İzmirliler’in akın ettiği Alaçatı Ot Festivali’nde ben de eksik kalmadım ve iyi ki gitmişim. Bu yıl her zamankinden farklıydı, gelenler kalabalığa aldırmadı, festivalin keyfini yaşamayan yok gibiydi. Demek ki diye düşündüm, bir festival, doğru bir tema ve doğru stratejilerle yapılırsa beşinci yılında dört dörtlük olabiliyor.
*
Alaçatılı kadınlar mı hamaratlıkta uçmuş, yoksa bu işi profesyonelce yapanlar mı toplanmış gelmiş ayrımına varamasam da, onlarca yiyeceğin tadına eksiksiz bakarak geçti çoğu zaman. Zeytinyağlıların dibine vurduk. Böylesi otların çoğu Ege’den başka yerde yok. Isırgan, ebegümeci, turp otu, radika, arap saçı, kazyatağı otu, kuzukulağı, yabani pazı, gelincik, iğnelik, şevketi bostan, sütlü ot, labada, koca karı iğnesi, karabaşotu.
Herşey lezzetli,sağlıklı. Otlardan yapılan, denenmemiş tatlı, hamurişi neredeyse yok. Ne gördüysem bir parça tadarken, enginar tatlısını yemeğe cesaret edemiyorum. Benim yemeği göze alamadığım enginar tatlısı yemek yarışmasında ikinci oluyor. Bir arkadaşım tadının çok güzel olduğunu söylediğinde standa yeniden gitsem de nafile.
Hiç kalmamış. İşte tanıtımın gücü.
*
Alaçatı tüm bu organizasyonları da güzelliklerini, lezzetlerini, doğasını tanıtmak için yapıyor ve başarıyor. Ot festivali, yaz ayları dışında da ilçenin canlandırılması stratejisinin parçası. Bir ilk de yaşanıyor ve Alaçatı eski belediye başkanı Muhittin Dalgıç bu kez Çeşme Belediye Başkanı olarak organizasyonun başında.
Festivale yoğun ilgiden Başkan Mutlu, Çeşme için hedeflerini yükseltmiş. 9 merkez, 9 marka, 9 festival ile neredeyse her ay İzmir ve çevre ilçeleri çekmeye çalışacaklar.
*
Dalgıç için sınav şimdi Çeşme. Alaçatı’yı ülkedeki ilk üç turizm beldesi arasına koyan belediyecilik anlayışının Çeşme’yi hem sarması hem de aportta bekleyen yüksek yapılaşma taleplerini frenlemesi gerekiyor. Meydanlarda, kebapçılara izin vermeyen, plastik sandalye koydurtmayan, yapılaşmada kendi kriterlerini getirerek Alaçatı’yı Alaçatı yapan Dalgıç ilçede farklı cazibe merkezleri yaratmaya kararlı.
Zaman gösterecek ama işi eskisinden zor. Yalnızca Çeşme değil, tüm yarımada ihmal edilmiş bir cennet. Neredeyse her yeşilliğin arasında keyfe göre yapılmış ucube yapılar ürüyor.
Yılların eksikliğini giderecek, turizm odaklı kalkınmayı planlı gerçekleştirecek ve mutlaka yeşili koruyacak kriterler şart. Festival yapacak ot kalmayan günler gelmeden, tüm başkanlar stratejilerini net belirlerse ‘Yarımada’ hakikatten Alaçatı modelindeki gibi Türkiye’yi ıskandıran bir cennet olacak.
