“Ey insanlar! Hakikat biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Siz birbirinizle daha iyi tanışasınız diye büyük büyük cemiyetlere ve küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah indinde en şerefliniz takvaca, ahlakça en ileri olanınızdır. Hakikaten Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.” (Hucurat Suresi-13)
Peygamber Efendimiz buyuruyor: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, ona yardım etmekten çekinmez, onu hakir görmez, ona hıyanet etmez!…(Eliyle kalbini işaret ederek üç defa) işte takva buradadır! Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor görmesi kafidir!. Bir Müslüman’ın diğer Müslüman üzerine kanı, ırzı ve malı haramdır!..”
Müslümanlar arasında ayrım, nefret, kin, çekişme olamaz. Çünkü İslam kardeşliği, birlik ve beraberliği emrediyor. Ne yazık ki, Müslümanlar arasında fırkalar, ayrımlar, bölünme ve parçalanmalar meydana getirilerek insanların kardeşliği bozulmaya çalışılmaktadır.
Yüce Yaratanın: “Kardeşlerinizi ıslah ediniz, aralarını bulup barıştırınız!…” emrine uyarak, bölücü değil, birleştirici, ayırıcı değil, bütünleştirici, nifak tohumları ekici değil, sevgi ve kardeşlik tohumlarını insanlar olmak zorundayız. Kardeşliği pekiştiren, bölünenleri birleştiren, düşmanlıkları dostluklara dönüştüren sevgi tomurcuklarını üreten insanlar olmalıyız zorundayız.
Peygamberimiz buyuruyor:” Birbirinize muhalefet etmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize sırt çevirmeyiniz!..”İslam bölünmeyi değil, bir ve beraber olmayı ,kardeşçe yaşamayı emrediyor. Yine Peygamberimiz buyuruyor:
“Ey insanlar! İyi biliniz ki, muhakkak Rabbiniz birdir ve babanızda birdir. Bakınız, iyi kulak veriniz! Ne Arabın Aceme, ne Acemin Araba, ne kırmızı adamın siyah adam üzerine, ne siyah adamın beyaz adam üzerine hiç bir surette fazilet (Üstünlük) iddia etmeye hakkı yoktur.Üstünlük ancak fazilet takva ile olur. Zira Allah indinde en mükemmeliniz, en şerefliniz,en fazla muttaki olanınızdır!..”(Veda Hutbesinden)
Müslümanlar arasında kin, nefret, düşmanlık, küçük görme duyguları teşvik edilerek herkes kendi grubunu hoşuna gittiği için övmekte, bir başka grubu ise şiddetle yermekte bir tür ayrımcılığa çanak tutmaktadırlar. Bu düşüncenin İslam kardeşliği ile bağdaşması mümkün değildir. Ayrıca hainlerin peşine düşerek Mehmetçiğe kurşun sıkan insanlar bizden birileri olamaz.
Allah (c.c.) buyuruyor: “Ey iman edenler,hepiniz birlikte Allah’ın ipine (Kur’ana) sımsıkı sarılın!..Sakın fırkalara, zümrelere, ayrılmayın. Parçalanıp bölünmeyin. Müminler ancak kardeştirler, o halde kardeşlerinizin arasını bulup, barıştırınız!..Allah’tan korkun, Ta ki esirgenesiniz.” (Hucurat -10)
Allah’ın emri, Peygamberimizin Sünneti hilafına ayrılan,,bölünen, birbirini sevmeyen, birbirinden nefret eden, birbirini çekiştiren gruplar oluşturmak olsa olsa düşmanın oyunudur. Birbirlerini sevmeyen, Müslüman kardeşlerine kin besleyenler Müslümanlığını yeniden gözden geçirsinler.. Adına kardeş kavgası denen gerçekte kardeşlikle ilgisi olmayan bir kör dövüşü onaylamak mümkün değildir. Bu kardeşliğe de Müslümanlığa da yakışmaz.
Allah korusun büyüklük, enaniyet,,kibir farklılık kavramına sokmaya kalkışırsak, elimize silah alıp kardeşlerimize kurşun sıkarsak, ilahi buyrukları hiçe saymış oluruz ki, işte o zamanda Müslümanlığımızı, kardeşliğimizi yeniden gözden geçirmek durumundayız!…Birlik ve beraberlik, kardeşlik , sevgi muhabbet İslam’ın özüdür.
Bu sevgiden uzak kalanları İslam’a ve kurtuluşa davet etmek kadar doğal bir düşünce olamaz!.. Türk ordusuna polisine silah sıkan hainler bizim kardeşimiz olamaz. Böylesine hainleri kışkırtıcıları Türk ve Müslüman düşmanlarını destekleyemeyiz, onlara alkış tutamayız… Bölücü terör örgütün şehit ettiği kahraman polisimize, Allah tan Rahmet diliyoruz. Mekanı Cennet olsun…Hainleri ve onlara prim verenleri de Allaha kahreylesin.
“Vatana ihanet eden hainler sonunuz hep hüsran olacaktır..Köpek gibi dağlarda ölüp gideceksiniz: Siz ancak hainlikte yarışırsınız..Rabbim sizi, tüm destekçilerinizi ve kirli hayallerinizi kahreylesin!… Yaşasın Türk Milleti Yaşasın Türk İslam Kardeşliği!…Kahrolsun hainler, kahrolsun zalimler, kahrolsun bölücüler!…”