Son günlerde herkes şikayet edip duruyor.
Kimi eşinden, işinden, dostundan, komşusundan, pahalılıktan, hayatından, siyasi iradeden,vs…vs…vs.
Ve hatta kimileri yalnızlıktan şikayet etmekteler.
Bugün Oğuz Atay’ın anlamlı bir sözü çok da hoş esti gönlüme…Diyor ki;
“Yalnızlığına iyi davran, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kim bilir?”
Doğru da…
O yalnızlık limanına çekildiğimiz zamanlar hiç de yalnız kalmıyoruz ki…
O dakikalarda neler neler yuvarlanıyor belleğimizden.
Mutsuzluklarımız…
Hayal kırıklıklarımız…
Pişmanlık ve keşkelerimiz…
Beklenti ve umutlarımız…
Kırgınlık, kızgınlık, dargınlıkla hala süren öfkelerimizi…
Ve daha neler neler?
Hangisine sahip çıkalım ki?
Yazara göre iki olasılık var sanırım.
Biri, yaşadığımız olumsuzluklardan kıssadan pay almak…
Diğeri ise; yaşanılmış, yaşanılacak güzelliklere sahip çıkmak…
Zira hayat bir kum saati gibi hızlı akıyor!
Onu yaşarken geç kalmamak gerek.
Biliyor musunuz?
Önceden korkardım yalnızlığımdan. Evdeki tüm ışıklarını açardım. Öyle uyurdum geceleri.
Şimdilerde tüm ışıkları kapatıp uyuyorum.
Korkmuyorum. Çünkü;
En sevdiklerim konuk oluyor sol yanıma. Anılarım üşüşüyor akıl soframa. Dost muhabbetleri apansız geli geliveriyor gönül soframa…
Geçiyor üzüntüm…
Hafifliyor yüreğim….
Sabahları ilk uyandığımda aynaya bakıyorum:
Hem ruhsal hem bedensel olarak sağlıklı olduğum için teşekkür ediyorum…
Sonra dolabıma açıyorum; ekmekle zeytini görüyorum: Teşekkür ediyorum…
Sonra göğe, yere, dağlara değiyor bakışlarım. Nefes aldığım için teşekkür ediyorum…
Ve sonra beni sevenleri, sevdiklerimi düşünüyorum: Var oldukları için dualar ediyorum…
Teşekkür edeceğimiz öyle çok neden ve sebep var ki…
Çok severek ve içinde bulunduğum anı yaşarken şöyle düşündüğüm de oluyor hani…
Örneğin, denizde yüzerken;
Her şeyi benden almak için sanki 24 saat çalışan biri varmış, gibi teşekkür ederek yaşamalıyım.
Kollarım yana doğru açık olarak sırt üstü uzanıyorum suyun yüzeyine…
Gökyüzünü kucaklıyor hissiyle hem de…
Göğün o huzur veren rengine dokunuyor gözlerim.
Fısıldıyorum; bu güzellikleri bize sunan yüce varlığa:
“Teşekkür ederim,” diye…
Emine Pişiren/ Akçay