Yalan dünya sözü doğru mu?
Kimimiz “Yalan dünya…” demişiz ama ahirete tarla yapmamışız bu yalan dünyayı… Ne de “HİÇLİĞİMİZİ anlamış ne de Allahı ululamışız…
“Yalan dünya” deyip, zekatını verdiysen doğru. Ama zekata muhtaç olmuşsan yanlış. Çünkü malı vasıta edecektin rıza için… Rıza büyük ödül. Ancak malını, makamını, canını verenler onu hakkediyor… İşte kur’an… Delil bir ayet değil… Bütünü buna delil… Bütünü senden bunu yapmanı istedi…
Yalan dünya” deyip namaza sarıldıysan, oruca sarıldıysan, orucun ve namazın ruhuna sarıldıysan, secdeye ve ruhuna göre bir hayata meylettiysen, kurtuldun. Değilse cehenneme tarla oldu dünyan, ve cehennem öğretecek. “Yalan sandığın o dünya…”cehennemin yoluymuş. Ne dünya yalanmış nede sen. İşte diriltildin, işte o yalan dediğin dünyada doğru işler yapmamanın cehennemindesin… İşte cemalullahtan uzaktasın, hem de çok uzakta. Sarılacaktın o yalan dediğin dünyaya ve vasıta edecektin, cennete cemmale… “Allah boş yere yaratmadı onu ve seni…” imtihandaydın, yani yarıştaydın ey gafil yarış vardı… anlamadın. Bu dünyayı kötüleme değil, dünyayı Allahı ululamak için kötüleme yarışıydı. Amacı anlamalıydın, görevini anlamalıydın. Zaten söyleyen bunun için söylemişti. Ama sen tembel oldun. Bezgin oldun… Beğenmediğin o dünya cemalullah kazandıracaktı…
Senin işin yalan dünya demek değil Allahı ulula bu misafir hanede. Göndereni ulula… Misafirhane burası… Sahibini tanıtan rızıklar var sahibini tanıtıyor, süsler var sanatkarını tanıtıyor… Alim olan adil olan olan Allahı tanıtıyor, bu misafirhane
Güneş unutmuş seni köyüm
Köyüm günlerdir acılar içindesin
Güneşin gülen yüzü yok gündüzünde
Çetin sende kış ve gece bahtsız köyüm
Yorgun gibi gökte yıldızlar gecende…
Koşuyorsun dörtnala varılmıyor ışığa…
Yıldızlara yorgunluk yakışmıyor
Güneş geç kalmanın hüznü ile gelsin
Gitse artık kış
Yazı çağırıyor taze yeşil otlar
Boyları küçük küçük bu çocukların
Şu soğuk kış sabahı ağlama zamanı
Çiğ düşmüş üstüne hepsi kalbim gibi
Kalbime öksüzlük yakışmıyor…
Savaşsana güneş
Savaşsana daha gür sesle şimdi
Zamanıdır mutluluğun
Ağaçların gölgelerinde sana binlerce gülücük varken
Ağaçlara öksüzlük yakışmıyor…
Köyüm şimdi unutabilirsin o kış gecesini
Gizlemişti bahçeni
Silinmişti ağaçlar
Susmuştu kuşları
Bak bahçenin üstünde şimdi
Güneşin ilk ışıkları
Ve ilk savaş
Bedir gibi
Bu bahçeye gül yakışır…
Oh oh kutlarım savaşını güneş
Sevincim uçmaya hazır kuş
İşte soğuk yorgun,kış yorgun
Sanki bahardan bir günün ikindisindeyim
Kış ortasında
Çiçek açacak sanki ağaçlarım
Erik ağaçları öyle mutlu
Köyüm bir gül köyüme bahar yakışır…
Ah ah o kış gününün acımasız akşamında
Ahir zamanın acımasız bir akşamı gibi acımasız o
Ölmesin güneşin cesur askerleri tek tek vurulup
Gelmesin acımasız kış gecesi
Aman batma güneş
Olmasın akşam
Osmanlının yetimlerinin üstüne çöken o akşam gibi bir akşam
Bitmesin bir güzel rüya daha
Güneş şefkattir şefkate batmamak yakışır…
Kurulmaz bir böyle güzel dünya daha
Batıyor musun güneş
Neden batıyorsun güneş
Bahar buldu bahçem
Kalbim gibi ağlasın şimdi bahçen de köyüm
“Nafile bütün dualarım Allah’ım” dedirtme Allah’ım
Bir faydanız olsa ey dualarım şimdi
Allah’ım bir yol bulsa dualarım şimdi…
Bahar sana gitmek yakışmıyor…
Sevinemedim yine sevinemedim ben
Kış seni hiç sevemedim
Severdim az insafın olsa…
Gelirdin yaz insafın olsa
Kime gelinlik karların
Kalbime kefen…
Kalbime kefen yakışmıyor…
İşte sobaların dumanı bacalarda
Köy mahzun
Geldi karanlığa dalma zamanı köyün…
Nasıl gelirsin karanlığa dalma zamanı
İçimde koptu bir fırtına
Nasıl geldi karanlığa dalma zamanı bana
Kışa dayanıksız çiçeğim küssün mü bahtına…
Çiçeğin bahtı çiçek ola…
İnsafa gel insafa gel ey kış
Ümidimi yitirmedim yitirmem
Nafile mi bütün dualarım Allah’ım
Çiçeğin bahtı çiçek ola…