Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben.
Günaydın Yaşam… Günaydın Hayat…
Hiç halim yok uyanmaya,
Bedenimdeki yorgunlukla yerimden kalkmaya,
Midemdeki ağrıyla kahvaltı etmeye, yorgun kollarımla bir şeyler karalamaya,
Birilerine tutunmaya, sarılmaya… Birilerine bir şeyleri anlatmaya…
Ama diyorum ya her hüzün tek kişilik, dertleşmek dediğin ise bildiklerini dönüp dönüp kendine anlatman aslında…
Yine de gün sana aldırmadan doğuyor işte!..
Her gün doğumuna yetişecek halim yok ya?
– Gün doğumu yetişsin bana.
Ben uyandıktan beş dakika sonra doğsun dağların ardından Şems.
Dört dakika da yansısın camıma,
Üç dakika da ısıtsın bedenimi,
İki dakika da sarsın ışığı İzmir’in semalarını,
Bir dakika sonra o/nlar-siz/ler mesela,
GÜNAYDIN dersiniz belki bana,
Demeseniz de gün/ aydı şafakta,
Dönüşü yok Şemsle başlayan, yalnız olduğun hayat yolunda, tek kişilik kalabalıkta…
Yalnızlığın üzerine ne koyarsan alır. Terkedilmişliği koy, terk etmeyi koy, gidip dönmemeleri koy, gelip görmemeleri, tercih edilmemeyi koy, tercih etmemeyi, sessizliği koy, izsizliği koy, çay bardağı şıkırtısını koy, sevinçsizliği koy, ıssız gözyaşlarını koy kendin sildiğin, kendi gölgenden başka gölgesizliği koy… Uzaydaki bir kara delik gibi her şeyi üzerine koy, hepsini alır yutar ama hiç birini yok etmez. Bilinmez bir yerde öylece durur. Ağırlığı yoktur ama en küçük zerresi bile çoktur…
Orhan Veli şöyle demiş;
“Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.”
Cemal Süreya, bir şiirinde;
*Sigara paketimi, masada unutmuşum. Sandalyede, tıpkı benim gibi oturuyor boşluğum. Bir eli alnında benim gibi. Ama biraz daha mı hüzünlü? Otururken de biraz daha mı çıkarıyor kamburunu?*
Hasan Ali Toptaş ise;
“Yalnızlık alıp karşına kendini, öteki kendinlerle konuşmaktır. Bakışmaktır, öteki kendinlerle dövüşmektir. Kimi zamanda öldürmektir, içlerinden sana en çok benzeyeni, benzemiyor diye.” demiş yalnızlık için…
Boş ver; bazen yalnız olmak iyidir, kimse seni kıramıyor o zaman. Yalnızlığın kolunda ki yolculuk güzeldir. Sadece sana ait olan, senin kolundan çıkmadan yürüyen, ya da kimsenin elinden almayacağı bir zaman dilimidir…
Neyse ki bu yolda beni ısıtan, sarıp sarmalayan, benim acılarıma ortak olan tek bir şey var, oda lanet sigaram… Yakarsın bir tane ömrünle beraber tükenir yalnızlığın…
Var olan ses fısıldadı kulağıma; yeter artık, bırak benim hükmümle eline aldığı kalemi. Bu gün buraya kadar…
Dedim; müsaade et ey yüce ses, son bir veda yazayım bu güne giderayak, bir hatırlatma bir anı bırakayım.
Haydi ya kulum, ‘çabuk ol’ dedi, ‘zaman az,’ ‘vakit dar,’ ‘hayat dediğin aldığın iki soluk arası…’
Haydi o zaman, şimdi günü değil ama şu yalnızlığı bitirelim dostlarım…
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, evet ben; ‘Buradayım…’______Her bir yüreğe uzun sağlıklı ve mutlu bir gün, güzelliklerle yüklü bir gün olsun, içi sevgi dolu hayat ağacınızın dallarına asılan.
Sevin sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gününüz aydın ve bereketli olsun. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… hoş kalın, hoşça kalın, dostça kalın ama hep sevgiyle kalın…
#öskurşun#