Sayın Başbakanın anayasa değişiklik tasarısında grubuna söylediği söz budur. TARİH YAZMAK çok büyük bir sözdür ve tarihte tarih yazanlara bakıldığında bu anayasa değişikliği olayının tarih yazma konusunda çok cılız kaldığı anlaşılır. AKP aynen ANAP ın vardığı sona uğrayacağı mukadder bir partidir. ANAP da tek lider üzerine kurulmuş ve 4 görüşü de kucakladığını iddia eden ideolojisiz bir gecekondu partiydi. Sonunda da tarih oldu.
AKP nin HABUR KARŞILAMA açılımına ve sonradan gelen kürt-ermeni-çingene vs bir çok açılımına bakıldığında kesinlikle tarih yazabilecek bir potansiyele sahip olmadığını görürsünüz. % 30 civarında oyu olduğu tahmin edilen AKP nin yapılması olası bir referandumda nasıl EVET oylarının çoğunlukta olacağını hesaplayan AKP lilerin okudukları dönemlerinde okullarında matematikten nasıl sınıf geçtiklerini de merak ettirdiler.
Sayın Başbakan TARİH YAZAMAZLARSA TARİH OLACAKLARININ farkında olduğu da görülüyor. Gelecek günlerde başbakanın serveti ve bu serveti 16 yılda nasıl yaptığı konusu çok konuşulacağa benziyor. 16 yılda o servet nasıl yapıldı doğrusu bunu bende merak ediyorum. Başbakanın İstanbul belediye başkanı olmazdan evvel serveti neydi, ayda ne kazanıyordu belli değil. Kaç şirketi vardı ve bu şirketlerin sermayesi ne kadardı belli değil.
Başbakanın özgeçmişinden alıntılar şöyle
12 Eylül 1980’de İ.E.T.T’den ayrılınca özel sektörde çalışmaya başladı. Bir müddet özel sektörde çalıştıktan sonra 1982 yılında askere gitti. Yedek subay eğitimini Tuzla’da yaptı. Askerlik sonrası daha önce çalıştığı özel şirkette yaklaşık 1,5 sene çalıştı. Daha sonra başka bir şirkette Genel Müdür olarak göreve başladı..
1980 ihtilalinden sonra 1983 yılında kurulan Refah Partisi ile siyasi hayatı tekrar başlamış oldu. 1984 yılında Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında da İl Başkanı ve M.K.Y.K üyesi seçildi. 1984–1994 yılları arasında partisi ile bir çok seçime girdi. 1986 ara seçimlerinde milletvekili adayı oldu. 1989 yılında Beyoğlu ilçesinden belediye başkan adayı oldu. Partisi 1989 seçimlerinde 2. parti oldu. 1991 senesinde tekrar milletvekili adayı oldu. Seçimi kazandı ve milletvekili oldu.Daha sonra tercihli oy sistemi nedeniyle yüksek seçim kurulu mazbatasını iptal etti.
27 Mart 1994 seçimlerine kadar İstanbul İl Başkanlığı görevini sürdürdü. 27 Mart 1994 seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu ve seçimi kazandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde hakkında çok sayıda dava açıldı. Akbil, İsfalt ve İdo hakkında açılan yolsuzluk davaları, milletvekili seçildiği dönemde geçici olarak donduruldu.
Fazilet Partisi‘nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması üzerine, parti içindeki iki farklı görüşü oluşturan milli görüşçüler ve yenilikçiler hareketleri kendi partilerini kurdular. Recai Kutan milli görüşçüler ile birlikte Saadet Partisini kurarken, Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki yenilikçiler 14 Ağustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi (A.K.P.)’yi kurdular.
DAVALARI
Recep Tayyip Erdoğan ilk olarak 1989 yılında, Beyoğlu Belediye Başkanlığı seçimini kaybettikten sonra, seçim sonuçlarına itiraz için başvurduğu mahkemede hakime “sarhoş” diye hitap etti, bu nedenle bir hafa göz altında tutuldu ve para cezası aldı.
12 Aralık 1997 yılında, Siirt‘te yaptığı bir konuşmada ünlü şair Ziya Gökalp‘in Asker Duası adlı şiirini değiştirerek “Minareler süngü, kubbeler miğfer / Camiler kışlamız, mü’minler asker / Bu iláhi ordu dinimi bekler / Allahu Ekber, Allahu Ekber.” şeklinde okudu ve ülke Atatürk‘ün reformlarını takip edenler ve İslam‘a inanalar arasında ikiye bölünmüştür anlamına gelen açıklamalar yaptı. Bu eylemin sonucunda “Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçundan dolayı hakkında dava açıldı. Dava sonucunda bir yıl hapse ve 860 milyon Türk Lirası para cezasına çarptırıldı. Mahkeme bu cezayı dört ay hapis cezası ve 176 milyon Türk Lirası’na düşürdü; Erdoğan Pınarhisar Cezaevinde 4 ay mahkum oldu, cezasını tamamlayıp 24 Temmuz 1999 tarihinde cezaevinden çıktı.
14 Ocak 2000 tarihinde, Melbourne‘de yayın yapan bir radyonun programında kendisine yönetilen soruları yanıtlarken terör örgütü lideri Abdullah Öcalan‘a “sayın” hitabında bulundu. Şehit Anaları Derneği‘nin bu sözden dolayı kendisine açtığı davada İstanbul Kartal 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından söylediği sözün kasti olduğu kararı verildi ve sembolik olarak “3 kuruş” tazminat ödemeye mahkum edildi. İtirazı, temyiz mahkemesince kabul edilmedi.
Musa Kart‘ın, Cumhuriyet Gazetesi‘ndeki köşesinde çizdiği ve Erdoğan’ı ip yumağına dolanmış bir kedi olarak tasfir ettiği karikatür için çizere dava açtı. İlk duruşmasını Erdoğan’ın kazandığı dava, sonraki duruşmalarda Ankara Sekizinci Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından iptal edildi ve Erdoğan’ın tazminat isteği reddedildi. Bu olayı protesto etmek için Penguen adlı mizah dergisinin 24 Şubat 2005 sayılı nüshasında yayınlanan kapak çiziminde Tayyipler Alemi adı altında farklı hayvanların vücutlarına kafası çizilen Erdoğan, Penguen dergisine 40.000 YTL’lik bir tazminat davası açtı. Fakat bu dava da Ankara Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, 14 Şubat 2006 tarihinde reddedildi. Kaynak : biyografi.info
Yukarıdaki yazıyı buraya kadar okudunuz ise size soruyorum. Sizde TARİH YAZACAK bir kişilik düşündürdü mü bu yazılanlar lütfen vicdanınızla söyleyin.
06 Mayıs 2010 Perşembe
UĞUR ÖZALTIN
tarih yazar mı bilemem ama ileri ki bir tarihte “filanca da başbakan oldu bu ülkeye vay anasını satayım” diyeceğimiz kesin.