Önceleri pek de garipsemedim hatta hiç önemsemedim. Bir çift gözün ara ara bana dikildiğinin farkındaydım ama sonuçta tatil yeriydi, etrafı süzüyor, tanımaya çalışıyor olabilirdi. Yakınlardaki masalardan birinde de oturduğuna göre…
Tesadüf olabilirdi…
Sonra bakmaları çoğaldı, bakışlarımız karşılaştıkça gözlerini ayırmamaya başladı hatta bazen gülümsemeye. Göz göze gelinen süreler arttıkça ben de ona bakma ihtiyacı hissettim, hatta o tatlı gülüşünü görmek hoşuma gitmeye başlamıştı. Bakıştığımızı farkeden yaşça daha büyük erkek, pek keyiflendi, gizli gizli bizi izlemeye başladı. İçinden çapkına bak, bir bakış, bir gülüşle kadını hemen fethetti diye geçirdi sanırım. Çünkü o da, ağzının ucunda çapkın bir gülümsemeyle bakıyordu artık bize. Biz de iyiden iyiye sardırmıştık.
Sonra masadaki bir kadın fark etti olan biteni. Fark eder etmez de hiddetlendi, sandalyesini görüş açımızı kapatacak şekilde geriye itti. Bitmişti artık göremiyordum, sonra bir baktım artistik hareketlerle eğilip kadının arkasından yolluyor gülücükleri. Nasıl sevindim, hemen vazgeçmemiş, benim için savaşmayı seçmişti. Ama beni görebilmek için öyle ters hareketler yapıyordu ki, bir yerini inciteceğinden korktum. Maceramıza tanıklık eden adam da, durumun farkına vararak çaktırmadan bir şekilde oturma yerlerinde değişiklik yaptı. Kadının değişikliğin nedenini anlamaması için de 40 takla attı. Kadın her şeyden habersiz, bir süre son derece rahat, benden kurtulmuş olmanın sevinciyle sohbetler etti, kahkahalar attı. Sonra gözü ona takıldı. Ve onun baktığı yere… Ve birden çok hiddetlendi, önce ona bir baktı, ağzını açtı ama kızamadı, yaşça büyük olanı tersledi. Yaşça büyük olan anlamamış gibi davrandı, uzaklara bakarak kahvesini yudumlamaya devam etti. Kadın hırsını alamadı bana kötü kötü baktı, adamı gözleriyle azarladı. Bir süre daha oturduk, inatla ne ben kalkıyordum ne de onlar. Kadın artık beni gözleriyle yemeye başladı, sonunda da nefret dolu bakışlarla tüm ekibi topladı gitti.
Oysa giderken hala çapkın çapkın gülüyordu. Kendine çok güveniyordu, aslında çok da haklıydı karşı konulması zor biriydi. İki kadını şimdiden birbirine düşman etmişti ve umurunda değildi. Sonraki günlerde birkaç kez daha gördüm, yanında sadece yaşça büyük adam varken, ilişkimiz az çok ilerleyebiliyordu. Yine gülücükler saçıyor, yine gözlerini ayırmıyordu. Ama o kadın var ya o, beni ne zaman görse, onun beni görünce ne kadar mutlu olduğunu, gülücükler saçtığını görse öfke krizine giriyordu. Halbuki benim yaptığım tek şey, o karşı konulmaz ilgisine karşılık vermekti. Sonra, tatil biterken gördüm onu, 2-3 gündür görmemiştik birbirimizi, beni görünce nasıl sevinçler, nasıl çığlıklar, ellerini, kollarını sallamalar, kendini yerlere atmalar…
Hemen gidip sarılmak, ayaklarına dokunmak hatta öpmek istedim ama hain annesi hemen kucağına aldı, yüzünü ters yöne çevirip, omzuna bastırdı, ilgiyi kendisine çekmek için agucuk, gugucuk yaptı ama kandıramadı. Annesinin omzuna bastırdığı yerden, şiddetle başını kaldırdı, bana baktı baktı, yüzünde kocaman bir gülüşle geçti gitti…
Meryem Hanım, aramıza hoşgeldiniz.
Hayata dair nice güzel yazılarda buluşmak üzere.
Kaleminize sağlık.