Bir serinlik çöktü içime, yağmur diyemiyorum. Çünkü su sesi duymadım. Sis mi çöktü yoksa bulutlar mı yaklaştı. Bir yaz yağmuru isterim, serin bir hava için. Sembolik da olsa serinlik katan bir yaz yağmuru isterim.
İyi haber bekliyorum tez elden, bir mektup da olabilir. Mektubun içeriği serinleten. Yüreğime su serpen. Öyle bir haber ki, haberden de öte.
Yaz yağmuru, değil o incecikten su sesi, bir gürültüyle indi vadiye. Vadiye inerken bize de uğradı. Pencerenin camlarını tırmaladı damlalar. Damlalar yorgun, damlalar güçsüz. Damlalar vadiye kadar yıkadı yolları, kaybetti tozu, toprağı.
Yoldan ve camdan hoşlanmadı, vadide dereyle hesaplaşıyordu. Bize hesap çıkartmadı. Yalnız, bağ ve bahçeyi şöyle bir suladı. Değerimi bilmelisiniz dedi. Bir akşam sulayamadığınız bahçeyi on dakikada suladım dedi.
Sebzeler sulanmış, otlar büyümekte, çevre yeşilliklerle doldu.
Yaz yağmuru esti geçti. Serinlik getirdi. Esti suyuyla ve hafif rüzgârıyla tepelerden geldi ve geçti. Yaz yağmurunu, ifade etmeye çalışırken, yaklaşan beyefendi, selam verdi. “Yaz yağmuru adına uygun bir gün” dedi. Geçen yıl, yaz yağmuru diye önemsemedik ve büyük bir felaket oldu. Önce rüzgâr attı çatıyı ve sonra çayır yığınlarını.
Rüzgârın peşine gelen sel, yolların tozunu toprağını bahçelere doldurdu. Arklar doldu sular bahçeye hücum etti. Yağmur görülmemiş şiddetteydi. Dere kaşları koptu. Ağaçlar devrildi. Kesmeye gözümüzün almadığı ağaçlar yıkıldı. Felaketin boyutu sorulmaz oldu.
Devrilen ağaçları kesmek kaldırmak da başımıza iş açtı. Motoru olan bir arkadaş ile ağaçları kestirmeyi düşünüyoruz. Yaz yağmuru bazen öyle esip geçmiyor. Zararını yapıyor ve zararı düzeltmek çok zaman alıyordu.
Bu günkü yağmur da serinletmek içindi. Panik yapmadık. Fakat belli mi olur, yağmur felakete de dönüşebilirdi.
Eskiden yaz yağmuru hafif bir esintiyle gelir. Çevreyi yoklar, sular ve giderdi.