Yarım asır ağır taşımacılık yapmış, yenilenmemiş ve gücünü kaybetmişti.
Yılların kamyonu, kendini yirmi beş yaşında delikanlı sanıyordu. Hırıltılar arasında hangara çekilmiş olsa da.
Aynı gün, deniz kıyısında çöp toplayan Nine, eğilip doğrulmadan yorulmuş olacak ki, dizlerinin üzerinde sürünerek atıkları toplayıp temizlemeye çalışıyordu. Kamyon gibi hırıldıyordu.
Öğretmen; Nine ne yapıyorsun? Bu kadar çöpü sürünerek temizleyeceğini mi sanıyorsun.
Nine; öyle niyetlendim…
Bir taraftan da giyecekler, kamyona dolduruluyordu. Herkes işin bir tarafından tutuyordu. Kamyonu tanıyanlar ise telaşlanıyordu.
Öğretmen, şoföre yaklaştı; Kilometrelerce yolu kat edebileceğine inanıyor musun?
Şoför; Niyetimiz ulaşmak. Onların yanında olmak ve yalnız bırakmamak.
Öğretmen; Hayallerinin gerçekleşmesini diliyorum, dedi.
Şoför; Rüyamda görsem inanamazdım. Kamyon, bir iki saatte, giyim eşyalarıyla doldu.
Öğretmen; Yoğun bir duygusallık yaşıyoruz. Koşturan insanlara bakar mısınız? Yardıma koşanların da yardıma ihtiyaçlarının olduğunu fark ediyorum. Bu insanların, kendine de yardımları dokunsa. Burada kamyonun da bakıma ve yardıma ihtiyacı olduğunu bilmelisin, dedi.
Şoför; insanlar ne yapabilirim diye çırpınırken, yöneticilerin, saraydan talimat beklemesini kabullenemiyorum. Yıkık kamyonu kısa zamanda dolduran insanlar bu halde felaket yerine gidiyorlar, inanamıyorum. Evindeki belki tek battaniyeyi sarıp sarmalayıp kamyona koşan dedenin, dikkat edin gözleri de yaşlı.
Bütün bunlara karşı Kızılay’ın çadır fabrikasını yandaşa kiralaması, çadır ve yemek satması insanın kanına dokunuyor. Şu gözü yaşlı dedeye Kızılay’ın çadır sattığını söylesek ne diyecektir.
Öğretmen; kamyonu yükleyen insanları bu halleriyle felaket yerine götürün yöneticiler görsün. Bu milletin ne derece alicenap olduğunu. Topluma üst perdeden bakanlar belki de utanırlar.
Şoför; dünyanın dönmesine kimse müdahale edemiyorsa, yardım sever insanlar da bir dünyadır. Saraydan çıkanların halka vereceği hiçbir şeyi kalmamıştır.
Öğretmen; İlk günlerde sahaya inmek için talimat beklediler. Ayrıca yardım araçlarına da el koydular. Nedeni sonra anlaşıldı, yardım yazısını kaldırıp kendi isimlerini yazmakmış. Bu davranış için birkaç gün sıra bekleyenler bile olmuş.
Kamyon hazır olduğunda, direksiyona geçen kaptan şoför bir türlü arabayı çalıştıramadı.
Yapılacak olan, yıkık kamyonun yerine yeni bir kamyon bulmaktı. Öyle de oldu, insanların göz yaşları ve el sallamalarıyla, yolculuk başladı.
Şoför, yöneticilerle işimiz olmaz, dedi.
Hasan TANRIVERDİ