Yazarlara yazacak çok çok şey var! Amma işte yazamıyor…
Çizerlere çizecek o kadar malzeme var ki; çizemiyor, çizilemiyor işte anlayın!
Şiire dökülecek öyle mısralar var ki; dörtlüklerle anlatmak az geliyor,
Romanı basılacak o kadar olay var ki; kağıtlar kaldırmıyor, kalem yazmıyor!
Heykeli dikilecek o kadar insan var ki; anlamına uygun yer bulunamıyor!
Hikayesi olan o kadar çocuk var ki; hangi birini ele alacaksın bilemiyorum!
Resimleri afişe edilecek öyleleri var ki; tuali tutmakta zorlanıyor insan, inanın!
Nüktedanın ifade edeceği o kadar nükte var ki; anlatılamaz, bahsedilemez oldu!
Komedyenlerin güldüreceği o kadar konu var ki; salonlar dolar taşar da..!
Yasah hemşerim yasah!
Günümüz şartlarından bahsediyorum tabii ki.
Günümüz olaylarından…
Günümüz dünyasından…
Yasaklardan, engellerden, devre dışlı bırakmaktan, göz hapsi olsa iyi, nezarete atılmaktan tutun; kimden, nereden geldiği belli olmayan maskeli yüzlerden gelen tehditlere varıncaya kadar!
Bırakınız insan isimlerini yazmayı; konu başlığını bile seçemiyorsunuz!…
Sorarsanız demokrasi var, fikir özgürlüğü var, herkes hür.
Karikatürize çizimlerde, benzetmelere dikkat edeceksin.… Mesela Aslana, kaplana, kanaryaya, kutra, ata benzetmekte beis yok! Amma velakin maymun, kedi, köpek, yılan, çıyan, eşek söz konusu ise dikkat edeceksiniz çizdiğiniz konu mankenine! Oysa bu saydıklarımızın hepsi hayvanlar aleminden!
Resmedemez, benzetemezsin…Dörtlüklerle ima dahi edemez, mısralara dökemezsin…
Hatta çizimlerde resmin ağzıyla, gözüyle, burnuyla, kulağıyla, gözüyle, yüzüyle kaydırma, şekillere sokma, anlam kazandıracak eğip bükme bile olmayacak! İşte kara kalem taslak bir çalışma olabilecek o kadar.
Özünde serbest olmalı… Zira bunlar birer edebiyat, eser ya da birer sanat dallarıdır.
Konuşamayanların dili, yazamayanların eli, duyamayanların kulağı, engeli olanın engeli olarak yüzyıllardır sürüp gelen zenginliklerimizdir.…
Bunlara bir de Pandomim (mim) sanatı, yani sözsüz tiyatro oyunu, gösteri sanatının dallarından biri olan sanatçının el kol ve yüz mimiklerini ve beden hareketlerini kullanarak temayı anlatmaya çalışma sanatıdır ki, izlemekle beyin jimnastiği bile yaptırır insana, amma onu da dikkatli yapacaksınız! Zira yapılması sakıncalı konu mankeninden uzak duracaksınız!
Evet gerçekten yaşam zorlaştı.
Ekmek parasını, nafakasını bu sanat dallarından sağlayanlar da var!
Amma bitti…
Sadece ekonomik veya sosyal yaşam, ya da gündelik sıkıntılardan kaynaklı zorluklar değil; diyalog kurmak sıkıntı var, ticaret yapmak sorunlu hale geldi, işe gidip gelmek zorlaştı, gençlerin rüyası evlilik bile zorlaştı. Nasıl yapacaksa 3 de yetmez 5 diye!
Gülmeye hasret yaşıyoruz. Güldürmeye yasak koyuyoruz! Ağlamak istiyoruz ağlayamıyoruz! Okumak mı istiyorsun? Al bunu oku! Seçmek yok! Tiyatroya mı gitmek istiyorsun? Müsaadesi olanı izle! Nala mıha vuranı değil!
Sözün Özü!
Nereye gidiyoruz bilen var mı?
Yarınından ümidi olan var mı?
Huzur ve refah içerisinde seyreden bir hayatımız var mı?
Bu arınmış, hızlandırılmış, borçlandırılmış, yüklendirilmiş, içi boşaltılmış, dışı cafcaflı, albenili, poşetlenmiş, ömrünün nasıl ve niçininin sorgulanmadığı, sorgulanamadığı, belirsizlik içerisinde devam eden hazır kıta bir hayat, bize ne kazandırıyor?
Lütfen sorgulayın.
Bu yaşam kimler için sürdürülebilir? Bugün için kendilerine bir iki basit pembe tablo çizilenlerin, yarın nasıl zifiri bir karanlığa mahkum edilecekleri çok açık ve net değil mi?
gazete2000@hotmail.com