Büyük kapının önünde demir parmaklıklara yaslanmıştı. Gözleri yarı açıktı. Çevredeki olayların farkında bile değildi. Seslendiğimde başını kaldırdı ve gözlerini açtı. Niçin böyle duruyorsun otursaydınız dedim. Ağladı ve “İyi değilim” Dedi. Yüzü asıldı, belli ki sancısı vardı. Doktora götüreyim dedim. Taksiyi çağırırken hanımı da geldi ve onları hastaneye götürdüm.
“Çocuklarım olmasa görevimi yapacak durumda değilim.” Dedi. Yaparsın iyileşirsin dedim. Bağını bahçesini bırakmış “Taşı toprağı altın” diyerek büyük şehre gelmişti. “Dökülen elmamı, ineklere verdiğim sebzemi burada bulamıyorum.” Dedi. Şehirde kalmak ister misin diye sordum. Ellerini kaldırdı ve “Allah kurtarsın” dedi.
Kaç yıldır buradasın ve ne değişti diye sordum. Taksi durdu indi ve hastaneye yürüyoruz. Yaşlı amca, yirmi yıldır kötüye gidiyorum. Hiç iyi olmadı. Köy dersen, toprak çoraklaştı. Çalışan kalmadı. Herkes hazır yeme peşinde, toprağa kürek sallayan, kazma vuran yok. Su boşuna akıyor. İç çekti ve tabureye oturdu.
Nasıl geçindiğini sordum. Köyüne dönmeyi çocukları istemiyormuş. Köye dönsem ayrı bir dert dedi. Çalışan kalmadı. Köyde ekmek, süt, yağ ve peynir nerede ise yumurta domates marketten alınıyor. Onlarda çalışmadığı için geçinemiyorlar. İki yıl önce gittim; yayık ayranı içemedim. Çalışma yok. Akşama kadar kahvede televizyonda zaman geçiriyorlar. Hiçbir şey üretmedikleri için geçim derdi köydeki insanı da vuruyor.
Yaşlı amcayı acilen aldılar. Doktor, gözetimde kalsın diyerek salmadı. Ben de geri geldim. İnsanlar yanlış yönlendirildiği zaman ne kadar zor duruma düştüğüne bizzat şahit oldum.
Hastanede iki gün kaldıktan sonra çıktı ve evine geldi. Bir gün sonra onu kapının önünde demirlere yaslanırken gördüm. Akşam ona gönderdiğim balı yemiş çok sağ olsun rahat ettim demiş. Hayatın zorluklarının görmüş geçirmiş bir yaşlı insan olarak, ona sormak istediklerimi kâğıda sıraladım. İki gün apartmanın önünden geçtim. Üçüncü gün geçtiğimde yine göremeyince bakkala geri döndüm ve sordum. Bakkal baktı ve geçen hafta rahmetli oldu dedi.
Bakkal, o kurtardı biz bakalım ne yapacağız dedi. Bakkala, ona soracağım sorular vardı, sana sorabilir miyim dedim. Kabul etti ve bir sonraki yazımda bakkalın dediklerini yazacağım.
Hasan TANRIVERDİ