Mevsimin en sıcak ve nemli günlerini yaşadığımız şu günlerde yaz aylarına özgü hastalıklar, rahatsızlıklar ve kazalar da iyice artmaya başladı. Bunların bazıları isilik, güneş yanıkları, sıcak krampları, sıcak bitkinliği gibi sağlığımız için ciddi bir tehlike yaratmayan gelip geçici rahatsızlıklar ama bir de sıcak çarpması gibi hayati önemi olan hastalık tabloları var.
Zaman gazetesindeki yazım:
Mevsimin en sıcak ve nemli günlerini yaşadığımız şu günlerde yaz aylarına özgü hastalıklar, rahatsızlıklar ve kazalar da iyice artmaya başladı. Bunların bazıları isilik, güneş yanıkları, sıcak krampları, sıcak bitkinliği gibi sağlığımız için ciddi bir tehlike yaratmayan gelip geçici rahatsızlıklar ama bir de sıcak çarpması gibi hayati önemi olan hastalık tabloları var.
Vücudunuz susuz kalmasın
Bu sıcak günlerde sık rastlanan sağlık problemlerinin temel sebebi vücudumuzun susuz kalmasıdır. Buna tıp dilinde dehidratasyon adı verilir.
Dehidratasyonun başlıca iki sebebi vardır. Birincisi, vücuttan fazla sıvı kaybedilmesidir. Kusma ve ishaller, fazla idrara çıkma, aşırı terleme ve yüksek ateş gibi. İkincisi ise bulantı, iştahsızlık gibi nedenlerle yeteri kadar sıvı alınamamasıdır. Yeteri kadar sıvı alınmadığı takdirde sıcak havada yapılan ağır egzersiz ve sporlar da dehidratasyona yol açabilir.
Kısa zamanda kilo vermek amacıyla özellikle halterci, güreşçi gibi bazı sporcuların saunaya girerek, idrar söktürücü veya bağırsakları çalıştırıcı ilaç alarak vücutlarından aşırı su kaybı yaratmaları da dehidratasyona yol açabilir.
Normal bir erişkin, terlemeyle, nefes alıp vermeyle, idrar ve dışkı ile günde ortalama olarak 2 buçuk litre sıvı kaybeder. Bu sıvılar ile vücudun sıvı dengesini düzenleyen sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi elektrolitler de yitirilir. Ancak, yediğimiz içtiğimiz besinlerle ve içeceklerle kaybettiğimiz sıvı ve elektrolitleri yerine koyarız ve her hangi bir sağlık problemi ortaya çıkmaz.
Bebekler susuzluğa daha hassas
Dehidratasyonun hafif, orta ve ağır olmak üzere dereceleri vardır. Vücut ağırlığının yüzde 1-2’ sinin kaybedilmesi hafif dehidratasyona yol açarken, bunun yüzde 10-15’i bulması ağır dehidratasyona sebep olur. Ağır dehidratasyonun ölüme kadar giden önemli bir sağlık problemi olduğunu hemen hatırlatmak istiyorum. Bebekler, küçük çocuklar dehidratasyona daha duyarlıdırlar, çünkü vücutlarının daha büyük bir bölümü su ihtiva eder, metabolizmaları daha hızlıdır, terleme kapasiteleri daha düşüktür, böbrekleri de erişkinlerinki kadar su tutamaz.
Tansiyon düşmeye başlarsa tehlike var demektir
Vücudumuzun susuz kaldığını nasıl anlarız:
- Susama hissi
- Ağzın ve dudakların kuruması, tükürüğün azalması ve daha yapışkan olmaya başlaması
- Bebeklerde bıngıldakların içeriye doğru çökmesi
- İdrar miktarının azalmaya ve idrar renginin koyulaşmaya başlaması
- Derinin kuruması ve terlemenin ortadan kalkması
- Halsizlik, bitkinlik, iştahsızlık, uyku hali
- Baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, karın ağrısı
- Dehidratasyonun dercesine göre uyku halinden komaya kadar giden şuur değişiklikleri.
Vücudumuzun susuz kalmasının ilk belirtilerinden biri kan basıncımızın, yani tansiyonumuzun düşmeye başlaması ve kalp atışlarının hızlanmasıdır. Bu düşüşü, özellikle yatar durumdan birden ayağa kalktığımızda daha belirgin hissederiz, başımız döner, gözümüz karar, gözümüzün önü pul pul olur.
Deri kurudur ve elastikliği azalmıştır. Meselâ, derimizi elimizin üst kısmından çimdikleyip bıraktığımızda normalde hemen eski durumuna dönerken vücut sıvısı azalmışsa derinin eski durumunu alması hayli zaman alır.
