İnsanların arzularından biri de yaşam standardını yükseltmektir. Bu arzu genç dönemin ideali olmalıdır. Buna rağmen yaşam standardına erişmeden, acı sona ulaşan kişilerde yok değildir.
Yaşam sürenin ne kadar devam edeceğini bilmek mümkün değildir. Hayatın bu büyük sırrı, “yaratanın” bilgisi dahilindedir. İnsan yalnız, yaşadığı sürece beden ve ruh gücünü korumayacaktır.
Daha güçlü yaşadığımız, devre “gençlik çağıdır.” İnsan gençlik çağının korunması ve uzun sürmesi için çeşitli çarelere baş vurmaktadır. Çareler ömrün uzayacağı anlamına gelmez. O halde yapılanlar, yaşam standardını yükseltmeye yöneliktir. Yükseltmek, rahat yaşamaktır. Ömrü uzatacak olsaydı, sarayında yaşayan diktatör ve avenesinin ömürleri uzardı.
Doğanın iyi yönlü etkisinde, gelişmemizi sağlasak da ömrümüzde, değişen bir şey olmayacaktır. Ancak sağlıklı oluruz, ama değişmeyen zaman dilimi ömürdür. Genç kalmak için yapılan, müdahaleler, sonuçta ömür süresine, yenik düşmektedir.
Yaşarken cefa çeken kişiler, modern yaşantının devamını başaramıyorlar. Başarısız olmalarının nedeni, sosyal yapıdaki güvensizliktir. Çünkü görevleri dolayısıyla, zamanın elvermemesi, moral ve disiplinsizlikten dolayı vaktinden önce yıpranmaktadırlar.
Ömür denilen sürenin, huzur içerisinde geçirebilmesi, vücudun fizyolojisine bağlıdır. Genel bilgimiz odur ki, bu durumda, keyfinde bir yaşam gerçekleşir.
Yaşamını keyifli geçiren kişiler, dert ve sıkıntıdan uzak durur. Saygın bir toplumda çevresel etkilere karşı korunaklıdırlar.
Hasan TANRIVERDİ