Yaşananlardan Mutlu muyuz
Sevgili okurlarım, yıllardır düşündüğüm ve söylediğim bir söz vardı: Acaba birlikte yaşadığımız insanlarımız ülkemiz deki yaşamlarından mutlu mudurlar?
Şimdi siz okuyucularıma bu sorunun cevabını açık ve net bir biçimde, aktarmak istiyorum.
Düşününki bütün olumsuzlukların yıllara dayalı bir umursamazlık içinde unutulur olmasının nedenini, her olumsuzluğun temelimde yatan bilgisizliğin olduğunu görürüz.
Çok uzaklara gitmeğe gerek yok, kendimizi geçmişe götürdüğümüz de, başımıza ne gelmişse emperyalist güçlerin ortaklaşa hareket etmesi sonucunda gelmiştir. Daha açık söylemem gerekirse, bir takım çıkar emelli dış üçler, suçlu olduklarını her konuda kendilerini ele vermektedirler. Bu gün ülkemizin güney doğusunda patlayan mayınlar, sıkılan kurşunlar ve yiyecek içecekleriyle birlikte kim ve hangi ülkenin destek ve yardım ettiği apaçık ortadadır. Ne hazindir ki üstüne üslük bir de dost görünen bu ülkelerin yaptıkları düşmanca hareketin ta kendisidir.
Dost dediğimiz ve iş biriliği içinde olduğumuz savunma paktı olan “Nato” ve işbirliği yaptığımız ülkelerin foyası, bu günlerde ortaya çıkmış oldu. Bu hain davranışın içinde olanlarla birlikte hareket eden Arap güçleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletini hiçe sayarak, anarşistlere yardım ve yataklık etmektedirler.
Peki, her gün gençlerimiz ve askerlerimiz şehit olurken, bunun sorumlularının kim olduğu ortada olmayacak mıdır? Böyle bir umursamazlığı ve vicdansızlığı kim kabul edebilir?
Bu soruların karşılığı verilmeden, insanların ufkunu daraltarak, gelişen olayları hiçbir zaman yokmuş gibi göstererek, hatta kendi düşüncelerine karşı çıkanları isyankâr gösterecek, günü kurtarmaya çalışmak, hiçbir zaman, hiç bir devlet adamlığına yakışmaz.
Bu gün kullanılan yöntemlerin başında gelen öncelikli işlerden en önemlisi, gücü elinde tutanların bilim ve hukuku devre dışı bırakılarak, çözümleri kendi yöntemlerle haletmeye çalışmalarıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, çoğunluğa dayanılarak, çıkarılan kanunlarla kendi düşünceleri doğrultusunda kanunlar çıkararak çok doğru işler yaptıklarının kanıtı sayılamaz.
Sevgili okurlarım. Adaletin varlığından şüphe edilmesi, bu gelişmenin bir tarihi süreç olduğunu ortaya çıkaracaktır. Ne zaman ki adalet baş kaldırır, ben kendime geldim derse, yürüyüşlerin o anda duracağı gibi, huzur ortamı da kendiliğinde oluşur.
Bizler yaşadığımız ülkemizde, mutlu yaşamak istiyoruz. Bizi mutsuz etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. O zaman size soruyorum, “yaşananlardan mutlumuyız.”
BAKIŞ
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar- Şair