Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Yaşam bazen iki ses arasındaki süre kadar bazen de bir çığlık kadar uzun olabiliyor. Sessizliğine büründüğümüz günlerin sonunda vardığımız yerler hep yalnızlığımız oluyor… Kalabalık içine saklanmış seslerimizle sessizliği sonsuza kadar geçmişin belirsizliklerine terk ederek…
İnsanlar vardır hayattan beklentileri olan, hayatlar vardır insanlardan beklentileri olan… Her iki durumda da mutluluğa ulaşmak zordur… Mutluluk; ulaşılması güç olan hedeflere ulaşamamak ancak ulaşma umuduyla yaşamaktır aslında…
“İnsan bugün açan yarın solan kır çiçekleri gibidir, insanın zamanı ancak bir mevsimdir, gelir ve geçer…” İşte o mevsim aralığında insan hayatı öğrenir…
Öğrenme, doğumla başlayarak kendinde var olanı yok etmeden yeni bir duruma geçebilmektir. İnsanın herhangi bir konu hakkında bilmediğini kabul ederek üstesinden gelmek için uğraş vererek irade göstermesidir. Bu durum ölüme dek devam eder ve sınırı da yoktur.
Bazı durumlarda keyif içinde alınan, kendimizi yenileyen öğedir. Bir sonraki adımda da davranışlarda değişiklik yaparak, tarihsel süreçte ise hüzünlü bir aydınlığı anlatır öğrenmek. Merakla bağlantılıdır. Anlamayı gerçekleştirerek nice gerçeklerin gün yüzüne çıkışıdır öğrenmek.
Yaşadıkça hayattan çok şeyler öğreniyoruz. Bazen ders alıyoruz, bazen akıllanmayıp aynı hataları tekrar yapıyoruz. Kimi kazık yiyor dostundan, kimi nankörlük görüyor akrabasından, kimi ne yapsa sevdiklerine yaranamıyor.
Öyle zamanlarda bazıları için aralık duran kalp kapılarını ardına kadar açmayı, bazılarının da o kapıyı yüzüne kapatmayı öğrenmek gerekiyor…
Öğrenmenin yolu dikenli ve taşlıdır. Anlamlı bir hayatın özetinde dipte kalmış hayat acıları vardır. Öğrendiğimiz her şeyi cayır cayır yanarak öğreniyoruz. Yandıkça pişiyoruz, piştikçe olgunlaşıyoruz.
Geçmeyecek şeyler vardır hayatta, geçmeyecek ama dinecek, geçmiyor, unutmuyorsun ama onunla yaşamayı da öğreniyorsun.
Şair Ataol Behramoğlu da “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var” şiiriyle öğrenmenin önemini dizelerine şu şekilde taşımaktadır: “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var/ Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi/ Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten/ Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği.” Eğer insan, “Her şeyi ben bilirim.” diyorsa kendi önüne engel koymuş demektir. Her konuyu bildiğini sanıyorsa kendini öğrenmeye kapatmıştır.
Özgür irade içinde herkesin yaşayacağı tecrübe farklıdır. Yolun başı ve sonu arasında tek fark, yolun sonu bellidir. Anlamlı bir hayat hem kısa hem uzundur. Önemli olan yaşam, içine sığdırdığımız değerlerle ölçülür.
O nedenle sana kendimden daha fazla değer verip kendimden daha çok sevemem…
Sende herkes kadar değerlisin, herkes kadar önemli, herkes kadar sevilirsin, herkes kadar çabuk unutulursun; o kadar abartma kendini! Herkesten fazla sevebilirim ama ederin kadardır cebimdeki!
Dedim ya daha fazla sevemem seni çünkü şu hayat denilen büyük okyanusta, hepimiz birbirimize benzeriz… Çünkü hepimiz bir su damlasıyız. Her su damlası gibi, an olur buharlaşırız, bulut oluruz, yağmur oluruz, kar oluruz.
Ve tıpkı kar taneleri gibi, hiçbirimizin şekli diğerine benzemez. Dışarıdan bakan göze kar tanesiyiz, içimizde birer mucizeyiz.
Madem biz mucizeyiz, madem her birimiz çok değerliyiz, nasıl olur da birbirimizden üstün oluruz? Nasıl olur da kendimizi başkasından yukarıda, aşağıda, değerli, değersiz görürüz?
Ben seni en çok kendim kadar sevebilirim. Seni yaratan yarattı beni de! Ne senden daha değersizim, ne senden daha kıymetli…
O yüzden en çok kendim kadar severim.