Suyun fazlası da zararlı
Tabii ki su yaşamamız için elzem bir madde ve elbette susuz bir hayat düşünülemez ama ‘fazla su içerek daha sağlıklı olmak’ da mümkün değil. Bugüne kadar neredeyse tüm doktorların ‘Aman ne yapın ne edin, sağlığınız için günde mutlaka 2 litre su için’ şeklindeki öğütlerinin bilimsel bir dayanağı olmadığını da hatırlatmak isterim.
Yeni yapılan bir araştırma ‘gereksiz yere zoraki içilen fazla suyun’ ne cildimizin güzelleşmesine, ne kilo vermemize, ne baş ağrılarımızın ortadan kalkmasına ve ne de vücuttan toksinleri atmamıza yaramadığını ortaya koydu. Araştırmayı yapan uzmanlar, “Kendinizi ille de 8 bardak su içeceğim diye zorlamayın, ‘Susadıkça su için, kâfi’, çünkü yiyeceklerimizde ve diğer içtiğimiz sıvılarda da su var’’ diyorlar.
SICAK HASTALIKLARI
Güneş yanığı
Uzun süre güneş altında kalanlarda rastlanan bir durumdur. Deri kızarmıştır, sıcaktır ve ağrılı da olabilir. Hafif olduğunda bir hafta içinde kendiliğinden geçer ama ağır yanıklarda ciddi problemler ortaya çıkabilir. Özellikle 1 yaşından küçük çocuklar mutlaka doktora götürülmelidir. Ateşin yükselmesi, içi sıvı ile dolu kabarcıkların oluşması, ağrı olması güneş yanığının önemli olduğunu gösterir.
Tedavi: Hasta, kesinlikle güneşe çıkmamalıdır. Yanık olan kısımlara soğuk kompresler uygulanabileceği gibi, soğuk suya da tutulabilir. Nemlendirici losyonlar rahatlatıcı olur. Yanık olan bölgeye merhem, yağlı kremler, diş macunu ve yoğurt sürmek sakıncalıdır. Kabarcıklar patlatılmamalıdır, çünkü mikrop kapabilir.
İsilik
Aşırı terlemenin deride yarattığı tahrişe bağlı olarak meydana gelir. Çocuklarda daha çok rastlanan bir durumdur, ama herhangi bir yaşta da görülebilir. Küme halinde kırmızı sivilceler ya da kabarcıklar şeklindedir. En sık rastlandığı yerler, boyun, göğsün üst kısmı, kasıklar ve dirseğin iç tarafıdır.
Önlenmesi için, serin ve nemi az olan ortamlarda bulunulmalı ve deri kuru tutulmalıdır. Kurutucu pudralardan yararlanılabilir, fakat deriyi sıcak ve nemli tutan krem ve pomatlardan kaçınılmalıdır.
ıcak krampları
Kol, bacak ve karın kaslarında ortaya çıkan kısa fakat tekrarlayıcı ve can yakıcı ağrılardır. Sıcakta yapılan efordan sonra dinlenmeye geçildiği zaman başlar. Bu krampların sebebi terleme ile kaybedilen su ve tuzun sadece su içilerek karşılanmasıdır. Hastanın serin yerde istirahat etmesiyle kramplar hafifleyebilir. Bu şekilde düzelmeyenlere, tuzlu su içirilmeli veya damar yoluyla tuzlu serumlar verilmelidir.
Sıcak bitkinliği
Sıcak yaz günlerinde birçok kişinin yaşadığı bir tablodur. Halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, sinirlilik sıcak bitkinliğinin tipik belirtileridir. Sebebi terleme ile fazla miktarda su ve tuz kaybedilmesidir. Bu kişiler serin bir yere alınmalı ve ağız yoluyla su ve tuz verilmelidir.
Sıcak çarpması
Sıcak çarpması hayatı tehdit eden bir tablodur. Vücudumuzdaki ısı düzenleyen sistemin, organizmanın yeterli ısı kaybını sağlayamaması sonucu vücut ısısı 41derece üzerine çıkmıştır.
Yaşlılarda, damar sertliği, kalp yetersizliği, şeker hastalığı olanlarda ve alkoliklerde daha sık görülür. Ani olarak ortaya çıkan baş ağrısı, baş dönmesi, konuşma bozukluğu, baygınlık, havale ve komaya kadar giden belirtiler ile başlar.
Hasta hemen gölge bir yere alınmalı ve elbiseleri tamamen çıkarılmalıdır. Vücut yüzeyi hortumla veya soğuk suya batırılmış süngerler yardımıyla ıslatılmalıdır. Bir taraftan da vantilatörle hava verilerek suyun buharlaşması sağlanmalıdır. Bunlar, hemen uygulandığında bazı hastaların kendilerine gelmeleri mümkündür. Bu hastalar, klimalı ambulanslarla en kısa zamanda bir hastaneye ulaştırılmalı ve tedavileri yoğun bakım ünitelerinde yapılmalıdır.