsa bile, hiçbir şey “benzeri gibi” bile değildir. Ayette مِثْلِه (benzeri) sözcüğünün başına كَ (gibi) harfi getirilerek “benzeri gibi” bir incelik ile Allah’û Teâlâ’nın kühnünün benzersizligi ve mutlaklığı mucizevi bir şekilde anlatılıyor.
“صدق الله العظيم”
Yedi Menzil
İnsan hüviyeti (kimliği) yedi farklı menzil (durak) üzere yolculuğa şartlanmış biçimde ilerler.
1). Ruh Mezili (Âlem-i Ervah) İnsanın kühnü belirginleşince Ruhsal Âlem’de yaratıldı. Burada “Kul” olduğuna dair Rabbi’ne söz verdi. Hz. Ali’nin (r.a.) şöyle dediği anlatılır, “Ben o günü hatırlıyorum.” Çünkü Ruha bilinç verilir bu menzilde.
2). Yaratılış Menzili (Anne Karnı) Beden rahimde şekillenir, Ruh, kendisine tayin edilen Ruhu anne karnında kuşanır. Yaklaşık dokuz ay burada konaklar ve bedensel ihtiyaçlarını burada giderir.
3). İmtihan Menzili (Dünya Hayatı) Anne karnından dünyaya gelmek “doğum”, gözlerini açıp dünyayı seyretme ve tanıma “çocukluk” (oyun dönemi), dünyaya alışma ve çatışma “gençlik” (heves dönemi), dünyayı yaşama ve mesken edinme “olgunluk” (tecrübe dönemi), bedenin zayıflaması ve ölüme alışma “yaşlılık” (bitkinlik dönemi) ve bedenden ruhun tekrar alınması “ölüm” yani “ayrılık” vaktidir.
4). Kabir Âlemi (Âlem-i Berzah) Kişi, imtihan âleminden geçince, Berzah “Perde” (Dünya ile Ahiret arasındaki Durak) menziline intikal eder. Burada kimlik tespiti yapılır; kimsin, Rabb’in kim, dinin ne… Kabir menzilinde kişiye geçici bir hayat hazırlanır. Sorguda kazanan “Gelinler gibi uyur” (Hadis-i Şerif) ya da Cennet bahçesinden benzeri bir bahçe tahsis edilir. Bahçeden kasıt yaşam kalitesidir.
5). Toplanma Menzili (Âlem-i Haşr) Berzah ile Fizik Âlem birbirine bitişik ama farklı boyutlarda olan âlemlerdir. Sura üfürüldüğü zaman, insanlar (ruhlar), Berzah’tan (Ruhun bulunduğu konumdan) dirilip Bedenlerine kavuşurlar, herkes bedenini kuşanıp dümdüz edilmiş dünya gezegeninin meydanında toplanır… Diriliş (Kıyamat) insanların uyanmasıdır… Bu, “doğum”dur! İnsanlar şaşkınlık ve hayret hâlde dirilirler… Herkes yalnız ve tek başınadır. Aile, arkadaş, dost ya da tanıdık kavramının bittiği yerdir.
6). Hesap Menzili (Din Günü)
Hesap durağı da bir duraktır. Haşr (Toplanma Menzili) ile Hesap Menzili arasında Sırat Köprüsü vardır. İnsanlar, bu köprüden Hesap Menziline geçerler. Herkes eline verilen Hesap Defteri (Tutanak) ile birlikte Hesaba çekilir.
7). Ebedi Menzil (Ölümsüzlük) Hesaptan sonra herkes artık hakettiği ebedi yurduna intikal eder.
—Ebedi Yurtlar
Kur’an-ı Kerim’de iki tür “sonsuzluk” kavramı vardır. Biri “Mekânda Sonsuzluk” (Halidun) diğeri ise “Zamanda Sonsuzluk” (Ebedâ) kavramıdır.
Ayeti kerimelerde Cennet (Mutluluk Yurdu) ve Cehennem (Azap Yurdu) sonsuz olarak ifade edilirler. Bu sonsuzluk hem mekânsal hem de zamansaldır. Zaten zaman mekâna bağlı olan bir süreçtir. “خالدين فيها أبدا” (Orada sonsuz kalırlar…) Bu iki ifade “خالدين” (Mekânda Sonsuzluk) ve “أبدا” (Zamanda Sonsuzluk) hem Cennet, hem de Cehennem için kullanılır.
A). Cennet: “جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۜ” “Altlarından ırmaklar akan Cennetlerde sonsuz kalırlar.” (Maide, 119) [Nisa, 57/Tevbe, 21, 22, 100/Tegabun, 9/Talak, 10-11/ Beyyine, 7-8]
B). Cehennem:
“اِلَّا طَر۪يقَ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۜ”
“Cehennemin yoluna sevk eder, orada ebedi kalırlar.” (Nisa, 169)
[Ahşap, 64-65/Cin, 23]