İnsanı değerli yapan ne parasıdır, ne bilgisi; yüreğinde nereye ulaşabildiğidir önemlisi… Sevgi ve akılla birleşince ruh, anlam kazanır belki.
İnsan, sevebildiği kadar büyür, değişir, gelişir ve bu dünyada yaşıyor oluşunun sebebini keşfetmeye yaklaşan yola gider. Ancak sevmenin anlamını kavrayamadıysa aklın ve kalbin, ruhuna da faydası olmaz.
Ben severek kendimi geliştiririm. Kendimi deneyimlerim, görürüm, keşfederim. O yüzden sevmek çok değerlidir, o yüzden sevmek benim mucizemdir.
Sevgi yol haritamdır, nereye gideceğimi onunla öğrenirim.
Ancak sana olan sevgiyi, kendimden önde tutamam, o zaman varoluşuma karşı gelirim.
Bilirim kölelik değildir sevmek, kendini değersizleştirmek değildir. Egonu büyütmek, varlığını abartmak da değildir.
Sevmek; kendini başka gözlerde yeniden keşfedebilmektir. Kendi olanı ortaya koymak, daha iyiye giden yolda yürümek için yol arkadaşı seçmektir.
O yüzden bana göre herkes kadar değerlisin ve ben herkesten daha çok sevebilsem bile; bir gün gitmek istersen ancak tebessüm ederek sana yolu gösterebilirim. Seni kendimden fazla sevmek, yaratılışıma ihanettir inan.
Ama kendi sevgimi dağıtırım bol keseden. Almak isteyen alır alırsa bende onun sevgisini alırım. Kalp kapım sevgiye açıktır gerçek sevgiyi bilenler girerler…
Peki, “Biraz bana beni anlatın hadi, sizce nasıl bir insanım?” diye sorsam…
Ne derdiniz? Boş verin bir şey demeyin, bırakın kalsın kendi halinde…
Çekince koptuğu için mi bilinmez ama en çok çekilmez olduğu zaman güzel geliyor hayat bana…
Hayat bir romandır. Dünya da bir romanın sayfaları. Bizde o sayfalar arasına serpiştirilmiş birer kuluz, dolaşırız, gezeriz, otururuz bir şeyler yaşarız her birimiz. Âmâ bazılarımız iz bırakır, bazılarımız izini silerek dolaşır. Allah yaratırken kullarını içine her katkıdan koymuştur…
Bunların başında sevgi gelir. Sevgi kutsaldır, ardından umut gelir, umut etmek güzeldir, o yitirilmeye gelmez… Sevgiyi vermiştir Allah yarattığı bizlerin kalbine, önce onu sonra kullarını, sonra doğayı ve diğer canlıları ve dahi cansızları sevmemiz için. E bu sevgiyi bir başımıza tek başımız içimizde saklamak bencilik olmaz mı sevgili dostlar?
İşte bende umutla içimde büyüttüğüm ve her sabah taşkınını yaşadığım sevgiyi dağıtıyorum. Ve dağıttıkça çoğalıyor, umudumu yitirmeden dağıtıyorum, tokat yesem de öbür yanağımı uzatıp yüreğimde ki sevgiden bir tutam daha koparıp veriyorum… Beni ne kadar üzmüş olursa olsunlar, ya da ne kadar sinirlendirirse sinirlendirsin, ne kadar canımı yakmış olsalar da… Bana yürekten bir seslenişlerine, bir sarılışlarına, kardeşim, dostum, arkadaşım demelerine tüm hayatımı feda edebilirim…
O zaman kabul buyurup sevgiyi benden aldıysanız sırada şunlar var günü yaşamak için; hayatı türkü gibi, şarkı gibi, klasik bir müziğin içindeki keman sesi gibi haykırmak ve yaşamak, güne günaydınla başlamak, günü günaydınlara devirerek gitmek ve günün içinde aydın olmak, aydınlık olmak, güne katılmak her bir yüreğe uzun sağlıklı ve mutlu günler dileyerek çok teşekkür ederim…
Ben lafı yine fazla uzattım galiba. Daha fazla uzatmadan, Şems’in sancılı doğum saatinde, gülen yüzüyle Dünyaya ve insanoğluna göz kırpışının sihrini bozmadan, sizlere bir demet gülün içine koyduğum sevgimden, yüreklerinize beyaz güvercinlerle gönderiyorum lütfen kabul buyurunuz can dostlarım…
Sevin hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun, gecenizden doğan sabahınıza selam olsun… Hoş kalın, hoşça kalın ama hep sevgiyle dostça kalın..
#öskurşun#