Basın Camiası’na “Tarsus Sözcü” gazetesini çıkararak girmiştim. Ardından Ferhat ağabeyim “Tarsus Zirve” gazetesini çıkarırken beni de köşe yazmam için davet etti. Yaklaşık iki buçuk yıl da orada köşe yazıları yazdım. Ulusal ve yerel konularda birçok konuya değindim. Söylenmemesi gereken şeyleri söyledim ve birilerini kızdırdım çok zaman. Yanlış’ı kimin yaptığının hiçbir önemi yok. Yanlış’ı gördüğünüz yerde susarsanız o yanlışa da ortak olursunuz.
Zirve gazetesine Ferhat ağabeyimle bir fikir ayrılığı nedeniyle yazı vermemeye başladım. Bu arada Serdar Sıtkı Baykal, Mersinde bölge gazetesi niteliğinde “Sonkare” gazetesini çıkardı ve onun daveti üzerine yazı vermeye başladım. Daha sonra Sonkare gazetesi de yayın hayatına ara vermek zorunda kaldığında ulusal bazda yayın yapan www.yazarport.com ve www.bilgiagi.net sitelerine yazılar vermeye başladım.
Bu sırada Neslihan Arkadaşımız, “Tarsus Postası” isimli yerel gazetesinde bana köşe verince orada da yazmaya başladım. Ve bildiğiniz gibi geçen haftadan itibaren “Tarsus Sonkare” gazetesi yayın hayatına yeniden başlayınca oraya da yazı vermeye başladım. Zira Neslihan’ı Serda’a veya Serdar’ı Neslihan’a tercih etmem söz konusu değildi.
Uzun zamandan bu yana yazılarımda yerel konulara değinmediğim şeklinde eleştiriler almaktayım. Hâlbuki son yazılarımın başlıkları bile Mersin ile başlıyordu.
Doğruyu söylemek gerekirse yerel konularda yazı yazmayı pek sevmiyorum Zira yazınız öyle ya da böyle illaki birilerinin canını sıkıyor.
Sayın belediye başkanımızla ilgili birçok yazı yazdık geçmişte. Çok canını sıktık. Fakat düşünüyorum da gereği yokmuş bunun.
Şimdi bir örnekle neden yerel konuları yazmak istemediğimi göstereyim.
Tarsus köylere hizmet götürme birliği var bildiğiniz gibi. Geçen gün de 13 tane ihale yapmış bu birlik. İhale konularına baktım. 7 tanesi ihale köy meydanına parke taşı döşeme işi. Toplam olarak 21 köyün meydanı parke taşı döşenecek. Bunun için harcanacak para da 391.762,35.- yani eski parayla üç yüz doksan bir milyar yedi yüz altmış iki bin lira üç yüz elli kuruş.
Şimdi deseniz ki ya kardeşim köylerin her derdi bitti de ortalık yere parke taşı döşemek mi kaldı? Siz parke taşı döşediğiniz bu meydanın yazın tozdan kışın çamurdan geçilmeyeceğini bilmiyor musunuz? İllaki birileri kızacak. En azından parke taşını kim satıyorsa, ihaleyi kim almışsa.
Yok, arkadaş söylemem böyle şeyler, yazmam da. Hoş yazınca ne değişecek ki sanki?