YALNIZLIK
Nefis bir akşamdı. Yıldızlar düne göre daha parlaktı. Ay doğmuş ve aydınlığını yansıtıyordu. Yıldızlarla karşılaştırmadım, aydınlatma açısından değerlerini.
Bir tarafta derenin çağlayan suyu, diğer tarafta dalgaların gümbürtüsü. Suların çağlaması ve gümbürtüsünü aynı notalarla değerlendirdim. Ortaya inanılmaz güzellikte bir ses kümesi çıktı. Dalgalarla ilgilendim. Kıyıları nasıl dövdüklerini düşündüm ve tükenmeyen bir enerji dedim.
Bir iki kuş sesi duydum. Ağaç dalı mı bulamamışlardı. Her taraf orman halbuki. Dertleri neymiş acaba. Dünya bana aitti. Ay ile kontağımız iyi başladı. Ayaklarımı uzattım. Işığı nasıl yansıttığını düşündüm. Acaba dünya da mı ışık yansıtıyordu.
Aynanın yüzeyini pürüzlü hâle getirsek, her tarafı eşit mi ışığı yansıtır. Ayın yüzeyi taşlık ve tepelik diyorlar ya. Bana düz ve yansıtabildiği en güzel ve net ışığını gönderiyordu. Mutluydum, ayımdan ve yıldızımdan. Yalnızlığımı kitap sayfalarında gidermeyi düşünürken, nerelere gittim.
Tepeler istemedi beni herhalde ve gönderdi rüzgârını. Rüzgâr sarstı beni ve içeri geçtim. Kitap sayfalarına daldım. Cama vuran damla sesiyle irkildim. Az önceki havaya bak şimdi ise kış geri geldi.
Elimdeki kitaba döndüm. Birbirlerine düşman olan iki komşunun yaptıklarını anlatıyor. Etkilenmemek mümkün değil. Demek ki insanın yapısında var. Denir ya mayasından geliyor diye. İnsanın mayası, ana ve babasından getirdiği genlerdir. Genler, dış etkilerle çarpışıyor ve insanın görünen karakteri belirleniyordu. Demek ki bizim görünen karakterimiz, genler çarpı dış etkilerdir.
Söyle bana arkadaşını ne olduğunu bileyim diye boşuna demezler. İnsanın davranışlarında çevresinin etkisi büyüktür. Bu konu da genlerin belirlediği karakterlerin zekâ ürünü, çevresel olanlar ise, hissi olduklarını söyleyebiliriz.
İnsanların zekâsını kullanmaları gerekir. Zekânın kullanılması “Akıl” olarak bilinir. Akıl hareketi esastır. Çevresel hareketler hissidir. Hissi davranışlarımızda yanılma payı yüksektir. Akıl hareketini geliştirmek ise okumakla sağlanır. Okumak, zekânın işler hâle gelmesi demektir.
Okuma, öğrenme ve okuduğunu anlama, sonra işi başkasının üzerine at. Allah sana akıl vermiş kullansana. Kullanan seni sömürüyor. Kullanan seni köle yerine koyuyor. Öyle bir köle oluyorsun ki, inanılmaz. Bunları okuduklarımızdan öğreniyoruz.
Yalnız kalacaktım kitap sayfalarında ama okumak ve okuduğunu anlamak konusu beni yorumlara sevk etti.
Güzelim toprakları kendimize zehir ediyoruz. Nasıl bir anlayış düşünemiyorum. Bir insan bu kadar mı köle ruhlu olur. Aşı merkezlerini kapat, camilerde kapandı dua da edemeyeceğiz. Köylüyü suyundan uzaklaştırdılar. Ülke insanını kendine has olan bitkisel tohum ve fidanlardan uzaklaştırdılar. Yetiştirenlerin de bahçesini dağıttılar. Su borusu geçireceğiz diye. Bunu vatana kast etmek isteyenlerin yapacağı gibi.
Böyle bir niyetiniz varsa, bu toprakları terk edin kimse sizi tutmuyor.
Korana için, “Evde kal” sloganı ile mücadele ediyoruz. Bakan kalkmış ihaleye giriyor. İyi ki, ağızlarına bir şey takmışlar. En azından konuşmalarını duymuyoruz.